Get that перевод на турецкий
110,253 параллельный перевод
Get that to me within the hour, please. Yes, ma'am.
Bir saat içinde masamda olsun.
Yes, I get that, but it's gonna be very difficult to catch him with dirty hands.
Evet, ama onu suçüstü yakalamak epey zor olacak.
Now, you could take us down to the station, I get that. Fill out all that boring paperwork, but for what?
Anlıyorum şimdi bizi karakola götürüp bir sürü sıkıcı evrağı doldurtabilirsiniz ama amaç ne?
Let's get that silver and get the hell outta here.
Gümüşü alıp buradan çıkalım.
Where did you get that thing?
Nerden buldun onu?
And tell them that we're gonna get through this... together.
Onlara bunu hep birlikte atlatacağımızı söylemelisin.
Once you get used to that expense account, it's hard to go back.
İnsan o masraf hesabına alıştı mı geri dönmesi zor oluyor.
You'll get over that.
Mütevazısın da. Zamanla geçer.
Mm, that depends on how persuasive the President is willing to get. Just give me a number.
Başkan'ın ne kadar ikna edici olabildiğine bağlı.
She still has a little bit of work to do with the Republicans, but she's assured me that she'll get there.
Cumhuriyetçilerle biraz daha uğraşacak ama başaracak.
The only things that should get impacted are teeth.
Darbe fiziksel bir şey olmalı bence.
You know we'd get along a whole lot better if you just accept the fact that we're on the same side.
Aynı tarafta olduğumuzu görsen çok daha iyi anlaşabiliriz.
We got to get back to that property.
O araziye dönmeliyiz.
In the meantime, you'll get me that data?
Bu esnada şu verileri yollar mısınız?
It is an honor to meet all of you, and I heard a rumor that we're gonna get to hear you perform
Sizlerle tanışmak bir şeref. Duyduğuma göre öğleyin sizleri sahnede görecekmişiz.
We didn't get more support than that?
Daha fazla destek bulamadık mı?
He'll get over it as soon as he realizes that a NATO summit is no different than an outsized cabinet meeting in a lot of different languages.
NATO zirvelerinin, farklı diller içeren büyütülmüş bir kurul toplantısı olduğunu fark edince hemen toparlanır.
Well, that's great, but where did he get this stuff about Lozano?
Güzel de Lozano hakkında bu kadar bilgiyi nereden edinmiş?
The paper that gave you the time and money and support to get this story.
Bu haberi yapabilmen için sana zaman, para ve destek sağlayan gazete.
It's a phone that my source at Sandstorm managed to get to our dead drop.
Sandstorm'daki kaynağımdan bir telefon değiş yokuş yerine ulaşmayı başarmış.
And you won't get any, because as long as he's locked up in that cage, the only thing he's going to remember is that cell in the orphanage.
Ve hiçbir şey elde edemeyeceksin, çünkü o kafesin içinde kilitli kaldığı sürece, hatırlayacağı tek şey yetimhanedeki o hücre.
Let's get some fresh eyes on this, that's all I'm saying.
Hadi buna bakacak yeni gözler getirelim söylediğim tek şey bu.
How does a woman like that get tied up with someone like Stepulov?
Nasıl olur da böyle bir kadının Stepulov gibi biriyle alakası olur ki?
Is that how you get out?
Böyle mi çıktın dışarı?
If that means using Roman to get to Shepherd,
Bu, Shepherd'a ulaşmak için Roman'ı kullanmak olsa bile riske değer derim.
They didn't get that much HMX.
Çok HMX almadılar.
Well, we need to get in that building.
O binaya girmemiz gerekiyor.
I can't let him get away with that container.
O konteyner ile kaçmasına izin veremem.
So what are the chances I get a full pardon now that I'm a national hero?
Ulusal kahraman ilan edilip af kazanma şansım nedir?
Well, you're right that we still need to get to a tanker.
Pekala, bir tankere ihtiyacımız olduğu konusunda haklısın.
Just make sure that these guys are still here when I get back.
Ben geri geldiğimde bu beylerin hala burada olmalarını sağla.
Well, how about I get the strigs in the back of that bus to help?
Peki ben arkadaki otobüsten yardım için strigoi getirsem nasıl olur?
That's great, but how are you gonna get it?
Harika, peki onu nasıl alacaksın?
And we get the sons of bitches that killed Rafi.
Ve Rafi'yi öldüren or.spu çocuklarını haklayabileceğiz.
You're telling me we risked our lives taking this convoy so that you could get plutonium and we could get nothing?
Bana bu konvoyu plütonyumu alabilesin ve biz "hiçbir şey" alamayalım diye mi, hayatımızı riske attığımızı söylüyorsun?
You want to go in that truck? We've gotta get the pit before backup shows up. !
Kamyonla mı gitmek istiyorsun?
I'm just... I'm-I'm starting to get stress vertigo anytime we have a conversation about a... a grocery list or, you know, any conversation, - for that matter.
Sadece biz ne zaman bir tartışma yapsak, stresten başım dönmeye başlıyor, alışveriş listesini yaparken ya da başka bir şeyi tartıştığımız anlarda.
Being a father means that every once in a while you get to buy yourself something.
Babalık demek, her fırsatta kendine bir şey alman demektir.
I want to freeze time with them, so-so that I can get a little bit more.
Onlarla birlikteyken zaman donsun ki, daha fazla onlarla birlikte olabileyim.
I also know you get claustrophobic when you're stuck in a place for too long, so I just wanted to come over here and ease your mind, tell you that any second now, the train's gonna start moving, okay?
Bu sebepten buraya seni rahatlatmaya ve sana treninin her an hareket edebileceğini söylemeye geldim.
I bet they wanted to come, but they probably had other things going on that they couldn't get out of.
Muhtemelen çok gelmek istemişlerdir, ama erteleyemeyecekleri başka işleri çıkmıştır.
Because now that I know you're not gonna leave me for the Jared Leto of fat camp, I need to get some clothes for your brother's opening tonight.
Çünkü, artık biliyorum ki şişmanlar kampının Jared Leto'su için beni terk etmeyeceğine göre kardeşinin bu geceki oyunu için yeni kıyafetler alabilirim.
But I did, uh, sit around, and get really drunk, and count up all of the extra painkillers that I had leftover from my wisdom tooth surgery.
Ama evet, çok düşündüm. Bir gece çok içtim, bütün ağrı kesicileri aldım yanıma ki onlar da diş tedavimden geriye kalan şeylerdi.
And wonder if that was enough to get the job done.
Hatta bunlar yetmez diye de şühelenmiştim.
Wait, does that mean that you don't want to get married?
Yoksa evlenmekten vaz mı geçiyorsun?
Because it was nothing and I knew that you would get like this about it.
Çünkü benim için bir manası yoktu ayrıca öğrenince böyle davranacağını biliyordum.
God, I got to get out of that house.
Tanrım, o evden kurtulmam lazım.
Got to get my mom out of that house.
Annemi de kurtarmam lazım.
The kind of questions that are gonna get asked, you may lose your shot at a discharge.
Sana sorulan sorulardan sonra taburcu olamayabilirsin.
Look, I get it. For you guys, religion has this cultural value. It's not like that for me.
Dinin sizin için kültürel değeri olduğunu anlıyorum ama benim için öyle değil.
Well... you know, a lot of things don't feel right that you get used to.
Aslında birçok şey biliyorsun kötü hissetmene gerek yok. Alış.
get that out of my face 23
get that thing out of here 19
get that out of here 17
get that away from me 22
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
get that thing out of here 19
get that out of here 17
get that away from me 22
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334