Hotdog перевод на турецкий
232 параллельный перевод
This is, uh, Trinity, and she is a really good chef and makes a killer hotdog.
Trinity. O gerçekten iyi bir aşçı ve acayip güzel sosisli sandviç yapar.
- Spuddie, can I have a hotdog?
- Spuddie, sosisli sandviç alabilir miyim?
I'll see you at The Hotdog Man, okay?
Hotdog Man'de görüşürüz, tamam mı?
It's the guy from the hotdog place.
Hotdog yediğimiz yerdeki adam.
I'LL BUY YOU A HOTDOG, SAUERKRAUT, PICKLES.
Sana sosisli sandviç, lahana turşusu ve kornişon alırım.
Archimedes. Hotdog.
Arşimed, sosisli sandviç.
A super hotdog from Panchito.
"El panchito" dan özel bir sosisli...
" Eating all your lunches At the hotdog carts
" Yemeğini büfeden sandviçle geçiştirisin
Ever seen those hotdog fellas, they're all like that.
Sokak satıcılarını hiç görmedin mi? Hepsi aynen böyle.
Well, I went to the nurse-slash-hotdog lady.
Aynı zamanda da sosisli satan hemşireye gittim.
Second of all, if you hotdog on me, you're gone.
Eğer başına buyruk olursan, gidersin.
- I'm ready. - Hold on, hotdog.
Bunun için hazırım.
I used to have nightmares about that hotdog.
Sosisli sadviçle ilgili kabuslar görürdüm.
What, I gotta pay for mustard if I get a hotdog?
Ne yani, sosisli alırken de hardala mı para vereceğim?
I had rather thought hot dog and match.
Ben daha ziyade hotdog ve maç diye düşünmüştüm.
Hey, if you're hungry, I left a few hot dogs in here.
Hey eğer acıkırsanız, buraya bir kaç hotdog ayırdım.
THE HOTDOG ON A STICK GIRLS FROM THE MALL ARE WORKIN'IT.
Markette çubukta hotdog satan kızlar çalışıyor.
I CAN'T BELIEVE THE HOT-DOG-ON-A-STICK GIRLS SAW US.
Çubukta hotdog satan kızların bizi gördüğüne inanamıyorum.
- I feel like a hot dog. - Footlong?
Hotdog yiyesim geldi Uzunlardan mı?
Doughy likes to rock and roll, a hot dog makes him lose control.
Dowey ise Rock'n Roll'dan hoşlanır, hotdog ile de kendinden geçer
And half way thru the hotdog he caught my hand And that was what he told you how he felt?
Ordövr'ün ortasında evlenme teklif etti.
There's hot dogs for everyone!
Herkese yetecek kadar hotdog var!
No showboating, you atomic hotdog.
Gösteriş yapmayın, sizi atomik beyinliler.
Man, I read an article on what actually goes into a hotdog- - hey, man!
Sosisin içine neler konduğunu anlatan bir makale okumuştum.
Man... If six months ago you would have said that someday I, Ronnie Dobbs, would be eating the world's biggest hotdog,
6 ay önce Ronnie Dobbs'ın dünyanın en büyük sosisli sandviçini yiyeceğini söyleseydiniz,... yalancı ağzınızdan çıkan tek..
Look at the hotdog stand.
Sandviç arabasına bak.
Someone vomited on my hotdog.
Birisi sosislime kusmuş.
Hey, Donna, uh, would you like a hot dog?
Hey, Donna, hotdog ister misin?
Yeah. You never know when a lady's gonna need a half a hot dog.
Evet, bir bayanın ne zaman yarım hotdog isteyeceğini asla bilemezsin.
- Best chili dogs in the city.
- Şehirdeki en iyi hotdog.
By 1954 he's got a little hotdog cart on Hollywood Boulevard, right outside the Seven Seas restaurant.
1954'te Hollywood Bulvarı'nda küçük bir sosisçi arabası varmış. Seven Seas Lokantası'nın tam önünde.
8.30 AM they are calling from the hotdog stand.
SAbah 8 : 30 da Hotdog Standından arıyorlar.
You know the difference between a New York hotdog and a Chicago hotdog?
- New York tarzı sosisli sandviçle Chicago tarzı sosisli sandviç arasındaki farkı bilir misin?
So how's it going with that guy, Hotdog?
Şu sosisli çocukla nasıl gidiyor peki? Berger.
What should I do, Dr. Hotdog?
Ne yapmalıyım, Doktor Sosisli?
Ooh, a hotdog.
Sosisli!
So who gave you a license to sell hot dogs, Sonny Jim?
Ya sana hotdog satma lisansını kim verdi, Sonny Jim?
- No. A hot dog, asshole.
Hotdog, pislik.
Five a.m. And he's eating a hotdog without the fucking dog!
Saat sabahın beşi ve içinde lanet olası sosisi bile olmayan sosisli sandviç yiyor!
It smells like burned hotdogs in here.
Yanık hotdog kokusu alıyorum.
Let's knock over a hot dog stand on the way home.
Dönüşte bir hotdog büfesine uğrayalım.
Hotdog one-four-one, loud and clear.
Hotdog 141, açık ve net bir şekilde duyuluyor.
They're breaking formation, Hotdog, stick with me.
Düzeni bozuyorlar. Hotdog, benimle kal.
Hotdog, Raider's on your left eight.
Hotdog, Raider solunda, saat 8 yönünde. Ben halledeceğim.
We're defenseless. Apollo, Hotdog.
- Hotdog'dan Apollo'ya.
All right, copy, Hotdog.
- Anlaşıldı, Hotdog.
Hotdog, you're first up.
Hotdog, ilk sen.
Leader, Hotdog.
Hotdog'dan Lidere.
And hot dog and match?
Ve hotdog ve maç?
There's a bigger hotdog?
Ve sen bunu seveceksin, değil mi?
Hotdog, three o'clock.
Seksi doktor, saat üç yönünde!