Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ G ] / Gabardine

Gabardine перевод на турецкий

28 параллельный перевод
Pearson clothing store, 2121 Sterling, held up by a man in brown felt hat, gray gabardine coat, armed with a blue-nosed revolver.
2121 Sterling'deki Pearson giyim mağazası kahverengi fötr şapkalı, gri gabardin ceketli, altıpatlarlı taşıyan bir adam tarafınca soyuldu. Tekrarlıyorum :
Wearing brown felt hat, gabardine coat, armed with blue-nosed revolver.
Kahverengi fötr şapka takıyor, gri gabardin ceket giyiyor ve de altıpatlarlı taşıyor.
My gabardine raincoat.
Benim gabardin yağmurluğum.
You know, what I mean by that is summer or serge or gabardine.
Demek istediğim keten mi, yün mü ya da gabardin kumaş mı diye.
I had hoped for something in the gabardine.
Gabardin olduğunu sanıyordum.
Oh, she slips, she spills it on your brand-new gabardine pants that you paid more than a coloured TV for.
Renkli televizyondan daha fazla para ödediğiniz pantolonunuza döküyor.
His tie swinging erectly in the wind. His taut buttocks yearning to break free from their gabardine bonds.
Rüzgarla ahenk içinde dans eden kravatı pantolonundan kurtulmak için bekleyen, o diri poposu!
And he said, "Gabardine?"
O da dedi ki, "Gabardin?"
The only thing between him and us is a thin layer of gabardine.
Onun ve bizim aramızdaki tek şey ince bir kumaş
The only thing between him and us is a thin layer of gabardine.
Onunla aramızdaki tek şey ince bir kumaş parçası.
Gabardine.
Gabardin.
I'm a summer weight wool-gabardine man myself.
Ben de yün gabardin giyerim.
Fuck the black-hatted Hasidim, strolling up and down 47th Street in their dirty gabardine with their dandruff, selling South African apartheid diamonds.
Sokakta dolanıp Güney Afrika elmasları satan siyah şapkalı Hasidlerin canı cehenneme.
We've got burlap ones, flannel ones, seersucker, gabardine!
Çuval bezleri, el bezleri, gofre kumaşı ve gabardinimiz var!
Is this gabardine?
Kaliteli, birinci sınıf kumaş, ama uygun fiyata.Bu gabardin mi?
Perhaps a nice gabardine?
Belki de hoş bir gabardin?
Neither the Hindu nor Musulman nor gabardine Joe!
Hindu da yok, Müslüman da. Gabardin Joe de yok,.
Button up that gabardine.
Şu gabardinin de düğmelerini ilikle.
On June 8, 1924, dressed in gabardine and hobnailed boots, he and his fellow climber, Sandy Irvine, were last seen 800 feet below the summit.
8 Temmuz 1924'de gabardin giysileri ve çivili botlarıyla yol arkadaşı Sandy Irvine ile son olarak zirvenin 250 metre altında görüldü.
Wearing hobnailed boot and gabardine jackets, Conrad and Leo venture onto the mountain.
Çivili botlar ve gabardin paltolarını giyen Conrad ve Leo dağa doğru tehlikeli yolculuklarına başladı.
Uh, no. A Gabardine Hightail.
- Hayır, Gabardine Hightail.
Was he drinking a Gabardine Hightail?
"Gabardine Hightail" mi içiyor muş?
Is that gabardine?
Gabardin mi?
My Memory is That I Came in to the Studio and there was this Guy Standing there in a Gabardine raincoat, and a large, large bloke, and I HAD no idea Who was IT.
Hatırladığım, stüdyoya geldiğimde orada ayakta bir adam vardı Gabardin yağmurluklu, büyük kocaman bir adam ve kim olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu.
He's fussing with the gabardine and Eva's not ready.
O gabardinle ilgileniyor Eva da hazır değil.
His pants are pricey. This is high-quality gabardine.
- Pantolonu pahalı.
Like slapping a butt patch on a pair of gabardine slacks.
Adeta, bir gabardin pantolona eklenen popo yaması gibi.
Got a nose for gabardine.
Yağmurluk kokusundan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]