Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ H ] / Here's your problem

Here's your problem перевод на турецкий

119 параллельный перевод
There's no problem renewing your passport but to live here you need a residence certificate.
Vizenizi bir süreliğine uzatabilirim ama burada yaşamak istiyorsanız ikamet izni almanız gerekiyor.
I heard that with all your brains, the one thing you can't figure out, the one problem you can't solve is what you're all doing here.
Duydum ki, tüm zekanıza rağmen, anlayamayacağınız... çözemeyeceğiniz tek problem, burada ne yaptığınızmış.
HERE'S THE WAY TO SOLVE YOUR PROBLEM.
Hem de hemen. İnan bana, başka çaresi yok.
Here's your problem :
Sorunuz şu :
As part of your final examination, Here is today's problem.
Final sınavınızın bir bölümü olan, bugünkü sorunuz şu.
Getting it out of here, that's your problem.
Onu buradan çıkarmak sizin probleminiz.
I have studied your problem... and here's the report I'm submitting to my chief.
Sorun hakkında çalıştım... ve buradaki raporu şefime sundum.
I brought you here to work my corner. Now, what's your problem?
Seni köşemde çalışman için getirdim.
Here's where your problem is.
İşte problem burada.
Yep, here's your problem.
Evet, sizin sorun burada.
Now, here's your problem.
İşte, sizin probleminiz.
Here's your free evaluation, which is easy... because you both sort of have the same problem... which is rushing.
İşte bedava değerlendirmeniz ki çok basit çünkü ikinizde de aynı sorun var. Acele ediyorsunuz.
Are you sure you gave her your full attention? That's not the problem here.
Onu dikkatle dinlediğinize emin misiniz?
Here's your problem.
Sorununuz bu.
Deal. Here's your problem :
Anlaştık, sorun şurada :
What I do know is that we don't have the time to be stranded here by your woman's problem any longer.
Bildiğim şu ki senin gibi hasta bir kadınla da olsa burada oturup yardım bekleyemeyiz.
Uh, here's your problem.
İşte problem.
Here's your problem, you've got no rear end.
Sorun şu ki, senin popon yok.
- Here's your problem right here.
- Sorun burada sanıyorum.
Mrs. Gallagher, I called you here today to discuss your granddaughter's problem.
Bayan Gallagher, sizi torununuzun sorununu görüşmek için çağırdım.
And here's something else, another problem you might have, suppose your prayers aren't answered, what do you say?
Ve işte başka bir şey karşılaşabileceğiniz bir diğer sorun farz edin dualarınız karşılıksız kaldı ne dersiniz?
Uh, uh, uh, Now here's your biggest problem of all,
İşte en büyük sorunun burada.
Here's your problem right here.
İşte! Sorunu buldum. Güle güle!
Hopefully I'll have better luck getting it in. Instead of having, uh, sending e-mails, or writing to news groups on the Internet and waiting several days for the answers sometimes it's easy to come here and find other people who might know about your problem and may be able to help you
İnşallah, şansım olacağını umuyorum alırken bunun yerine, aah, emailler göndermek ya da netteki haber gruplarına yazmak ve cevap için bilmem kaç gün beklemek bazen... buraya gelmek ve diğer kişileri bulmak çok basit bu adamlar sorununuzu biliyorlardır ve yardım edebileceklerdir
Here's what your problem is.
Senin sorunun da bu.
Here's your problem. Zimmer said WZW, not MZM.
Zimmer WZW dedi, MZM değil.
Here's the thing. The cornrows were a solution to your frizzy-hair problem.
Bak, bu örgüleri nem yüzünden kabaran saçların için yaptırdın.
Here's your problem. Why?
- İşte sorunun bu.
Now, here's your problem as I see it, doc.
Gördüğüm kadarıyla sorununuz şu doktor.
Well, here's your problem.
Sorunu buldum.
Here's your problem.
Problem buymuş.
I'm going to keep you here for a little bit, make sure your spleen's OK.
Seni biraz burada tutacağım. Bakalım dalağında bir problem var mı?
Here's your next problem, Rachel.
Bu da öbür sorunun Rachel.
Okay... here's your problem.
Tamam... senin problemin şu...
Here's your problem.
Öndeki meme tıkanmış.
Here's your problem.
Arızanızı buldum.
Here's your problem.
Sorunun kaynağını bulduk.
HERE'S THE THING. CARRIE CALLED AND TOLD US ABOUT... YOUR PROBLEM.
Konu şu ki Carrie aradı ve sorununuzdan bahsetti.
Here is your diploma and you are Agrestic Junior High's problem now.
Artık seninle Agrestic Ortaokulu ilgilensin.
Like the nanny's really your problem here.
- Sanki asıl sorun dadı.
Uh, teddy's fine, mags. We're, uh--we're all here to talk about your problem.
Biz sorunun hakkında konuşmak için toplandık.
That is fine, because what happened here, in reality, is you confided in me, and I tried to do somethingabout your problem.
Bu harika çünkü burada asıl olan şey şu bana bir sır verdin ve sorununla ilgili bir şeyler yapmaya çalıştım. Anlaşılan o ki, işi daha da içinden çıkılmaz bir hale soktum.
You have to call the embassy, tell them about your problem in detail and ask them which French teams are over here.
Elçiliği arayıp onlara sorununuzu ayrıntılarıyla anlatmalı ve onlara oradaki Fransız gazetecilerin adlarını sormalısınız.
Here's your problem.
Iste senin problemin.
Here's what your problem is, Jordy.
İşte, senin sorunun bu, Jordy.
Now, we totally turned away from the biggest problems here at home, even though the best way to double the size of the problem is just to turn your back on it.
Şimdi ülkedeki en büyük sorunlardan uzaklaşmış durumdayız. Sorunları iki katına çıkarmanın yolu, onlara sırt çevirmek olsa bile.
You have a problem coming down here without your fancy stadium and your high-tech gear because you're gonna get your keisters beat.
Şık futbol sahan ve yüksek teknoloji ürünü aletlerin olmadan gelemiyorsun çünkü kıçına tekmeyi yiyeceksin.
Here's your problem, Charlie.
Aramızdaki mesele bu zaten Charlie.
Well, here's your problem, right here.
İşte, sorununu buldum, tam burada.
Oh, well, that's not a problem, because your clever mommy brought a power cord right here in her purse.
Hiç sorun değil, çünkü senin akıllı annen şarj aletini yanında getirdi.
Look, guys, here's your problem.
Tamam çocuklar, işte sizin sorununuz şu :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]