Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ H ] / He's an actor

He's an actor перевод на турецкий

262 параллельный перевод
He's an actor.
Kendisi aktördür.
Donald Lockwood's an actor, isn't he?
Donald Lockwood bir aktör, değil mi?
He's an excellent actor, Myra.
- Kendisi harika bir oyuncu Myra.
Looks more like the lost company of "Tobacco Road". He's an actor.
Allahın unuttuğu bir yere benziyor burası.
He's an actor - temporarily without a vehicle.
o bir oyuncu - rolü olmayan bir figuran.
And the great Stanislavski once said, when an actor believes he is the character he's playing, fire him.
Büyük Stanislavski bir keresinde şöyle demiş ; "Bir aktör, oynadığı karaktere... - Kendini kaptırdığı vakit, onu kovun."
How can an actor play opposite a lovely leading lady if he's uncertain?
Bir aktör kendine güvenmiyorsa güzel bir bayanın karşısında oynayamaz.
He should have been an actor.
Bir aktör olmalıymış.
He's an actor.
Bir oyuncu.
But the doctor isn't a real doctor, he's an actor.
Fakat doktor gerçek doktor değildi, bir oyuncuydu.
After the war, he became an actor, touring in the western provinces.
Savaştan sonra aktör olup batı eyaletlerinde turneye çıkmış.
He seems to be more than an ordinary actor
Daha çok sıradan bir oyuncuya benziyor.
He's an actor.
Kendisi bir aktör.
I look at him now, he's an actor.
O bir aktör.
Do you mean he's an actor?
Yani bir aktör mü?
He's more than an actor.
Aktörden biraz farklı.
He's an actor.
Aktör.
An actor must submerge himself completely in the role he's playing.
Bir aktör rolüne büründüğü zaman sadece o olmalıdır.
He's an actor.
- O bir aktör.
- He's an actor.
- O aktör.
- He's an actor. I knew it!
- O aktör.
He's an ex-actor, probably second-rate... but he's the dead spitting image of the General.
Eski bir oyuncu, büyük ihtimalle ikinci sınıf. Ama generale tıpa tıp benziyor.
I was about to say scopolamine would have little effect on our friend... except to prove he's not Gen. Carnaby but a certain Cartwright Jones... an American actor impersonating Gen. Carnaby.
Skopolominin dostumuza çok az etkisi olur diyecektim. Sadece... kendisinin Cartwright Jones diye Amerikalı bir aktör olduğunu... General Carnaby rolünü oynadığını kanıtlar.
He said that when an author creates a character It's like an actor playing a role...
Yazarın bir karakter yaratması bir aktörün rolünü oynamasına benzermiş.
He's an actor.
O bir aktör.
On the contrary, he went on spending, giving money away - large sums for a valet with a handsome face or a slim figure, or an actor whose voice had caught his fancy.
Harcama alarm veren bir hızda sürdü. Örneğin, devasa miktarlardaki parayı bir garsona sırf güzel bir yüzü olduğu ve zeki göründüğü için verirdi. Ya da sesini beğendiği bir oyuncuya.
An actor, what's he going to do if he can't show his face?
Aktör ise, yüzünü gösteremezse başka ne yapabilir ki?
Yeah, but he's not a star, he's just an actor.
Evet ama o bir yıldız değil.
He received an Academy Award nomination for his convincing portrayal of God, although they had to use another actor's voice.
Tanrı'ya yakışır bir sesim de yok. Bu inandırıcı Tanrı rolü için Oscar ödülü aldı. Gerçi başka bir oyuncunun sesini kullanmışlardı.
Besides, he's an awfully bad actor.
Hem zaten çok kötü bir aktör.
Fella's biography... all about how he started out as an actor, and then he got himself into the makeup business almost by mistake.
Adamın biyografisi... bir aktör olarak işe nasıl koyulduğu hakkında her şey ve sonra yanlışlıkla kendini makyaj işine attı.
Did he really get arrested, or he's an actor?
Gerçekten tutuklu mu, yoksa oyuncu mu?
He's a hell of an actor.
- Çok iyi bir oyuncu.
- He's an actor!
- O bir aktör!
He's an actor.
Woody bir oyuncu.
He's an actor.
Bir aktör.
- It's makeup, he's an actor.
- Bu makyaj, o bir oyuncu.
If he's fooling, he's one hell of an actor.
Numara yapıyorsa müthiş bir oyuncu.
No, he's not that good an actor.
Yok. Beni kandıramaz. O kadar iyi oyuncu değil.
His real name's Mark. He's just an actor.
Ve onu benden almak için nişanlı Dougie'yi mi kiraladı?
He's not going to jump you. I told him you wanted to be an actor.
Oyuncu olmak istediğini ona söyledim.
- He's an actor's actor.
- Oyuncuların en iyisi.
He said he's not an actor.
Oyuncu olmadığını söylüyor.
He's not supposed to be an actor.
Oyuncu olmasını beklemiyoruz.
And second, he's not much of an actor.
ve ikincisi çok da iyi bir aktör değil.
Oh my God, he's an actor!
- Aman Tanrım! O bir aktör.
I go on three auditions a month and say I'm an actor, but he's
Ben ayda üç seçmeye gidiyorum ve kendime aktör diyorum, ama Bob...
So he's either an artist or an actor.
O bir artist veya aktör.
An actor can cry at will, even if he's happy and laugh even if he feels unhappy.
Bir oyuncu istendiğinde... mutluysa bile ağlayabilir, ve kendini mutsuz hissediyorsa bile gülebilir.
- You know, he should have been an actor.
- Biliyor musun, O aktör olmalıymış.
He's a rapper, not an actor.
O bir rapçi, aktör değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]