Have you read it перевод на турецкий
593 параллельный перевод
Have you read it?
Okudunuz mu?
- But have you read it?
- Peki okudun mu?
Have you read it?
| Sen bunu okudun mu?
Have you read it?
Okudun mu?
- Have you read it?
- Siz okudunuz mu?
Uh, have you read it?
Ah, onu okudunuz mu?
We must consider public opinion. Have you read it?
Halkın fikirlerini göz önüne almalıyız Bunu okudun mu?
Have you read it, by any chance?
Okumuş muydunuz?
Listen, have you read it?
Okudun mu?
Eva, have you read it?
Eva. Sen de okudun mu?
- Who else has read it? - You have sole care of her, don't you?
Ona siz bakıyorsunuz, değil mi?
You would have read it in the papers tomorrow, anyway.
Zaten yarın gazetelerde okurdun.
If she hadn't taken Johnny's letter and I had it would I have asked you to repeat it and not read it myself?
Johnny'nin mektubunu o almamış olsa bende olsa, kendim okuyacağıma senden bana söylemeni ister miydim?
I'd like to have it back before you read it.
Siz okumadan önce onu geri almak istiyorum.
She writes, " What a thrill it was to hear my little girl say... Mother, it's such fun to have you read to us... now that you use Baby Breath.
Şöyle yazmış, "Kızımın, anne artık Bebek Nefesi kullandığın için... bize kitap okuman çok eğlenceli, demesi çok heyecan vericiydi."
I have to read it all back to you as it happened.
Tüm bunları size en baştan okumam gerekiyor.
It must have seemed so new and fresh to you, so exciting, to have your lines read just as you wrote them.
Yazdıklarının tam yazdığın gibi okunması.. .. sana heyecan verici, yeni ve taze gelmiş olmalı.
Since you have read it, tell me what you think about it.
Madem okudun, düşüncelerini söyle.
You haven't read it, have you?
Sen günlüğümü mü okudun?
Any time you want to know, I'll have the cops read it to you.
- Ne zaman öğrenmek istersen polislerin sana okumasını sağlarım.
Maybe you don't know it's a privilege only for courting couples and then only when the banns have been read.
Belki de bunun kur yapan çiftler için bir ayrıcalık olduğunu bilmiyorsundur. Sadece onlar böyle bir teklife evet diyebilir.
How many times do you have to read it?
Onu daha kaç kere okuyacaksın?
I'll have to read it to you.
Sana okumam gerekecek.
When you have read it, you will understand.
Bunu okuyunca anlayacaksınız.
You can read about it for years but until you've actually experienced it... you have no conception of what it's really like.
Gazetecilik hakkında yıllarca birçok şey okuyabilirsin. Uygulamaya... kalktığın anda, hiçbir şey bilmediğini görürsün.
You don't have to face up to it every time you read a book.
Her zaman bir kitap okuduğunda, onunla yüzleşmek zorunda değilsin.
Have you read that flight schedule Boy? What about it?
Uçuş çizelgesini okumadın galiba?
You may have heard or read about it.
Bu konuyu duymuş veya okumuşsundur.
You write me up, and they read it up in Albuquerque and I'll have a rope around my neck, not no medal.
Beni önerirsen ve Albuquerque'dekiler öğrenirse boynuma ip takarlar.
YOU MAY HAVE READ ABOUT IT.
Okumuşsunuzdur. Ben okudum.
If you kept a diary, Frankie, which I'm sure you wouldn't dare, you'd read where it says that you have no right to ask me anything.
Bir günlük tutmuş olsaydın, Frankie, ki, eminim bana, doğru olmayan herhangi birşeyi sormamayı kavramış olup buna cesaret edemezdin.
I'd love to have you read an excerpt from it.
Sana bir bölümünü okumayı çok isterim.
Your signature signifies that you have read... and / or heard the order and understand it.
İmzalarınız, belgeyi okuduğunuz ya da dinlediğiniz ve anladığınız anlamına geliyor.
- Have you read it?
- Okudun mu?
You could have read about it in a magazine.
Bunu bir dergide okumuş olabilirsiniz.
Read it when you have time.
Vaktin olduğunda okursun.
You have read it?
- Okudunuz mu?
You should have heard him when he first read it.
İlk okuduğunda onu duymalıydın.
- You don't have to read it, Dan.
- Dan okumak zorunda değilsin.
You have read about it in history. I see.
Bunu tarihte okudunuz. Anlıyorum.
You don't have to read it to me.
Bana okumana gerek yok.
Well, you have to read it to appreciate the witty concept of romance and comedy.
Şey, zarif romantizm ve komedi kavramını takdir etmek için onu okumanız gerek.
I've read your preliminary report It gives me great pleasure to inform you that Colonel Brandt and I have agreed to recommend you for promotion to Senior Sergeant effective at once
Ön raporunu okudum ve memnuniyetle bildiririm ki Albay Brandt ve ben sizin Kıdemli Çavuşluğa terfi etmenizi önerdik.
I have read it, You have read it, he has read it!
Okudun, okudu!
You have read it to me already.
- Daha önce okumuştunuz Bakanım.
Read it and you will see that I could not have acted differently.
Fakat okuyunca göreceksiniz ki başka türlü yapamazdım.
- Have you read it?
- Okudunuz mu?
You have to read it. It's important.
Okumalısın, çok önemli.
You shouldn't have, but as long as you did, you might have let us read it, too.
Okumamalıydın, ama madem ki okudun, bize de okuyabilirdin.
I read you, Captain. Let's have it.
- Dinliyorum Kaptan, anlatın.
You must have read it wrong...
Yanlış okuyorsun!
have you eaten yet 24
have you eaten 167
have you seen this man 54
have you ever seen 18
have you been here before 40
have you got it 61
have you seen my 26
have you been there 61
have you been 50
have you lost your mind 347
have you eaten 167
have you seen this man 54
have you ever seen 18
have you been here before 40
have you got it 61
have you seen my 26
have you been there 61
have you been 50
have you lost your mind 347