Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ H ] / He's in a meeting

He's in a meeting перевод на турецкий

291 параллельный перевод
He probably got interested in a revival meeting or something and...
Büyük olasılıkla bir kilise ayinine ya da başka bir şeye katılmış ve...
I think he's having a business meeting in the study, Madame.
Sanırım çalışma odasında bir iş görüşmesi var, Madam.
He's in a meeting of the observatory trustees.
Gözlem evi vekilleri ile özel bir toplantıda.
He's in a meeting.
Bay Lobelius şu anda bir toplantıda.
He's in a meeting.
Toplantıda.
Ah! He's in a meeting!
Toplantıda demek.
No, I'm sorry, he's in a meeting at the moment.
Hayır, üzgünüm. Şu an toplantıda.
One evening, seven years ago... he attended a Pentecostal meeting at Harvard... and found himself speaking in tongues.
Bir akşam, yedi yıl kadar önce Harvard'daki bir Pentecostal toplantısına gitmiş sonra da kendini bir anda bilmediği bir lisanı konuşurken bulmuş.
He came to a meeting at Gunther's house tonight, and the others were there, too.
Bu gece Gunther'in evinde bir toplantıya katıldı. Diğerleri de oradaydı.
He's in his office, having a meeting.
Şu an odasında toplantı yapıyor.
Mr. Brubaker has a prison board meeting tonight he got to be at.
Bay Brubaker'in bu gece Cezaevi Konseyi... toplantısı var.
He's in a meeting.
Kendisi toplantıda.
I don't care if he's in a meeting, get him on the phone.
Toplantıda olması umurumda değil, onu telefonla ara.
Whether Mr. Pratorius is really in a meeting orjust told me to say he's in a meeting is neither here nor there, Miss Voss
Bay Pratorius acaba gerçekten bir toplantıda mı yoksa bana toplantıda olduğunu mu söylememi istedi... Ne burada ne orada Bayan Voss.
I know he's in a meeting, but this is an emergency and I gotta talk to him.
Toplantıda olduğunu biliyorum ve umrumda değil. Bu acil bir durum, onunla konuşmam lazım.
I wondered how they would have felt... if each time their husband went in to make a deal... there was a one in four chance he wouldn't come out of the meeting.
Ben de şöyle bir düşündüm... kocalarının her işe çıkışında... toplantıdan geri dönmemesi için dörtte bir şansı olsaydı ne derlerdi acaba?
He's in a meeting with Rafe.
Rafe ile toplantıda. Görüşmek istediğini haber vereyim.
Well, he's in Buffalo at a meeting of Tellers Against the Penny.
"Kuruşa karşı olan Veznedarlar" toplantısı için Buffalo'da.
He's still in a meeting.
Hala toplantıda.
He's in a meeting!
Toplantıda!
I think it's admirable that you made a connection... but the purpose of this meeting is to determine what is best for Raymond... whether or not he's capable of functioning in the community... and what, in fact, he wants, if that's possible to determine.
Bence onunla bir bağ kurmanız takdire şâyan bir durum ancak bu toplantının sebebi, Raymond için neyin en iyi olduğuna toplum içinde yaşayabilip yaşayamayacağına, mümkün olduğunca kendi arzularını da göz önünde bulundurarak karar vermektir.
He has a meeting in the State Department early.
Biliyorsun sabaha önemli bir toplantısı var.
What a pity. He has a meeting in five minutes.
Ne yazık ki beş dakika sonra toplantısı var.
Mr. Turner, he's in a meeting.
Bay Turner, kendisi şu an toplantıda.
He's in a meeting!
- Tut şunu.
any sensible woman is more likely be seduced by a stranger, than you are of meeting Elise's father, even assuming he still loves you.
Aklı başında herhangi bir kadının bir yabancı tarafından baştan çıkarılması senin Elise'in babasına, hem de seni hâlâ sevdiğini varsayarak rastlamandan daha muhtemel.
He's at a meeting. I hate meetings, plus I'm not allowed to go in.
Toplantılardan nefret ederim.
He's either in conference, in a meeting.
Ya konferanstadır ya toplantıdadır.
He's in a meeting right now. I can take your name and have him get back to you.
Su anda toplantıdalar. Adınızı alırsam sizi aramalarını söyleyebilirim.
Sorry, but he's in a meeting,
Üzgünüm ama şimdi toplantıda.
He's busy in a meeting
Şu an toplantıda.
Yeah. He's in a meeting with Cyrus right now.
Evet, şu anda Cyrus'la toplantıda.
He said he'd be in a meeting for the rest of the afternoon.
Bütün öğleden sonra boyunca bir toplantıda olacakmış.
The clerk says he's in a meeting.
Sekreter onun bir toplantıda olduğunu söylüyor.
- Sorry, he's in a meeting.
- Üzgünüm, şu an kendisi toplantıda.
- He's in a meeting.
- Toplantıda.
He's not home yet, he's in a meeting at the Faculty.
Henüz eve dönmedi. Fakültede toplantısı var. Ben yardım edebilir miyim?
I tried to reach him, but he's in a meeting.
Değil. Üzgünüm. Kendisine ulaşmaya çalıştım ama toplantısı varmış.
- l heard when Jerry left a meeting he'd purposely leave a briefcase with a tape recorder in it.
- Bir keresinde Jerry'nin toplantıdan ayrılmış..... ama içinde kayıt cihazı bulunan bir çantayı bilerek odada bıraktığını duymuştum.
He's in a very important meeting and can't be disturbed.
Çok önemli bir toplantıda ve rahatsız edilmek istemiyor.
No, he " s in a meeting right now.
Hayır, şu anda toplantıda.
Mr. Stern, he's in a meeting.
- Bay Stern, içeride toplantıda.
Mr. Kramer's in a meeting with Mr. Lomez but he didn't wanna miss anything.
Bay Kramer, Bay Lomez'le birlikte toplantıda ve hiçbir şeyi kaçırmak istemedi.
He's in a meeting at the moment.
Şu anda bir toplantısı var.
While I can't report that we agreed entirely on everything, [ laughs 1 I can, I can report that when I left that meeting with the General I had the same feeling as when I went in and that is, that he's a great American, will make a great President, an outstanding President.
... her konuda mutabık olduğumuzu söyleyemem ama ama şunu, şunu söyleyebilirim ki Generalle olan görüşmeden çıkarken ona karşı hislerim toplantıya girerken hissettiklerimle aynıydı :
He burst in on a meeting and attempted to assault my guest. Captain, your guest got inside Mr. Garibaldi's head reprogrammed him, messed up his life.
Kaptan, senin şu "konuğun" Bay Garibaldi'nin kafasının içine girdi onu programladı, hayatını mahvetti.
Not until I've met Mr. Jagmohan. - He's in a luncheon meeting
İngilizlerle öğlen yemeğini yiyecek Ne yapacaksın sen orada
- He's in a meeting now.
- Şu anda bir toplantıda.
- He's in a meeting.
- Bir toplantıya gitti.
He's in a staff meeting.
Kendisi bir personel toplantısında.
- He's in a meeting.
- Biriyle görüşüyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]