Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ H ] / He's my little brother

He's my little brother перевод на турецкий

92 параллельный перевод
He's my little brother.
Çünkü o benim küçük kardeşim.
If I hadn't sinned, my brother would've gone and he's got five little ones.
Benim günahım olmasaydı ağabeyim gönderilecekti ve onun beş çocuğu var.
He's my little brother.
O benim küçük kardeşim
That's my little brother ; he was keeping me company.
Bu küçük kardeşim ; bana arkadaşlık ediyor.
Well, you can't have this one, Gen...'cause if it's a boy, he's gonna be my little brother.
Ama bu sefer olmayacak, Gen... çünkü eğer oğlansa, o benim küçük kardeşim olacak.
And he's going to be my little brother!
Ve o benim küçük kardeşim olacak!
My little brother, he's building a space shuttle out of appliances.
Küçük kardeşim, ev eşyalarından bir uzay gemisi yapmaya çalışıyor. Elektrik süpürgesi ve blendırdan.
And I miss my little brother, he's great.
Bir de erkek kardeşimi, çok tatlıdır.
The pearls were evidently of great value, and my brother was averse to part with them, for, between friends, he was a little inclined to my father's fault.
İnciler besbelli çok değerli ve kardeşim onların arkadaşlar arasında bölünüp elden çıkmasının babamın suçu olduğunu düşünmeye meyilliydi.
Sure. He's my little brother.
Elbette, o benim küçük kardeşim.
He's my little brother.
Benim küçük kardeşim.
Listen, I spoke to my little brother today, and he says it's all right.
Kardeşimle bugün konuştum ve tamam dedi.
After all, he's my little brother.
O benim kardeşim.
He said that when I reached out and took his hand that's when he became my little brother.
Dedi ki o an uzanıp elini tutmuşum. İşte o zaman benim küçük kardeşim olmuş.
Ever since he beat Pancamo, my brother's been a little frisky.
Pancamo'yu dövdüğünden beri, biraz oynaklaştı.
I'll pay anything to get him back. He's my little brother.
Onu geri almak için ne isterlerse öderim.
It's my little brother, and he came home with all this computer stuff he can't afford.
O benim küçük kardeşim. Parasını ödeyemeyeceği bilgisayar malzemeleriyle eve gelmiş.
I want my little brother learning he can be himself and still get applause.
Kardeşimin olduğu gibi davranmasını.. ve bu şekilde de alkış alabileceğini öğrenmesini istiyorum.
This is my house and he's my little brother, which means you are in big shit.
Burası benim evim ve bu da benim küçük kardeşim. Başınız büyük belada.
He's my little brother.
O benim küçük kardeşim.
Pregnant, she told my brother about the " "little sister" he might have.
Hamileyken, abime muhtemel "kız kardeş" ini anlatırmış.
- He's my new little brother.
- Benim yeni küçük kardeşim.
Now Alan thinks he can waltz right in because he's my little brother? It's not fair.
Şimdiyse Alan sırf kardeşim diye aramıza doğrudan katılabileceğini sanıyor.
He's my little brother.
Erkek kardeşim.
My little brother tells me he's a rock star.
Bizim ufaklık rock yıldızı olmuş.
I just... i'm in a hurry, and... my boyfriend's little brother is in the principal's office again, and he's... not here... again.
Sadece... acelem vardı, ve... erkek arkadaşımın kardeşi gene müdürün odasında, ve o... burada değil... gene.
Yeah, but he's my little brother you know
Evet, ama biliyorsun o benim küçük kardeşim
excuse my little brother, he's an eavesdropping little freak.
Erkek kardeşimin kusuruna bakmayın, Kulak kabartan küçük bir ucubedir.
Copying my arithmetic homework from my best friend in the third grade, lying to my mom when I stayed out late, hating my little brother when he was born, wishing he would die.
3. sınıftayken aritmetik ödevinde en iyi arkadaşımdan kopya çektiğim için, gece geç geleceğimde anneme yalan söylediğim için, erkek kardeşim doğduğunda ondan nefret edip, ölmesini istediğim için.
- He's my little brother. He doesn't know better.
- O benim küçük kardeşim.
Paulie's going to have a kid, my little brother he's going to have a kid.
Paulin'in çocuğu olacak. Bu korkunç.
We'll go have lunch at The Ivy, and then we'll take my little brother to see that show he's so excited about, and then we'll go to that party tonight.
Gidip Sarmaşık'ta öğle yemeği yeriz sonra küçük kardeşimi o hakkında çok heyecan duyduğu gösteriyi izlemeye götürürüz sonra da bu gece şu partiye gideriz.
No, wait. I don't. He's my little brother.
Pekala Heck.
No. No, he was my best friend's little brother.
Hayır, en yakın dostumun kardeşi o.
He's become like my little brother.
Minik kardeşim gibi oldu.
I can tell you that he's my dear, dead wife's brother, and that this little impromptu inquisition of yours is over.
Size sevgili rahmetli eşimin kardeşi olduğunu ve bu küçük sorgulamanızın bittiğini söyleyebilirim.
My mom made sure that nobody treated her little brother like he had a disorder.
Annem kimsenin erkek kardeşine rahatsızlığı varmış gibi davranmasına izin vermedi.
Oh, he's my little brother.
O benim küçük kardeşim.
My little brother, he's 3, he'll be 4 next month, last night he started talking to my parents, and I just got done talking with him.
Küçük kardeşim, üç yaşında, gelecek ay dördüne basacak... Dün gece, benimle konuşurken birden durup annem ve babamla konuşmaya başladı.
He's my little brother.
Kardeşim.
He's my little brother.
O benim kardeşim.
In fact, my brother and I have been compared to Donny and Marie, except he's a little bit country and I'm a little bit more rock and roll.
Aslında kardeşimi ve beni Donny ile Marie'ye benzetirler ama kardeşimin sesi halk müziğine, benimki de rock and roll'a yatkındır.
Little fucker. - C'mon, blood, he's my brother, blood.
Hadi ama.. gülümse
- He's my little brother.
Kendisi küçük kardeşim.
So he tells his crew, " I got to go upstate for a pop, but I'm still the king, and Esteban is still my little brother.
Tayfasına "Ansızın şehir dışına gitmem gerek ama kral hala benim ve Esteban hala benim küçük kardeşim."
He... he's my little brother.
O benim küçük kardeşim.
- Who's he? - My little brother.
İlk olarak, federal ajanların burada ne işi var?
No matter what he did, he's still my little brother.
Ne yapmış olursa olsun, o yine de benim kardeşim.
He's my little brother.
Benim küçük kardeşim o.
My little brother's sick, too, and he won't wake up.
küçük kardeşim de hasta ve uyanmayacak.
Oh, like when I was in third grade and you walked into my homeroom on the first day of school and said, "Don't beat up my little brother. He's very weak and has no peripheral vision."
Üçe başladığım gün sınıfıma girip "Küçük kardeşimi dövmeyin kendini koruyamayacak kadar zayıftır ve çevresini iyi göremez." dediğin günkü gibi mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]