Holler перевод на турецкий
881 параллельный перевод
I hid it in the holler of the big tree at the bend of the trail.
Yolun kenarındaki büyük ağacın kovuğuna saklamıştım.
Every time the cow says "moo", she's making the bull very happy too, and the rooster when he holler cock-a-doodly-doo, says I love you.
İnek bile "möö" diyor ve boğa mutlu, ve horuz, ötünce söylüyor : Seni seviyorum!
Now watch him jump and holler when he has to give way.
Yol vermek zorunda kaldığında nasıl tepinip bağıracak izleyin şimdi.
When they feel blue and want to holler
Böyle konuşmalardan moral buluyorlar
Then it's only a hoot an'a holler into Lordsburg.
Oradan da anında Lordsburg'de oluruz.
I know it isnt right but Im gonna miss the way you used to holler for help before you found your courage.
Doğru değil, biliyorum ama cesaretini bulmadan önceki imdat çağrılarını özleyeceğim.
I told you what I was gonna do, and I don't give a hoot and a holler if there's oranges and grapes crowding a fella out of bed.
Ne yapacağımı söyledim ve orada ne kadar çok portakal ve üzüm olduğu beni hiç ilgilendirmiyor.
If you get scared during the night, just holler through that.
Gece korkarsan buradan bana seslen.
Hey, what about that there piece of land I was aiming to get in Tomkins holler?
Hey... Tomkins'in almak istediğim vadideki arazisi ne durumda?
I'll let you off at the fork and you and Gracie can walk over to the holler.
Sizi çatalda bırakırım böylece vadide yürüyebilirsiniz.
Yes, I'll follow you, and I'll holler, " This guy's a phony.
Evet, takip ederim. "Bu adam bir sahtekar." diye bağırırım.
- We'll make this business holler for help.
- Bu sektörü dize getireceğiz.
They will holler, "Boola boo"
Bağıracaklar "Boola boo"
Holler, boys!
Bağırın, çocuklar!
Yell, scream, holler.
Haykır, bağır, çığlık at...
When you spot your job, holler.
Aradığını bulduğunda seslen.
If you want me, just holler. Holler, "Oh, Chick!" You understand?
Eğer bir ihtiyacın olursa "Hey Chick!" diye seslen.
I'll grab him by the collar And I'll holler
Yakasından tutup bağıracağım
- The boss'll holler.
- Patron bağıracak.
- Let him holler.
- Bırak bağırsın.
If there's anything I can do for you, just give me a holler.
Eğer bana ihtiyaç duyarsanız, seslenmeniz yeter.
Next time you strike it rich, holler for me... before you start splashing water around.
Bir daha maden bulursanız, etrafa su saçmadan... beni çağırın. Su kıymetli.
I'll holler for help.
Şimdi bağıracağım.
" I'd holler :'Go no further Boys, fetch another rope
Bağırırım : "Uzaklaşmayın Beyler, bir ip daha getirin"
On duty I jump when you holler.
Görevde, ne dersen başım üstüne.
And you can holler at all the policeman you want, you young man, and that won't save you He even once started a false alarm to keep me from giving him him a smack
- Hatta bir keresinde beni ona sopa atmaktan alıkoymak için yanlış alarm çaldırmıştı.
- You think he wouldn't holler?
- Ötmeyeceğini mi sanıyorsun?
- Still they holler
Yine de bağırırlar.
You can hoot and holler that.
Hem de nasıl...
You'd holler if you're hung with a new rope.
Yeni iple asılırsan bağırırsın.
After that, holler.
Sonuna varınca bağır.
- Did he holler?
- Bağırdı?
Stand on your head and holler, Hi, there
Başını dik tut ve bağır, merhaba, buraya
He's right. If them Indians are out to revenge a squaw, they'll make him holler first.
Haklısın, bu vahşilerin intikam peşinde olduğunu görmüyormusunuz.
I'll holler if I need help.
Yardıma ihtiyacım olursa bağırırım.
Anyhow, somebody outside must have heard him holler because, when I was about to leave, there was a cop standing right there at the door.
Neyse, etraftaki birileri Hessler'in çığlığını duymuş olabilir. Çünkü, ben kaçarken, akabinde kapıda dikilen bir polis gördüm.
It's my turn to holler.
Bağırma sırası bende.
If a guy does not have a doll, who would holler on him?
Erkeğin başında bir kadın yoksa, ona kim bağırıp çağıracak?
Give a holler and hate me, hate me
Bağır bana, benden nefret et Nefret et
- How far? - Whoop and a holler.
- Wakefield, yanında birde adam var.
I don't know what's wrong up at your house... but always remember, cap... if you're ever in trouble, holler and come a-runnin'.
Evinizde neler olup bitiyor bilmiyorum ama şunu sakın unutma, kaptan, Ne zaman başın sıkışırsa hemen koş, bana gel.
Holler at the bottom of the stairs.
Merdivenden yukarı seslen.
No need to holler, sir, I hear very well indeed!
Bağırmana gerek yok, efendim, gerçekten iyi duyuyorum!
Pa, he was - he was down below. He must have heard me holler.
Babam aşağıdan bağırdığımı duymuş olmalı.
Anybody wants more of anything, holler.
Başka bir şey isteyen var mı?
- Ready, or do you want to holler uncle?
- Hazır mısın, yoksa amca diye bağırmak ister misin?
Any cause for alarm, I'll holler.
- Sen git. Bir şey duyarsam bağırırım.
I just wish you wouldn't holler!
Sadece böyle bağırmasan diyorum!
I'll give you a holler when I need ya.
Bir şey istersek seni çağırırım.
Holler!
Bağrışıp eşyaları fırlatıyorlar.
If anybody needs any help... holler.
Yardım isteyen bağırsın.