Harbinger перевод на турецкий
184 параллельный перевод
Except that the strange peace I'djust enjoyed was the harbinger of a new misfortune.
Bu tuhaf huzurun dışında sevinçli olmam... yeni bir talihsizliğin habercisiydi.
A harbinger of a different sort of change of kingdoms.
Krallıklarda daha farklı bir değişikliğin habercisi.
Frivolous bird, harbinger of fate
Yaşamının habercisi kuş, pek laubali
"For he is the harbinger of death."
"Çünkü o ölümün öncüsüdür."
It is most precious as a blessed balm the savior of princes, the harbinger of happiness, yea the stuff and pith of all we hold most dear.
Çok değerlidir, kutsal bir deva olarak prenslerin kurtarıcısı, mutluluğun müjdecisi en büyük değerlerimizin esasıdır.
Shun him, for he is the harbinger of death.
Ondan uzak dur, çünkü o ölümün habercisidir.
The harbinger of madness, or of hope?
Öfkenin mi yoksa umudun mu habercisi?
We're comin'up awful fast on Harbinger Curve.
Harbinger Virajı'na çok hızlı giriyoruz.
Dan Torrance meets Harbinger Curve.
Dan Torrance Harbinger Virajı'yla tanışıyor.
OK, Harbinger Curve...
Harbinger Virajı...
We'll never make Harbinger Curve.
Harbinger Virajı'nı alamayacağız.
Harbinger Curve isn't gonna buy me. No, sir.
Harbinger Virajı, beni yutamayacak, hayır efendim.
Lord Po-maker in Ordinary, and Harbinger of the Doomed Rat!
Daimi Personel Atama Lordu, İdama Mahkum Hainlerin Habercisi ilan ediyorum!
A harbinger, if you will.
- Haberci denilebilir.
Harbinger?
- Neyin habercisi?
Harbinger, where are you?
Harbinger, nerdesin?
I'm Commamder Armim Harbinger.
Ben Komutan Armin Harbinger.
Commamder Harbinger advised me we have 1 1 hours to free the prisomers.
Komutan Harbinger, esirleri boşaltmak için 11 saat verdi.
Where's Harbinger
Harbinger nerede?
Harbinger, where were you whem the patroh boat arrived
Harbinger, devriye botu geldiğinde sen neredeydin?
Harbinger, what are you doimg here I was right, wasn't h You sabotaged the other missions.
Harbinger, ne yapıyorsun burada? Haklıydım değil mi? Diğer görevleri de sabote ettin.
Hard-hearted harbinger of haggis
Acımasız ciğer satıcısı
It's a spirit being that arrives as a harbinger of death.
Ölümün habercisi olarak gelen bir ruh.
What is she? A Devi or a harbinger of evil?
Bir Devi mi, yoksa kötülüğün müjdecisi mi?
What harbinger of death have you brought with you?
Getirdiğin adamın ne yaptığını görüyor musun?
The beast of Amalfi, a razor-toothed, six-eyed harbinger of death.
Amalfi'nin acımasızı ; keskin dişli, altı gözlü, ölümün habercisi.
Behemial Far-Traveler that is a food name, not fit for a Harbinger of the Abyss.
Bir yiyecek ismi olan Behemial dipsiz kuyunun habercisine uymaz.
Seldom a harbinger of glad tidings.
Yeni gelişmelerin habercisidir bu.
The Goddess has chosen my harbinger.
Tanrıça beni habercisi olarak seçti.
Listen, Mr. Harbinger of Doom...
Dinle, bay kader habercisi,
If sorrow be joy's harbinger, every loss signals what gain shall be?
Ardından böyle güzel şeyler yaşanacaksa birşeyler kırılmasının önemi ne?
A harbinger of the Second World War.
İkinci Dünya Savaşının habercisi oldu.
Little did I know it was the harbinger of murder.
Ama bir cinayetin habercisi olduğunu bilmiyordum tabii.
- It's a harbinger.
- Bu bir haberci.
- Harbinger?
- Haberci mi?
So the seers told you the phones and all were a harbinger.
Yani kahinler sana bütün bu telefonların falan bir haberci olduğunu söyledi.
Not a harbinger of bad fortune, but of transformation.
Kötü talihin değil ama bir değişimin habercisidir.
Along with the bluebird, dogwood is the great harbinger of the Kentucky spring.
Kızılcık, Kentucky'de baharın müjdecisidir.
Heaven's dark harbinger.
Öbür dünyanın karanlık habercisi.
Even if they wind up closed by a harbinger from the darkness since no one can steal the bridge of connected dreams they still reflect the limitless tomorrow
Karanlık bir güç tarafından kapatılsa bile Hiçkimse rüyalarımda yıldızlarla kurduğum bağları koparamaz. Yarınlarımızı aydınlatan bağlar.
Even if they wind up closed by a harbinger from the darkness since no one can steal the bridge of connected dreams they still reflect the limitless tomorrow
Karanlık bir güç tarafından kapatılsa bile, Hiçkimse rüyalarımda yıldızlarla kurduğum bağları koparamaz. Yarınlarımızı aydınlatan bağlar.
Even if they wind up closed by a harbinger from the darkness, since no one can steal the bridge of connected dreams they still reflect the limitless tomorrow
Karanlık bir güç tarafından kapatılsa bile Hiçkimse rüyalarımda yıldızlarla kurduğum bağları koparamaz. Yarınlarımızı aydınlatan bağlar.
Even if they wind up closed by a harbinger from the darkness since no one can steal the bridge of connected dreams they still reflect the limitless tomorrow
Karanlık bir güç onları kapatsa bile, Umarım kimse rüyalarımda yıldızlarla kurduğum bağları koparamaz. Sonsuz sayıdaki, yarını aydınlatan bağlar.
It's a harbinger of things to come.
Bunlar bir şeylerin geleceğine işaret!
Anyway, Mr. NBE One here, AKA Megatron, that's what they call him, who's pretty much the harbinger of death, wants to use the Cube to transform human technology to take over the universe.
Neyse, Bay BOU burada, diğer adıyla Megatron, buna verdikleri ad bu kendisi hemen hemen bir ölüm habercisidir, Küp'ü kullanarak insan teknolojisini dönüştürerek kainata hakim olmayı istiyor.
The harbinger of death.
O ölümün habercisi.
I'm Shiva the destroyer and your harbinger of doom for this evening.
Ben bu geceyi rezil edecek kişi, felaket habercisi Şiva'yım.
Not wanting to be the harbinger of doom, but the systems which serve the nuclear plant have all gone off-line.
Kötü şeylerin habercisi olmak istemem ama nükleer tesisi besleyen tüm sistemler devre dışı.
The Harbinger Of The Apocalypse.
Kıyamet Tellalı
There was something so strange that night, a sort of harbinger of things to come,
O gece çok tuhaf bir şey vardı.
" Harbinger of pestilence.
" Veba habercisi.