Groundbreaking перевод на турецкий
268 параллельный перевод
I don't imagine that it is a field that the musical archeologists would find particularly rewarding, but it is a rich field in which my groundbreaking scholarship has cultivated a rich harvest.
Müzik arkeologlarının bu alanı... önemli bulduklarını sanmıyorum, ama çığır açıcı çalışmalarımın... zengin bir hasat topladığı çok verimli bir alandır.
But, I can assure you that you will make for an interesting case and God willing, you'll be able to mumble and we can make groundbreaking experiments.
Ama seni temin ederim senden ilginç bir vaka olur. Hele Tanrı izin verir de bir şeyler mırıldanabilirsen seninle tıpta çığır açan deneylere imza atabiliriz.
Groundbreaking ceremony was Saturday. - Whittington.
Temel atma töreni Cumartesi günüydü.
Groundbreaking ceremony.
Temel atma merasimi.
Groundbreaking ceremony was Saturday.
Temel atma töreni cumartesiydi. "
And then we have special ceremonies for the groundbreaking at the tabernacle site on Tuesday.
Sonrasında, salı günü de tapınağımızın temel atma töreni olacak.
- It goes to press in only one week. What is needed are dialectics and a groundbreaking idea.
İhtiyaç duyulan şey diyalektik ve çığır açan bir fikirdir.
Well, of course the real groundbreaking's going on in Amsterdam.
Esas değişimler elbette ki Amsterdam'da gerçekleşiyor. Örneğin Van Deckrett ve Sheinberg.
Bob, there is a groundbreaking new book that has just come out. Ah! Now, not everything in this book, of course, applies to you, but I'm sure that you can see, when you see the title, exactly how it could help.
Bob, olay yaratan yeni bir kitap çıktı, henüz yayınlanmadı, kitaptaki her şey sana göre değil, fakat... eminim başlığı, görür görmez, sana yardım edebileceğini anlayacaksın.
Now they are using a groundbreaking device called a superaccelerator.
"Süper hızlandırıcı" adını verdikleri çığır açan bir cihaz kullanıyorlar.
Now, they are using a groundbreaking device... called a superaccelerator.
"Süper hızlandırıcı" adını verdikleri çığır açan bir cihaz kullanıyorlar.
That's pretty groundbreaking work.
Çığır açacak bir çalışma bu.
... for the groundbreaking of his presidential library.
Virginia'daki Fergus Falls'da Benson kısa bir mola verdi.
... were on hand for the groundbreaking ceremony.
... kutlama seremonisi için hazır bulundular.
Well, anyway, it's a groundbreaking show.
Neyse, çığır açan bir dizi olacak.
The groundbreaking is in a couple of hours. A squirming shoe salesman under a bulldozer will not look good in the papers.
Birkaç saat içinde yere çukur açmaya başlayacaklar ve bir buldozerin altında kıvranan bir ayakkabı satıcısı gazetelerde hoş durmaz.
Your work on replication was both audacious and groundbreaking.
Biyomoleküler çoğaltmayla ilgili çalışman hem cüretkar hem de çığır açan bir olaydı.
His groundbreaking sequel, How To Control Your Own Mind... taught you how to think.
Çığır açan devam romanı, "Zihninizi Nasıl Kontrol Etmelisiniz." ile size düşünmeyi öğretti.
I think it's groundbreaking.
Bence çığır açıcı bir şey.
In particular, the groundbreaking work assembled in his Origin of Species.
Özellikle de çığır açan Türlerin Kökeni adlı çalışmasına.
I'm, uh, sorry you couldn't make it to our little groundbreaking the other day.
Temel atma törenine gelemeyişine üzüldüm.
That's why it's appropriate that the groundbreaking for the UC Sunnydale Cultural Partnership Center is taking place so near Thanksgiving.
Sunnydale Üniversitesi Kültüre Ortaklık Merkezi'nin temel kazı törenini Şükran Günü'nden önce yapmak önemliydi çünkü o gün ırk ve ulusların kaynaşma noktası budur.
Blair Witch was groundbreaking.
Bence Blair Cadısı çığır açan bir şeydi.
Groundbreaking.
- Çığır açıcı bir şey.
- Now for the groundbreaking ceremony. - [Camera Shutter Clicks]
Şimdi temel atma töreni yapılacak.
Tanaka's recombinant technology is groundbreaking.
Tanaka'nın rekombinan teknolojisi muhteşem.
So, Helen, what groundbreaking project is on your docket next?
Helen, galerinizin bir sonraki sıradışı projesi ne olacak?
If you devise something groundbreaking I guarantee you an "A" in this course.
Devrim yaratacak bir şey bulabilirseniz... bu dersten tam not alarak geçersiniz.
"has been sold to the Hemco real estate company... " who will begin groundbreaking on a swanky new building...
" gösterişli yeni bir binanın, Hampton Arms'ın temelini kazmaya... iki ay içinde başlayacak olan...
They're doing things that are groundbreaking again.
Çığır açacak şeyIer yapıyorIar yine.
If you want to help save it, we're protesting at the groundbreaking.
Kurtarmaya yardım etmek istersen, temel atma törenini protesto edeceğiz.
This bunch from Lincoln Beach say they're gonna picket our groundbreaking.
Lincoln Sahili'nden bir grup, temelin etrafına kazık dikeceklerini söylüyor.
The effect that device had was groundbreaking.
O cihazın etkileri çok sarsıcı oldu.
This position may be truly groundbreaking.
Bu poziyon gerçek bir devrim yaratabilir.
Schwarz submitted for publication his groundbreaking new theory describing how gravity works in the subatomic world.
Schwarz, atomaltı seviyede yerçekiminin nasıl işlediği konusundaki sarsıcı yeni teorisini yayınlanması için yolladı.
Father, Jacob Wrestling was a wonderful, groundbreaking book. There was never going to be a sequel overnight.
Baba, Jacob Bressling'in romanlarında olduğu gibi, karanlık asla sonsuz değildir.
At 9 : 00, you have a groundbreaking with Edvard.
9'da Edward'la temel atma töreniniz var.
lt`ll prove to be a groundbreaking technique.
Bu çığır açan bir tekniğe dönüşecek.
So, on behalf of... the board of directors and the shareholders of Hart-Mercer... I wanna thank you, Dr. Michael Copeland... for your groundbreaking work which continues to this day.
Hart-Mercer'in yönetimi ve hissedarları adına bugüne kadar olan çalışmalarınız için Dr. Michael Copeland, size teşekkür etmek isterim.
And so you actually participated... in all this groundbreaking research, Mr. Thomas?
Yani bu araştırmaya siz de... katıldınız Bay Thomas.
Your theories on the Hyksos dynasty are groundbreaking - if a little audacious.
Lütfen! Hykos hanedanı hakkındaki teorilerin çığır açıcı, biraz gözüpek olmasıyla beraber.
The promise of a global future... pinned to a groundbreaking shoe, your design... with a new form of material, launched this week to great fanfare.
Evrensel bir gelecek sözü çığır açan bir ayakkabıya sığdırıldı, senin tasarımın yeni bir malzeme çeşidiyle, bu hafta büyük tempoyla başladı.
It's a groundbreaking insurance company. It's unique.
Gerçekten eşi olmayan bir sigorta şirketidir.
Oh, groundbreaking.
Oh, çığır açan.
You know, some people thought that we should reschedule this groundbreaking ceremony after what happened last week.
Bir çok kişi geçen hafta olanlardan sonra bu temel atma törenini yeniden planladığımızı düşünebilir
How come Chris Rock can do a routine, and everybody finds it hilarious and groundbreaking, then I go and do the exact same routine... same comedic timing... and people file a complaint to corporate?
Nasıl oluyor da Chris Rock'ın yaptığı programı herkes eğlenceli, kural tanımaz buluyor da ben aynı programı, aynı komik zamanlamayı yapınca insanlar yönetime şikayette bulunuyor?
In terms of physics it was an enormous breakthrough because up until that point it was a theory and theories are great but they need to be verified experimentally and it was the experimental verification of that which was really was the groundbreaking thing
Fizik açısından, müthiş bir buluştu. Çünkü o güne kadar sadece bir teoriydi ve teoriler muhteşemdir ama deneysel olarak kanıtlanmak zorundadır ve bu deneysel doğrulama gerçekten çığır açan bir olaydı.
Groundbreaking day at a construction site.
Bir inşaat alanında temel atma töreni.
I'm gonna be sticking a silver shovel into somethin'... at that groundbreaking ceremony tomorrow.
Yarınki temel atma töreninde birşeylere gümüş bir kürek sokuyor olacağım.
I got you a pass to the groundbreaking.
Senin için bir izin aldım.
Groundbreaking ideas require time to grow.
İşte bu diyalektik.