Gulping перевод на турецкий
73 параллельный перевод
The way you're gulping it up, there won't be enough left to go around.
Bu şekilde içinize çekerseniz, etrafta hava kalmayacak.
Gulping down my breakfast, running to work.
Kahvaltı hazırla, sonra işe koş...
- I can't stop gulping.
- Hıçkırığımı kesemiyorum.
Gulping ale from indolent glasses I hate people!
Tembelce bira içerken görünce İnsanlardan nefret ediyorum!
That's what you are. And you, stop gulping it down like a pig.
Ve sen de bir domuz gibi tıkınmayı kes artık
You're gulping that stuff down like it was milk.
Sen bunu süt mü sandın? Ne biçim içiyorsun?
[Gulping]
[Yutkunma]
- [Snorting, Gulping ] - [ Homer Growls] No!
Kıçımızı kurtardı!
[Gulping] Stop being such babies.
Bebek gibi sızlanmayı bırak.
They seem to be gulping... I know not what.
Dondurmayı sanki yutuyorlar.
[Gulping] I don't know where you magic pixies came from... but I like your pixie drink.
Nereden geldiğinizi bilmiyorum periler ama peri içeceğiniz güzel.
Mmm, semi-imported. [Gulping]
Yarı ithal.
All right! [Loud Gulping]
Yaşasın!
- Brunch is served. - [Gulping, Chomping]
Kahvaltı hazır.
[Smacking, Gulping] Get me a towel.
Bana peçete getir.
An air sac in his chest acts as a resonator, so he starts by gulping in air and pumping it up.
Göğüsündeki hava keseciği bir rezanatör gibi çalışır. Böylece havayı çekmeye ve pompalamaya başlıyor.
- [Gulping] - Well, here's a die-hard fan.
İşte ölümüne bir taraftar daha.
[Gulping, Swishing] And another thing!
Bir şey daha söyleyeceğim!
[Gulping] Ew, it's warm.
Ver şunu. Sıcakmış.
If they're pumping anesthesia in the room and you're also gulping it down... what did I do with... by the maskfull, then what's going to prevent us from passing out ourselves?
Ameliyathanede size anestezi veriliyorsa,.. ... aynı zamanda maskeden de alıyorsanız nasıl olacak da bayılmayacaksınız?
You are miserable because you are always guzzling, gulping or puffing.
Perişan durumdasın çünkü hep ya içki içiyor, ya duman soluyor ya da üflüyorsun.
I'm sorry I even brought it up. [Gulping]
Konuyu açtığım için özür dilerim.
( gulping ) no wonder they call it "the good book."
"Kutsal Kitap" için sürpriz değil. Çok öfkeleyim!
You were asked to chug-a-lug, and a-lug you shall chug! ( Gulping ) ( drunkenly ) :
Eğlenmek istemiştin, ve şimdide eğleneceksin! Sana uzun zamandır sormak istediğim bir şey var.
( Gulping ) ( slurping ) you know, I wish I had an exciting life, like that class picture photographer.
Biliyormusun, keşke heyecanlı bir hayatım olsaydı, sınıf fotoğrafı fotoğragçısı gibi.
What are you trying to tell me, skinner? ( Gulping ) ah...
Ne söylemeye çalışıyorsun, Skinner? Ah...
I'm out of here. ( Gulping ) ( groans ) principal skinner is having second thoughts?
Ben çıkıyorum.
- [Gulping] Yes.
- Evet.
And look at him gulping down large drinks with my little children's money!
Bak, küçük çocukların parasıyla büyük içki içiyor.
Well, suityourself. - [Gulping]
Sen bilirsin.
- [Man ] Oh, that's a kegstand. - [ Gulping]
- Fıçı tezgahı.
So she's gulping down the food and at some point the guy goes,
Kız lokmasını yutkunurken o sırada adam kıza,
- Uh, like - [Gulping ] - [ Native Language]
- Şey, gibi
M thought that there wouldn't be a lot for you to eat out here and you might have to resort to gulping down insect larva or something.
M. senin için burada fazla yiyecek olmayacağını ve bir böcek larvasını mideye indirebileceğini düşündü.
There was Eugene in the middle of the swamp, gulping down somebody's arm.
Birkaçını kovdum. Tam o sırada Eugene bataklığın ortasında birinin kolunu yutuyordu.
Gulping in huge volumes of water, each shark can filter over 6000 litres every hour.
Büyük hacimlerde su yutan köpekbalıkları saatte 6.000 litreden fazlasını filtre edebilir.
He begins by gulping in air bubbles, forcing them up into his head.
İşe hava kabarcıkları yutup bunları kafalarının içinde, yukarıya doğru iterler.
The young fish swarm together. Thousands of mouths gulping plankton.
Genç balıklar binlerce mil boyunca planktonları yutarak gezinir.
( gulping )
( Gulping )
Those are Elasmosaurs. They're gulping down gastroliths, stones they swallow in order to help their digestion.
Sindirime yardımcı olması için taşları midelerine indirirler.
[gulping] Oh, should have asked if these were like her eggs or something.
Oh, yumurtası olup olmadığını sormalıydım ama.
She fell down with heartburn, she's been gulping up all that coffee...
Bir bardak kahvenin ardından baygınlık geçirdi.
Then what's that gulping sound?
Öyleyse neden yutkunup duruyorsun?
He was like "yes!" and started gulping all the water.
... o da "Tamam." dedi ve ardından iştahla yemeye başladı, çok ters bir durumdu.
You take a breath, and there we are, gulping the same air.
Siz nefes aldığınızda da oradayız, aynı havayı güçlükle soluyoruz.
[All Gobbling, Gulping] - Pass the chutney.
- Acılı Hint turşusunu yemeyin.
[Gulping, Chewing] - Pretty neat, huh?
- Bayağı zekice, değil mi?
[Gulping, Grunting]
Yani bir kez daha.
[Gulping] - Ah, nobody touched my rumaki.
- Kimse lokmalarıma dokunmadı.
[Gulping]
- Baba, Ben hiç ıskalamam ki.
[toilet flushes ] [ water gurgling ] [ toilet flushes ] [ gulping] Um, Skipper?
Skipper, tuzluğu verir misin?