Horizons перевод на турецкий
392 параллельный перевод
What one could actually describe these horizons as is a series of gravel bars in their depositional mode which have inter-fingered with each other.
Aslında şöyle de açıklayabiliriz ; bu tabakalar, çökelti halinde birbiriyle arakatkılılaşmış bir dizi çakıl sırası.
Will open up horizons
# Ufukları açacaklar
Our children grew up against new backgrounds, new horizons.
Çocuklarımız yeni bir çevrede yeni anlayışlar ile büyüyor.
The end of this journey, whether to the high horizons of hope or the depths of destruction, will be determined by the collective wisdom... of the people who live on this shrinking planet.
Bu yolculuğun sonunda hem yıkımın derinliği hem de umudun yüksek anlayışı bu küçülen gezegende yaşayan insanların ortak görüşüyle karara bağlanacak.
"Here lies Roger Shumann... brother of the unknown ancient man, who first climbed onto a horse and spanned the horizons."
"Burada yatıyor Roger Shumann bilinmeyen antik insanoğlunun kanı, önce bindi atına sonra koştu onunla yeni ufuklara."
For it is not what has been done in the past, nor what may be done against the far horizons of some distant future, but what will be done now!
Ne geçmişte yapılanlar için, ne de uzak gelecekte yapılabilecekler için değil ancak şimdi yapılabilecekler için!
In this oblivion, horizons searched by other poets...
Bu kayıtsızlıkta şairler yeni ufuklar ararlar.
Yeah, I see, and widening your horizons.
Ve ufkunu genişletiyorsun.
Our horizons are going to broaden.
Ufkumuz genişler.
Now, these three remarkable men have given their lives in an effort to... widen the horizons of their species.
Şimdi bu üç sıra dışı adam kendi ırklarının ufkunu genişletmek uğruna hayatlarını feda etmişlerdir.
Just because some people are trying to widen their emotional horizons... doesn't make the experience any less valid.
Sırf bazı insanlar duygusal ufuklarını genişletmeye çalışıyor diye bu deneyimin geçerliliğini azaltmaz.
With this, love opens to absolutely unknown horizons.
Bununla,.. ... aşk bilinmedik ufuklar açıyor.
There is a type of woman Who cannot let her husband and her children Narrow her horizons.
Öyle kadınlar vardır ki kocasının da çocuklarının da kendi ufkunu daraltmasına izin vermezler.
Talk about clear horizons, this is it.
Hani ufukta bir şey görünmez ya, öyle.
New horizons.
Yeni ufuklar.
You seem to be wanting to broaden, get it, your horizons.
Sen ufuklarını genişletmek ister gibi görünüyorsun.
Well, a man should broaden his horizons.
Aslında... Bir erkek ufkunu geliştirmelidir.
Come on, expand your horizons a little.
Haydi, ufkunu genişlet biraz.
wondering'if he ever thought of us, and hopin'that maybe we'd broadened his horizons a little, even if he couldn't remember just how they got broadened.
Sanki kendi oğlumuzmuş gibi başarılarından gurur duyarak hiç aklına geliyor muyuz diye merak ederek ve belki de ufkunu birazcık bizim genişlettiğimizi varsayarak ufkunun nasıl genişlediğini hiç hatırlamasa bile izliyordum.
We came from different political horizons and without renouncing our ideals, we worked for the good of the country.
Siyasi ufuklarımız çok farklı ve ideallerimizden feragat etmeden ülkenin menfaati için çalıştık.
Think of it as broadening your horizons.
Bunu düşünerek ufuklarını genişlet.
I like my horizons rather narrow.
Ufuklarımın dar olmasını tercih ederim.
A mountainful of horizons,
Ufuktan ufuğa her yeri çiziyor!
If I am permitted to make this experiment, our horizons become boundless.
Bu deneyi yapmama izin verilseydi, ufkumuz sınırsız olacaktı.
This is quite a repertoire. Are you looking to broaden your horizons?
bu ufkunuzu genişletmek için oldukça iyi bir repertuar.
Broaden your horizons.
Ufkunu genişlet.
You broaden your horizons your way, and I will broaden my horizons mine.
Sen ufkunu kendi yönteminle genişlet, ben kendiminkiyle genişleteyim.
You lifted their horizons!
Ufuklarını genişlettin!
Then new horizons open.
Ve yeni bir ufuk açılır.
- With new horizons to pursue
- Gidilecek ufuklar var...
- We can broaden their horizons. - Five!
- Onların ufkunu genişletebiliriz.
I'm trying to expand your sexual horizons.
Cinsel ufuklarını - genişletmeye çalışıyorum.
You and I have to broaden Dad's horizons, show him the world that he's only read about in TV Guide.
Sen ve ben babamın ufkunu genişletmeliyiz. TV rehberinden takip ettiği, dünyayı ona göstermeliyiz.
- They broaden my horizons.
- Ufkumu genişletirler.
I just wanted to broaden his horizons.
Sadece onun ufkunu genişletmek istedim.
I just want to broaden my horizons.
ne de olsa hergün olmuyor!
- I like to expand my horizons.
- Hey, ufkumu genişletmek istiyorum.
What do you want, Globus I want to expand your horizons.
- Ne istiyorsun, Globus? - Ufkunu genişletmek istiyorum.
We wanted to see if you had the ability to expand your mind and your horizons.
Aklını ve ufkunu genişletebilir misin diye görmek istedik.
Another atoll 30 horizons west of here.
Buranın 30 ufuk batısındaki başka bir adadan.
I expanded my horizons, you know.
O söylemişti ve yaptı.
But the physician that is useful to me is the one who keeps one eye on the details while the other eye roams the horizons.
Ama benim işime yarayacak olan fizisyen bir gözü detaylarda diğeri de ufuklarda olandır.
I know you feel doing this will broaden your horizons... and give you experience.
Bunu yapmanın ufkumuzu genişleteceğini ve sana deneyim kazandıracağını düşündüğünü biliyorum.
You know, I really should broaden my social horizons.
Biliyor musun, sosyal ufkumu genişletmeye cidden ihtiyacım var.
And now you want to broaden my surgical horizons, huh?
Şimdi de benim cerrahiye bakışımı geliştirmek istiyorsun.
Doctor, maybe it's time we broaden our horizons.
Doktor, belki de, ufkumuzu genişletme zamanıdır.
I find my horizons are wider now Alan.
Çünkü top atmasını hiç bilmiyorlar.
I'm trying to expand my horizons.
Sadece biraz ufkumu genişletmeye çalışıyorum.
it's time to expand... your spiritual horizons.
Ruhsal ufuklarını genişletmenin zamanı geldi.
- Oh, you know expanding my horizons.
- Oh, kurtlarımı dökmek için.
this company has always sought new horizons.
"onu biçersin" derdi sürekli. Bu şirket her zaman yeni ufuklar bulmanın peşinde olmuştur.