He's got the money перевод на турецкий
212 параллельный перевод
He's got the money right now.
Paramız onun cebinde hazır bile.
He's got the money?
- Para onda.
Tell that grandson of a horse thief that I know he's got the money from the paymaster's box.
Söyle ona, mutemedin paralarını onun aldığını biliyorum,
He never wins an argument, does anything I ask and he's got the money to do it.
Hiçbir tartışmayı kazanmaz, her istediğimi yapar... ... ve bunu yapacak parası var.
He's got the money on him!
Para onda!
HE'S GOT THE MONEY.
Yapan Harry'ydi!
- He's got the money, ain't he?
- Parayı aldı, almadı mı?
The kind of assets he's got you can't buy with money.
Parayla satın alamayacağın tipte biridir.
He bought it with the money he got making the movie.
Filmin yapılmasından kazandığı parayla satın almış.
We haven't seen the money, how do we know he's got it?
Parayı görmedik, onda olduğunu nasıI bilebiliriz? - Para bende.
He's got to give us back the money now.
Artık paramızı geri alacağız..
He's got the money.
Parayı bulmuş.
- He's got the money?
- Parayı bulmuş mu?
And he got the money?
Peki parayı almış mıydı?
Once a man has got what he can with the help of money he's willing to get whatever he can without.
Bir insan parayla alabileceği her şeyi aldığında parasız alabileceği herhangi bir şeyin peşine düşer.
If Vilar's got money and wants the weapons, he's a customer like any other.
Vilar'ın cebinde parası var ve silahları istiyor. O da bir müşteri sayılır.
If you'd gone along with him he'd have taken your money and as soon as you'd got over the Wall you'd have been arrested.
Onunla anlaşmış olsaydın, senin paranı alacaktı ve Duvar'ı geçtiğin anda tutuklanacaktın.
He maybe made me realise that now we've got a little money for the first time and a chance to get a lot more, this would be a dumb time to find out who's fastest with a gun -
Hayatımızda ilk kez bir tarafta birikmiş biraz paramız olduğunun belki de farkına varmama ve daha çoğunu da kazanma fırsatı olduğunu düşünmeme neden oldu. Şimdi kimin daha hızlı silah çektiğini öğrenme zamanı değil.
He's telling the truth, but there's got to be paper money.
Doğru söylüyor. Ama kâğıt para da olmalı.
- He's got the money.
- Parası var.
Look, I don't know what Tony told you, but he's got my money, and I got a lease, and you got the apartment.
Tony'nin ne söylediğini bilmiyorum ama benden paramı aldı ve elimde bir kontrat var. Ama daire sizde.
But what he got was only money, and he couldn't get anything else, because render unto Porcupine the things that are Porcupine's!
Ama tek sahip olduğu paraydı ve hiçbir şey alamadı.
And he's broke. He ain't got no money. So he's got to go out in the street to start playing.
Züğürtlemiş, beş parası yokmuş sokaklarda çalmak zorunda kalmış.
Now, Warners okayed the money on that wild cat deal... but he's got to be ready on the 16th.
Warners, vahşi kedi anlaşmasında parayı onayladı ama onu 16'sına kadar hazır etmen gerekiyor.
Whoever's been sitting on that equipment in the quarry knows he's got money in the bank.
Taş ocağındaki ekipmanın üzerinde her kim oturuyorsa onun bankada parası olduğunu biliyor.
- He's got the money.
- Paran onda.
- Ha... He's got the money.
- Paran onda.
This may be the first intelligent thing he's done with his money since he got it.
Bu belki onun parayla yapacağı ilk akıllıca şey olur..
He's got a family and they need the money.
Ailesinin o paraya ihtiyacı var.
If I hate him because he's got money, that's the same thing as them hating us because we don't.
Hoşlanmasaydım... Paralı olduğu için hoşlanmasaydım, bu onların bize yaptığıyla aynı şey olacaktı. Anladın mı?
He's probably got the money on him now.
Para onun üzerinde olmalı şimdi.
Hey, the kid's got money, he'll pay for it.
Çocuğun parası var masrafları karşılar.
When I tell you he's got his own money, I mean the boy has got his own money.
Parası var demekle, kendi parası var demek istiyorum.
He's got the money.
Para onun elinde.
He only wanted the public's money for nothing, and that's exactly what the public got... nothing.
Hiçbirşey için kamunun parasını istedi... ve aslında insanlar hiçbir şey alamadı.
He make much money off us black people and all he got up there on the wall is Italians.
Siyahların, bizim sırtımızdan bir sürü para kazanıyor. Ama duvarına sadece İtalyanların resmini asıyor.
He's got the money, chase him!
Para onda, takip edin!
Suli tells me he's got no money to pay the men. How much do we have left?
Suli adamlara verecek parası olmadığını söylüyor.
Unless he's made another pass at you he's probably got his drug money living the good life in South America.
Eğer sana aşık olmadıysa büyük ihtimal uyuşturucu parasıyla Güney Afrika'nın güzel yaşantısını sürdürüyordur.
The money he got from you what's it for
Sizden aldığı para...
He's got all the money in the world... but there's one thing he can't buy.
Bir dünya parası var ama.. ... onun da alamayacağı birşey var.
- He's got all the money, hasn't he?
- Bütün para onda değil mi?
He's got the money.
Parayı aldı.
Since the boy joined the act, he's got himself a Cadillac for every day of the week, bought for with money that we need for roads and schools.
Ama oğlan gösteriye katıldığından beri, haftanın her günü, okul ve yollar için harcanabilecek parayla, kendine bir Cadillac alıyor.
You got your rich dilettante square-ass who dabbles now and then and always has enough money to run off to the Riviera if he feels he's fucking around to the danger point.
Zengin amatörler vardır. Arada bir takılırlar. Tehlike noktasına yaklaştığını duyduğunda hemen Riviera'ya kaçacak parası her zaman vardır.
"Where'd you get this money?" He's not gonna tell her where he got the money, okay?
Ama çocuk parayı nereden bulduğunu söylememiş.
That means he's probably got the money with him in the car.
Büyük ihtimalle para arabasındadır.
Your mom said the policeman is a very good man and when your sister Masoumeh got sick he spent a lot of money for her treatment
Annen jandarmanın çok iyi bir adam olduğunu söyledi. Kız kardeşin Masume hastalandığında tedavisi için çok para harcamış.
- HE'S GOT THE MONEY.
Para onda.
I mean, he's got the money, the car, the family.
Parası, arabası, ailesi var.
He's a good kid. Got the money?
Para sende mi?
he's got a gun 260
he's got a point 133
he's got 182
he's got a girlfriend 23
he's got a knife 47
he's got cancer 17
he's got me 29
he's got you 20
he's got a job 17
he's got a pulse 20
he's got a point 133
he's got 182
he's got a girlfriend 23
he's got a knife 47
he's got cancer 17
he's got me 29
he's got you 20
he's got a job 17
he's got a pulse 20
he's got a 50
he's got to go 28
he's got this 17
he's got nothing 33
he's got him 26
he's got to be 16
he's got a lot on his mind 16
he's got it 147
he's got her 23
got the money 16
he's got to go 28
he's got this 17
he's got nothing 33
he's got him 26
he's got to be 16
he's got a lot on his mind 16
he's got it 147
he's got her 23
got the money 16
the money 459
the money's gone 37
the money's good 16
he's so cute 178
he's my uncle 44
he's mine 293
he's my husband 167
he's so handsome 49
he's dead 3015
he's doing okay 17
the money's gone 37
the money's good 16
he's so cute 178
he's my uncle 44
he's mine 293
he's my husband 167
he's so handsome 49
he's dead 3015
he's doing okay 17
he's my baby 20
he's my brother 335
he's gone 2224
he's my best friend 106
he's an idiot 170
he's a doctor 159
he's my dad 94
he's back 468
he's my cousin 54
he's so hot 26
he's my brother 335
he's gone 2224
he's my best friend 106
he's an idiot 170
he's a doctor 159
he's my dad 94
he's back 468
he's my cousin 54
he's so hot 26