Goods перевод на турецкий
3,583 параллельный перевод
You shouldn't marry inferior goods like me.
Benim gibi düşük mallarla evlenmemelisin.
I'm not the flasher type. Well, you've got the goods, in more ways than one I might add. You should show them off.
Her zaman ben böyle biriydim
If anyone found out I bought stolen goods, it would taint everything I've done.
Çalıntı bir şeye para verdiğim anlaşırsa, sahip olduğum her şey lekelenir.
Dangerous goods.
Tehlikeli mallar.
You want big money, then give me the goods.
Çok para istiyorsun, o zaman bana işe yarar şeyler ver.
Mr. Limehouse, I'm sure you didn't invite me up here to discuss the sociology of baked goods.
Bay Limehouse eminim beni buraya pişmiş yiyeceklerin... -... özünü tartışmak için çağırmadınız.
If you want stolen goods, you have to try elsewhere.
Eğer çalıntı mallar istiyorsan başka bir yer denemelisin.
This year, I'm getting paper goods if it kills me.
Bu yıl ölsem bile kağıt işlerini alacağım.
Paper goods.
Kağıt işeri.
Yes, we can,'cause guess who just bagged a spot on the paper goods list? Shop and dump, baby.
Evet, bil bakalım kim az önce kağıt işlerinde bir yer kaptı?
What kind of paper goods do you have to dump?
Ne tür kağıt işini atman gerekir ki?
There was over $ 3.000 worth of goods in there.
Dükkânımda üç bin doların üstünde değere sahip mal vardı.
Well, Milne's Fine Goods appealed to an elite clientele.
Milne'in Lüks Mamulleri, seçkin sınıfa hitap ediyordu.
So are we wrapping up the goods for Wilke or... well, we both decided not to do the long-distance thing.
Wilke için mi böyle giyinip kuşanıyorsun yoksa... İkimiz de uzun mesafeli bir ilişkinin yürümeyeceğine karar verdik.
When I invested in his sporting goods store?
Hani onun spor malzemeleri dükkanına yatırım yapmıştım.
Stopping your goods from leaving the country!
Mallarınızın ülkeden çıkışını engelliyorlar!
My buddy here would like to have a, uh, closer look at your goods.
Arkadaşım "ürünlerine" daha yakından bakmak istiyor.
People saw me as damaged goods.
İnsanlar beni bozuk mal gibi gördü.
Mike O. doesn't have the goods.
Malzemeler Mike O'da değilmiş.
Everyone, the horned men's ship is filled with valuable goods.
Dinleyin! Boynuzlu adamların gemisi değerli eşyalarla dolu.
Well, if the condition of these goods is any indication, ah, your friends have been vaporized.
Şey, eğer bu eşyaların durumu bir şeyi gösteriyorsa o da, arkadaşlarının buharlaşıp yok olduklarını.
Well, I can't be too careful with the goods that I got.
Elimdeki bilgilerle çok dikkatli olamam diye düşündüm.
As chief, I'm a firm believer that a nice variety of baked goods is the right way to start any meeting.
Şef olarak, çeşitli fırınlanmış yiyeceklerin toplantıya başlamak için uygun bir yol olduğuna yürekten inanıyorum.
If we can't prove the goods are stolen, we got to cut'em loose.
Eğer eşyaların çalıntı olduklarını kanıtlayamazsak onları salmamız gerekecek.
One of their apartments was packed with stolen goods.
Dairelerinden birisi çalıntı eşyalarla doluydu.
He has these goods.
Onun elinde mal var.
You get caught, he's got you on possession of stolen goods.
Yakalandığında seni çalıntı mal bulundurmakla suçlayacak.
Once in, she'll unload the goods.
Girdiği zaman, malzemeyi çıkaracak.
I was conducting a search of the warehouse that serves as a collection point for goods and equipment that are going to resupply the ship.
- Gemiye getirilecek alet ve ekipmanlar için toplama noktası olarak kullanılan bir depoyu araştırıyordum.
We had goods worth 25 lakhs.
Biz, 25 milyon verdik.
Goods worth 25 lakhs bought on credit.. .. and 15 lakhs spent on renovation last month.
25 milyon kredi ve geçen ay 15 milyon yenileme masrafı.
Whoa, whoa, whoa, you haven't sampled the goods?
Whoa, whoa, whoa, Daha malları kontrol etmedin mi?
It was very Awkward, Like All relationships at the Beginning, Because They wanted one thing from me, and I was not Coming up with the Goods, I felt.
Çok sıkıntılıydı, tüm ilişkilerin başında olduğu gibi, çünkü benden tek bir şey istediler, ve ben istedikleriyle gelmiyordum sanırım.
The Dow has ticked down 108 points on a surprisingly weak durable-goods orders report from the commerce department that has raised worries...
Dow ticari bölümden gelen dayanıklı tüketim mallarının beklenmedik zayıf satış raporları üzerine günü 108 puanla kapattı ve endişeler oluştu...
-... they'll lift the goods themselves.
-... malları kendileri çalar.
Now, George, you know there's a city ordinance that says you can't peddle goods after 9 : 00.
George, işportacıların akşam 9'dan sonra satış yapamayacağına dair yönetmelik var.
Buttering up to customs and smuggling goods
Gümrüktekilere yağ çekip mal kaçıkçılığı yapıyorsun.
I'm going to load the goods.
Yüklemeyi yapacağım.
See the goods?
Mala bakacak mısın?
Nice goods.
Güzel mal.
Goods, identified.
Mal, kimliği saptandı.
The Shin Bet's strong suit, preventing Palestinian and Islamic terror, could no longer provide the goods.
... Filistin'den gelebilecek İslami terörü engelleyen... Shin Bet'in o sağlam duruşu artık işlevini yerine getiremiyordu.
Tell him that you are one of my regular girls and you got the goods on me... Because, uh, I've been roughing you up all the time, and you're sick of it.
Evimdeki kızlardan biri olduğunu onlara benimle ilgili bilgi vereceğini çünkü seni sürekli hırpaladığımı ve bundan bıktığını öyle.
Do not get my goods on the floor!
Mallarımı yere düşürme.
A loan or money for goods and services?
Borç mu yoksa iş için mi?
Yes, I-I smuggle people, I smuggle items, I smuggle goods.
Evet, insanları kaçırırım, eşyaları kaçırırım, malları kaçırırım.
They're smuggling goods by rail.
Tren vasıtasıyla kaçakçılık yapıyorlar.
Can't you see I put her goods on my cart?
Kör müsün, eşyaları benim çekçekimde?
- Those are my goods.
- Bunlar benim eşyalarım.
I'll take care of the goods.
Ben ilgilenirim.
- Want me to take your goods?
- Eşyalarınızı taşımamı ister misiniz?