Gingerbread перевод на турецкий
249 параллельный перевод
Why, they don't matter a row of gingerbread compared to the schemes i've got for bettering this neighborhood.
Bu çevreyi daha iyi yapmak için yaptığım planlarla karşılaştırılırsa onların çiğ zencefillerinin önemi kalmaz.
Gets away from that gingerbread idea.
Güzel bir fikirden çaldığından eminim.
Take off some of that gingerbread and redecorate the inside and- -
Gösterişli süsleri çıkartıp içini yeniden...
And then we go to Mrs. Cory's sh... Mrs. Cory's shop for some gingerbread.
Sonra zencefilli ekmek almak için Bayan Cory'nin dükkanına.
Ah, gingerbread!
Zencefilli ekmek.
Have a pitcher of milk and some gingerbread. "
"Gel sana bir şişe süt ve zencefilli ekmek ikram edelim!"
# # Gingerbread men have a gingerbread sound
# # Gingerbread men have a gingerbread sound
More gingerbread?
Biraz daha kek?
The Suez Company is in cheese and yogurt, and Rothschild is investing in mustard and gingerbread.
The Suez, peynir ve yoğurt işinde Rothschild ise hardal ve zencefil işinde yatırım yapmaktadır.
Okay. Don't miss our gingerbread which Captain Joshua St. Edmund took on his treasure hunting voyaging.
Tamam, Çörek otlu ekmeğimizi kaçırmayın.
I'm not a gingerbread man. I'm...
Gösterişli biri değilim, ben...
If you don ´ t stay away from those gingerbread cookies,
Eğer o zencefilli çöreklerden uzak durmazsan,
And your father bought gingerbread cookies and Aunt Dorothy's insisted on opening one of her precious jars of raspberry preserves.
Baban da zencefilli çörekler satın aldı. Ve Dorothy Teyzen de, özenle koruduğu değerli ahududu kavanozlarından birini açmakta ısrar etti.
Like a gingerbread man.
Tıpkı gingerbread man gibi.
- We'll take Gingerbread Lane. - No, wait!
Pekmezli Kurabiye Sokağına sapalım.
'That cottage is made of gingerbread. "'
'Bu kulübe ekmekten yapılmış. "'
And last Christmas, Marge made us gingerbread men. And there was a hair in one.
Geçen Noel, Marge bize kurabiye yapmıştı ve birinin içinde saç vardı.
I got some gingerbread for you.
Senin için biraz ekmeğim var.
She slept in a lovely little cottage made of gingerbread and candy.
Zencefilli kurabiye ve şekerden yapılmış küçük sevimli bir kulübede uyurmuş.
She slept In a lovely cottage made of gingerbread and candy.
Zencefilli kurabiye ve şekerden olan, küçük sevimli kulübesinde uyurmuş..
Her ticket is a candy cane made out of gingerbread
Bileti zencefil ekmeğinden yapılma şeker kamışından.
You know, I saw a gingerbread house on Oprah today.
Bugün Oprah'da kurabiye ev yaptılar.
- Oh, a gingerbread house.
- Kurabiye ev!
I thought you finished our gingerbread house.
Merhaba anne. Kurabiye evi bitirdin sanıyordum.
I made it myself out of gingerbread.
Onu ben yaptım. Kurabiye ev.
Are you sure you ladies wouldn't prefer some gingerbread children instead?
Çocuklar yerine zencefilli ekmek istemediğinize emin misiniz, bayanlar?
They had no children, so she decides to bake a gingerbread man.
Hiç çocukları... yoktur ve insan şeklinde çörek yapmaya karar verir.
"Run, run as fast as you can, you can't catch me, " I'm the Gingerbread Man. "
kadar hızlı koşun, beni yakalayamazsınız.
My daddy used to warn me, it was just as easy for little children to disappear as it was for gingerbread men.
Babam beni hep uyarırdı. Küçük çocuklar da çörek adama... olanlar gibi, kolayca kaybolabilir derdi.
You told people I lured children into my gingerbread house.
İnsanlara zencefilli kek evimde çocukları taciz ettiğimi söylemişsin. Evet.
- No - You know, you're gonna miss the Gingerbread Parade
Zencefilli çörek gösterisini kaçıracaksın!
- Breadcrumbs, ovens, gingerbread house?
- Ekmek kırıntısı, kurabiye ev, fırın?
There were medieval bridges and gingerbread houses.
Ortaçağ köprüleri ve kek şeklinde evler vardı.
Do you like gingerbread?
Zencefilli kek sever misin?
It's an all-gingerbread desk set.
Zencefil kek arabası.
A house made of gingerbread.
Zencefilli kekten yapılmış bir ev!
# Gingerbread men like to do hip-hop #
# Ve zencefilli kurabiye hip hop #
I'm the gingerbread man. You monster.
Beni yakalayamazsın, ben tarçınlı kurabiye adamım!
to prove it. Just like I said before, guys don't go at it and fight like gingerbread men, you know?
- Daha önce söylediğim gibi erkekler birbirine girince kollarını açarak dövüşür.
Why don't you tell'em we're moving into a gingerbread house?
Onlara zencefilli ekmek evine taşınacağımızı söylesene.
- Peter! Thank you for the lovely gingerbread house.
Şu güzel şeker ev için teşekkürler Lois.
It's perfect for all the happy active gingerbread men.
Tüm aktif kurabiye adamlar için mükemmel.
With images of last year's Gingerbread Massacre baked into our memories I remind you to bolt your doors, say goodbye to your pets and lock your children in the closet.
Geçen yıl yaşananlarının görüntüleri hâlâ akıllardayken kapılarınızı sürgülemenizi, hayvanlarınızla vedalaşmanızı ve çocuklarınızı dolaba kilitlemenizi hatırlatırım.
- You live in a gingerbread house.
- Ama kurabiyeden evlerde yaşıyorsunuz.
She lured two German children to her gingerbread house... and then she tried to eat them.
- O iki Alman çocuğu, pastadan eve çekti. Sonra onları yemeye çalıştı.
Gingerbread Lane's this way.
Pekmezli Kurabiye Sokağı bu tarafta.
Gingerbread.
Pekmezli kek bana hep Noel zamanında evimi hatırlatır.
The one about the Gingerbread Man.
Şu zencefilli çörekle ilgili olan.
Ooh, a gingerbread house.
Zencefilli ekmekten ev.
But when guys go at it, they're not like gingerbread men, you know?
Ama iki erkek kavga ederken duruşları bellidir.
Banana gingerbread shortcake.
Muzlu zencefilli kek.