Grassy перевод на турецкий
135 параллельный перевод
I love the smell of the grassy outfield and the dusty infield.
Dış sahadaki çim kokusunu ve iç sahadaki toprağın kokusunu seviyorum.
Looks a little grassy.
Küçük bir parti görünüyor.
Sitting on the grassy knolls, listening to your music permeate the air.
Küçük çim tepede oturup havada uçuşan müziğini dinliyordum.
They're either too gray or too grassy green
They're either too gray or too grassy green
- One bullet came from the grassy knoll, the other from the Texas Schoolbook Depository.
Bir mermi tepeden atıldı. Bir tane de kitap deposundan.
There were waterfalls, grassy meadows, enough tree stars to feast on forever... And grazing upon them, their families.
Şelaleri ve çimenli çayırları vardı, sonsuza kadar beslenecek yıldız yapraklar onların ve ailelerinin üzerinde yükseliyordu.
It was a bayou and it was grassy, snaky-looking area.
Bataklık, çimenlik, yılanlarla dolu bir yerdi.
The man from the grassy knoll.
Çimli tepedeki adam.
Do you think he was on the grassy knoll with a pair of binoculars?
Elinde dürbünle Çimenli Tepecikte olduğunu mu sanıyorsunuz?
There was a big grassy field down there.
Orada büyük otla kaplı bir alan yoktu.
Tumble headlong down the grassy hill under the flip-flopping sky.
Paldır küldür çimenli tepeden aşağıya yuvarlacak gözyüzünün altında takla atacaksın.
They look a bit like him, but I'm sure this is the man. It was him I chased up the grassy knoll.
Ayrıca göldeki setin orada... onu konuşurken gören eroinman Vernon Bundy de var.
One, the film shot by Abraham Zapruder while standing near the grassy knoll.
Farklı adresler, farklı girişler, ama ikisi de aynı yere gidiyor... yukarıdaki büroya.
Fifty-one witnesses thought they heard shots from the grassy knoll which is to the right, in front of the President.
Başkanın öldürüldüğü gün... polis raporlarına göre... bir 357 Magnum'la sana vurmuş. Güya telefon faturası hakkında tartışmışsınız.
The third team, C-team, moves in behind the fence above the grassy knoll where the shooter and the spotter are first seen by the late Lee Bowers.
Ona sıkı biri lazım. - Peki Komisyona neden çağrıldın? Washington'dakilere de dediğim gibi... o yaz Oswald donanmadan terhis edilince Bertrand rütbesini yükselttirmemizi istedi.
Finally his car spun out and slammed into the grassy knoll... you know, the median.
Sonunda arabası kontrolden çıktı ve çim kaplı tümseğe çarptı... hani şu orta kaldırım.
Through Dealey Plaza, past the book suppository, and around the grassy knoll.
Dealey Plaza'dan sonra kitapçının ve yeşil tepenin oradan geçeceğiz.
Who else was on that grassy Golgotha that day?
O gün Golgotha'da başka kim vardı?
What happened was Oswald's gun went off, causing an echo to echo through the buildings of Dealey Plaza and the echo went by the limo on the left up into the grassy knoll hitting some leaves causing dust to fly out
Oswald'ın silahı ateşlendiğinde yankılanmaya neden oldu. Dealey Plaza'nın binaları boyunca bu yankı yankılana yankılana soldaki limuzini geçerek çimenli tepeciğe çarpıp bazı yaprakların yerden toz kaldırarak 56 şahidin silah atıldığına şahitlik etmesine ve aniden Kennedy'in kafasının patlamasına neden oldu.
And if we freeze on frame 1 38... we distinctly see a puff of blue hair... coming from the grassy knoll.
138 numaralı kareyi dondurduğumuzda çimli tepecikten çıkan mavi saç kümesi açıkça seçiliyor.
I was the second gunman on the grassy knoll.
O cinayeti ben işledim.
Says he was dressed as a cop on the grassy knoll.
Bir polis gibi giyindiğini söyledi.
Says he was dressed as a cop on the grassy knoll.
Bir polis gibi giyindiğini söyledi. Mulder, şunu dinle.
- Loadies generally hang on the grassy knoll over there.
Keşler şu çimlere takılır.
Hello, don't the slackers prefer that grassy knoll over there?
Keşler şuradaki çimleri tercih etmiyor mu?
Like I belong on the grassy knoll.
Sanki çimli bir tepeye aitmiş gibi.
And there's a puff of smoke comin'from the grassy knoll.
Bu olay bir sis perdesinin gerisinde.
- See the grassy ridges at the foot of that hill? - Yeah.
- Tepenin yamacındaki çimenli sırtı gördün mü?
I counted seven Japs leaving that left-hand grassy ridge!
7 Japon saydım, soldaki çimenli bayırı terk ediyorlar!
I sometimes search the grassy knolls For wheels of Hansom-cabs.
Bazen ı hansom-kabinler tekerlekleri için çimenli knolls arayın.
We'll bring her gently down on that grassy hill there.
Şuradaki çimenli tepeye yavaşça indireceğiz.
Hey, what happened to the soft, grassy hill?
Hey, yumuşak, çimenli tepeye ne oldu?
Here's the grassy knoll here, and this is Elm.
Bu gördüğün, çimenli tepe Elm.
Or maybe there was someone on the grassy knoll.
- Muhtemelen. Ya da tepede birileri vardır.
It's nestled like a pretty Easter egg with your brain around it, like that plastic grassy stuff...
Paskalya yumurtası gibi duruyor. Etrafında da beynin var. Yeşil plastik, çimen gibi bir şey.
Too bad you weren't at the grassy knoll.
Keşke Kennedy suikastına da tanık olsaymışsın.
But those two lookers who capped Kennedy from the Grassy Knoll were.
Ama iki dikizci Kennedy'i Grassy Knoll'den uzak tuttu.
But when it gets warm again the grassy plains they depend upon will disappear.
Fakat havalar, çimenli ovalarda tekrar ısınınca, buna bağlı olarak yok olacaklar.
The trouble is that Maya Nord is a grassy swamp full of water pools... and the gorillas are miles away.
Sorun şu ki, Maya Nord, su havuzlarıyla dolu bataklık bir yer ve goriller millerce uzaklıkta.
- Grassy Knoll?
- Grassy Knoll?
We will reach the unusual trees of the heath zone, Then grassy moorland and, above that, Increasingly harsh conditions.
Fundalık bölgenin sıra dışı ağaçlarına ulaşacağız sonra da ot dolu fundalıklara ve bunun üzerinde son derece çetin şartlarla karşılaşacağız.
The rainforests retreated and were replaced by grassy plains.
Yağmur ormanları çekildi ve bol otlu çayırlara dönüştü.
Grey kangaroos live out on the relatively well-watered grassy plains.
Gri kangurular nispeten sulak sayılacak otlaklarda yaşıyor.
Big grassy fields for my grandpa's horses.
Büyükbabamın atları için büyük çim kaplı tarlalar.
We got a pool, a little grassy knoll area, and feel free to just come by any time.
Havuzumuz ve küçük bir bahçemiz de var. Dilediğiniz zaman buyrun gelin.
On that grassy field I'll build a picturesque house
~ O yemyeşil çimenli tarlada Güzel bir ev yapacağım kendime ~
Well, we have a grassy knoll... but no Lee Harvey Oswald.
Çimenli tepemiz var ama Lee Harvey Oswald'ımız yok.
I'm pretty sure the gunman in the grassy knoll was either Arthur Miller or Joe DiMaggio.
Küçük yeşil tepedeki tetikçinin Arthur Miller ya da Joe DiMaggio olduğuna eminim.
That is like saying there's a second shooter on the grassy knoll- - they only had one dog, Nick.
Bu biraz mkansız bir şey, onların bir köpeği vardı, Nick.
My dad told me you weren't on the grassy knoll.
Babam komplonun bir parçası olmadığını söyledi.
" The running water and the grassy space.
Akan su ve çayırlar