Hitler перевод на турецкий
6,083 параллельный перевод
For Hitler and the Nazis, this was an ideological war from the very beginning.
Hitler ve Naziler için bu savaş başından beri ideolojik bir savaştı.
Hitler told Joseph Goebbels that autumn that he thought the Poles were "more animals than human beings"
Hitler o sonbaharda Joseph Goebbels'e Polonyalılar hakkındaki düşüncelerini şöyle söylemişti : "İnsandan daha çok hayvanlar."
Hitler's "judgment" on the Poles, said Goebbels, was "annihilatory".
Hitler Goebbels'e Polonyalılar hakkındaki yargısının "yok etme" olduğunu söyledi.
Back in Berlin, Hitler prepared to speak to the German Reichstag.
Berlin'e döndüğünde, Hitler Alman parlamentosu için bir konuşma hazırladı.
Senior German army offices knew that Hitler was not planning on peace.
Kıdemli Alman subaylar, Hitler'in amacının barış olmadığını biliyorlardı.
Just days before he spoke to the Reichstag, Hitler had told them to prepare immediate plans for an attack in Western Europe, which would mean invading France.
Parlamentodaki konuşmasından birkaç gün önce Hitler Batı Avrupa'ya acil bir saldırı planı hazırlamalarını söylemişti.
It's almost impossible to overestimate how reckless, almost crazy, the idea of attacking France seemed to many of Hitler's generals.
Bu kadar korkusuz olmak öylesine imkansızdı ki, Fransa'ya saldırma fikri Hitler'in generallerinin çoğu için bile çılgınca bir fikirdi.
This is what they wanted to see happen to Hitler.
Bu yüzden Hitler'in icabına bakmak istediler.
General Wilhelm Ritter von Leeb also tried to rally support for a coup against Hitler.
General Wilhelm Ritter von Leeb Hitler'e karşı bir destek toplantısı düzenlemeye çalıştı.
He came to the view, after consulting his colleagues, that their soldiers would refuse to turn against Hitler because respect and faith in Hitler was entrenched too deeply in them.
İş arkadaşlarıyla konuştuktan sonra görüşünü bildirdi. Askerleri Hitler'e karşı gelmeyi reddediyorlardı. Çünkü Hitler'e olan saygıları ve inançları çok sağlam temellere kurulmuştu.
Hitler's charismatic leadership, one built on the education of the young in Nazi ideology and on successes like Austria, the Sudetenland and now Poland, was simply too powerful for them to overcome.
Hitler'in karizmatik liderliği gençlerin Nazi ideolojisine göre eğitilmesi üzerine kuruluydu. Avusturya ve Sudetenland'da olduğu gibi şimdi de Polonya'da başarılı olması düşmanlarını yenmek için büyük güç sağlıyordu.
Then, there was another aspect of Hitler's leadership which was to prove crucial.
Hitler'in liderliğinin başka bir boyutu daha vardı.
And they all knew that Hitler admired radical plans, was prepared to take fantastic risks to gamble on the chance of success.
Ve hepsi de Hitler'in radikal planları beğendiğini biliyorlardı. O yüzden başarı şansı üzerine kumar oynamaya ve fantastik riskler almaya hazırlıklıydılar.
And Hitler loved the idea.
Hitler bu fikri sevdi.
On 17th May, Hitler ordered Army Group A to stop its advance.
17 Mayıs'ta Hitler A grubuna ilerlemeyi durdurma emri verdi.
The generals couldn't understand how Hitler could be both the great gambler and yet be so fearful during the battle.
Generaller Hitler'in nasıl olup da hem büyük bir kumarbaz hem de korkak olduğunu anlayamıyorlardı.
But Hitler was proving to be an unreliable battlefield commander because of how his leadership worked.
Fakat Hitler güvenilmez bir savaş komutanı olduğunu gösterecekti. Aynı zamanda nasıl bir lider olduğunu da.
For Hitler believed... " Decision-making means not hesitating to do
Hitler inanıyordu ki Kararları veren kişi olmak, tereddüt etmemeyi gerektirir.
Hitler had previously listened to this inner conviction in places like his bedroom or walking amongst the mountains of Southern Bavaria.
Hitler manevi görüşünün sesini daha önce yatak odasında ya da Güney Bavyera dağlarında yürürken dinlemişti.
Now, constrained in endless military meetings about detail, rather than thinking of grand visions, Hitler's inner conviction was proving to be an unreliable guide.
Şimdi sonu gelmez askeri toplantılarda büyük öngörüsünü düşünmektense detaylı askeri planlar yaparken Hitler'in inançları güvenilmez bir rehber olduğunu ispatlıyordu.
Here, in the battle for France, Hitler overcame his fears and, within a day, the advance was continuing.
Fransa savaş alanında en büyük korkularıyla yüzleşti ve bir gün içinde ilerlemeye devam etme kararı aldı.
But it was a sign of things to come - the clearest example yet of how Hitler as a military leader could be as much a liability as an asset.
Fakat bu yaşananlar başka şeylerin habercisiydi. Hitler'in askeri lider olarak sorumluluk sahibi olabileceğinin örneğiydi.
Hitler had said before the campaign that reacting quickly to events was...
Hitler'in çatışmadan önce söyledikleri olaylara çabuk tepki verdiğinin göstergesiydi.
As for Hitler, General Keitel now announced that he was the greatest military leader of all time.
General Keitel, Hitler'in gelmiş geçmiş en büyük askeri lider olduğunu açıkladı.
And it all appeared to be part of a pattern, one created by Adolf Hitler.
Oluşan yapının bütün kısımları Adolf Hitler tarafından oluşturulmuştu.
And Hitler had gained success after success.
Ve Hitler başarı üstüne başarı kazanıyordu.
Hitler's victory parade in Berlin, on 6th July 1940, marked the high point in faith in his charismatic leadership.
6 Temmuz 1940'da Hitler'in zaferi için geçit töreni yapıldı. Halk, karizmatik liderlerine olan güvenini en üst noktada gösterdi.
These people hadn't somehow been hypnotised into believing in Hitler.
Bu insanların Hitler'e olan inançları hipnotize olmakla ilgili değildi.
Shortly after this parade, Hitler would announce to his military commanders that since Britain's position was hopeless, then Germany had won the war.
Geçit töreninden kısa süre sonra Hitler askeri komutanlarına Britanya'nın durumunun umutsuz olduğunu o yüzden Almanya'nın savaşı kazanacağını duyurdu.
It was a moment that captured both the strength and weakness of Hitler's charismatic rule.
Hitler'in karizmasının hem güçlü hem de zayıf olarak yakalandığı anlardan biriydi.
Because, despite the faith these people had in him, Hitler knew that he was not in control of events, as he pretended to be.
Çünkü, halkın ona duyduğu güvene rağmen Hitler öyleymiş gibi davransa da olayların kontrolünde olmadığını biliyordu.
Hitler orders his army to advance into the Soviet Union.
Hitler ordusuna Sovyetler Birliğine ilerleme emri verdi.
Hitler said that he wanted this to be a racist war of annihilation.
Hitler ırkçı yok etme savaşı istediğini söyledi.
The history of Hitler's charismatic leadership finally ends here, in a bunker in Berlin, with Hitler ever more deluded and living in fantasy.
Hitler'in karizmatik liderliğinin hikayesi Berlin'de bir sığınakta son buldu.
Claiming he'd done the right thing all along.
O zaman bile Hitler bir fantezinin içinde yaşıyor ve doğru olanı yaptığını iddia ediyordu.
Hitler and Mussolini, you see him here, are literally throwing money and weapons to Franco and the fascists.
Hitler ve Mussolini. Burada görüyorsunuz. Franco'ya ve faşistlere para akıtıyorlar.
Beating up on Hitler.
Hitleri pataklıyordum.
How do you like that, Mr. Hitler?
Bunu nasıl buldunuz, Bay Hitler?
Watch out, Hitler, here we come!
Biz geliyoruz!
Buy more guns? Hitler's underwear?
Daha çok el altı Hitler silahı almak için mi?
Tomorrow's "times," today's "times," you're quoted as denouncing "the hitler-like d.A." And his storm trooper henchmen. "
Yarının "Times," dergisi bugünün yani, senden alıntı yapmışlar Bölge savcısını Hitler'e benzetmişsin ve jüriyi de onun yandaşlarına.
Hitler attacked us!
Hitler bize saldırdı!
Wherever God is, our fuhrer, Adolf Hitler, is.
Tanrı neredeyse, Führer'imiz Adolf Hitler de orada.
And wherever Hitler is, all of Germany is.
Ve Hitler neredeyse, Almanya'nın tümü de orada.
Mr. Hitler's government?
Hitler hükümetiyle mi?
What if Hitler's in London?
Ya Hitler, Londra'daysa?
We've got Hitler on the run.
Hitler'i kaçarken yakaldık.
We've got Hitler on the run.
Hitler'i kaçarken yakaladık.
- Hitler is a good man.
- Hitler iyi bir adam.
'Der Fuehrer mit seinen Generaelen in Hauptquartier...' Once again, Hitler set a vision, this time, invade Western Europe, and others came up with ways of implementing it.
Hitler bir kez daha öngörüsünü hazırlamıştı, Batı Avrupa'yı istila etmek.
Ha-ha!
Dikkatli ol, Hitler!