Headset перевод на турецкий
239 параллельный перевод
Now, you can see that this headset was designed...... for something much bulkier than my human cranium.
Gördüğünüz gibi, bu set benim insan kafatasımdan çok daha büyük bir şey için tasarlanmış.
This is the headset.
Bu bir el seti. - Evet.
♪ Take out your headset Plug it in ♪ ♪ What's your answer, chu-u-um ♪
Evet ne karar verdiniz?
♪ Take out your headset Plug it in ♪
# Beyninizi çıkartıp Kulaklarınızı fişe takın. #
For your headset.
Kulaklığın için.
[High-pitched Voice On Headset] Lieutenant Williams, please. Here we go.
[Tiz ses] Teğmen williams lütfen işte buradayız.
Murdock, bring your headset.
Murdock kulaklığını getir.
Sir, you better get on the headset.
Efendim, en iyisi kulaklığı alın.
Chandra, get on the headset.
Chandra, kulaklıklarını tak.
Give the headset, to I call the police! - I AM the police!
polisi arıyorum - ben polisim!
Leroy, give the lady your headset.
Leroy, bayana kulaklığını ver.
And grab the radio headset, too.
Ve telsiz kulaklıklarınada.
- Put your headset on.
- Kulaklığı tak.
Give me that headset.
Ver şu kulaklığı bana.
Headset, please.
Kulaklık lütfen.
[PAO] Here in Mission Control, the coffee cup... has become an appliance... second only to the headset... in usefulness here.
Kontrol Üssü'nde kahve bardağı kulaklıklardan sonra en çok kullanılan ikinci araç oldu burada.
Stand there, on that spot there, and first of all I ought to just explain that the headset here has two little television screens, and the images of those two screens are cunningly offset in the computer, so that what she will see is just what she would see if she were seeing in 3-D, in stereo.
Şuradaki noktada dur ve ilk olarak sana açıklama yapayım buradaki başlığın, iki küçük TV ekranı var ve bu ekranda görüntüler bilgisayar tarafından başarıyla oluşturuluyor böylece onun gördüklerini ekranda üç boyutlu olarak göreceğiz.
Guys, I will be talking to the cameramen on the headset.
Arkadaşlar, kulaklıktan kameramanla konuşacağım.
Why don't you use the headset I got you?
Neden sana aldığım kulaklıkları kullanmıyorsun?
Wayne, Garth, let me get my headset off.
Wayne, Garth, kulaklığımı çıkarayım.
The computer takes the information from the database and constructs an environment that is projected in the headset.
Bilgisayar, veri tabanından bilgileri alır... ve başlığa aktarılan, sanal bir ortam oluşturur.
But the headset didn't record a single image?
Ama hiçbir şey kaydedilmemiş mi?
Headset on.
Kulaklıkları takın.
200 mph trying to find the aircraft carrier. You have only contact through your headset with the operator on the ship.
Ve kulaklığından gemideki operatörle iletişim halindesin sadece.
Headset.
Telsiz.
Rocket will be directing it with a headset, like Madonna or whoever.
Rocket mikrofonla onu kontrol edecek, Madonna gibi.
You could probably use a plug-in telephone headset.
Bir fişli telefon seti olsa çok işine yarardı.
Walter fixed your headset so you won't get any more dropouts.
Walter kulaklığı küçülttü, yani sorun yaşamayacaksın.
I wish I had time to study the side effects of wearing that headset.
İşte. Keşke o kulaklığı takmanın etkilerini araştırmak için daha fazla vaktim olsaydı.
- [Marge] A headset telephone?
- Kulaklıklı telefon mu?
Headset?
Kulaklık?
- Headset?
- Kulaklık?
Reece wouldn't even wear the headset.
- Reece kulaklığı bile takmaz.
- I had you getting to the headset.
- Kulaklığı çıkardın.
I'm sorry the headset hurt your ears, but they don't come in sizes.
Kulaklıklar rahat olmadığı için üzgünüm, farklı ölçülerde gelmiyorlar.
You'll see an aluminum suitcase and a radio headset.
Alüminyum bir çantayla bir kulaklık göreceksin.
Okay, my headset.
Tamam, kulaklığım.
Here's your headset.
Kulaklığınız.
It's a headset injury.
Kulaklık hastalığı.
Hey, I love your headset.
Kulaklığına bayıldım.
I put my headset on so I didn't have to listen.
Duymamak için kulaklıklarımı taktım.
Look, a headset.
Bak, bir kulaklığım var.
Crais, get on the headset and get us out of here.
Crais, ahizeni tak ve bizi buradan çıkart.
It shouldn't be much of a problem, since that headset is superglued to your ear.
Bu çok büyük bir sorun olmaz, çünkü o kulaklık kulağına zamklandı.
- [Static On Headset] - We're all clear here, Counselor.
- Her şey yolunda, Sayın Danışman.
- Could I get a headset?
- Kulaklık alabilir miyim?
Where's your headset?
Kulaklığın nerede?
Could I maybe get that headset, please?
Kulaklığı alabilir miyim lütfen?
I just want my headset.
Sakinim. Sadece kulaklığımı istiyorum.
we start with the headset.
Kulaklıkla başlayacağız.
- Headset? - Yes.
- Kulaklık?