Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ H ] / Hounding

Hounding перевод на турецкий

207 параллельный перевод
I won't have you hounding him for any more money!
Para için ona musallat olmana izin vermeyeceğim!
Why don't you say what you want to say instead of hounding me?
Neden beni kışkırtmak yerine ne istediğinizi söylemiyorsunuz?
Why are you hounding Rocky?
Neden Rocky'nin peşindesin?
All I can tell you is that as long as the Opera House remains closed, everyone in all Paris, in all France, will be thinking of nothing but the murder and hounding us to make an arrest.
Tek diyeceğim Opera kapalı kaldığı sürece, Paris'teki herkesin sadece cinayeti düşüneceği ve tutuklama yapmamız için olan ısrarıdır.
Stop hounding me, will you?
Peşimden gelmeyi bırakır mısın?
Haven't you got anything better to do than to keep hounding me?
Beni kovalamaktan başka, yapacak işiniz yok mu sizin?
When they were examining me, and cross-examining me, and hounding me...
Beni sorguya çektiklerinde, çapraz sorguya çektiklerinde, durmadan azarladıklarında...
We'd spotted them earlier in the afternoon and like hunters, we tracked them at a distance... instead of hounding them as usual with our name-calling and teasing
Öğleden sonra onları tespit ettik ve tıpkı avcılar gibi, belli bir mesafeden takip ettik... Her zaman yaptığımız gibi onları tahrik etmek yerine ;
My son-in-law is berating me, my daughter is hounding on me day and night, why I didn't call them for help.
Oğlum beni azarladı, kızım gece gündüz beni kışkırtıyor, neden onları çağırmadım diye.
The newspaper reporters just kept hounding me, hounding me... hounding me and hounding me... hounding me and hounding me.
Muhabirler sürekli beni kışkırtmaya devam ettiler. Kışkırttılar, kışkırttılar kışkırttılar, kışkırttılar.
Thanks for hounding me all the time
Ara vermeden izimi sürdüğün için teşekkür ederim.
Yes, positive. If it hadn't been for Sgt. Carlino hounding me I could have told you earlier.
Evet, kesinlikle.Peşimi bırakmayan Çavuş Carlino olmasaydı sana daha önce söylemiş olurdum.
Eventually he'll lose interest and start hounding someone else
En sonunda ilgisini yitirecek ve bir başkasının ardına düşmeğe başlayacak.
What do you mean, hounding me at the store?
Dükkana gelerek ne yapmak istiyorsun?
Course, the prince just happens to be out, but that's cos the police are just hounding him.
Tabi ki, prens dışarıda oluyor,... çünkü polisler onun peşini bırakmıyor.
This is the end of your hounding me.
Beni köpek gibi izlemen yetti artık!
Why is everybody hounding me about this guy Frank?
Niye herkes beni şu Frank yüzünden rahatsız ediyor?
I can keep on hounding you. I can keep hitting you with misdemeanours. I can $ 500 fine you to death.
Sizi izlemeye devam edebilirim veya sizi suçlamaya devam ederek 500 $ ceza kesebilirim.
Creditors are hounding me!
Alacaklılar peşimde!
But then I could show that you were hounding me, maliciously persecuting me.
Ama bunun bir yüzü daha var. Beni rahatsız ettiğinizi kanıtlayabilirim. Beni soruşturduğunuzu gösteririm.
Lieutenant, why are you hounding Beth?
- Komser, neden Beth izliyorsunuz?
Hounding?
- İzlemek mi?
I'm not hounding anybody.
Ben kimseyi takip etmiyorumm.
It's no surprise he kept hounding me trying every which way to figure out what was happening to the club.
Beni takip etmesi de pek de süpriz bir olay değildi. Her seferinde takımda neler olup bittiğini araştırmakla uğraşıyordu.
He been hounding me for 10 years. He can't take a hint.
Ona karşı bir ümit vermediğim halde 10 yıldır benim peşimde...
Oh yes, that's his name now... Am I hounding him?
Evet şimdi ismi o... onun peşindemiymişim?
The press has been hounding me.
Uyandığımdan beri basın hep peşimde.
I don't like hounding people.
İnsanların şanssızlığından yararlanmak istemiyorum.
We're not gonna be hounding any unfortunate people.
Biz şanssız insanları sömürüyor filan değiliz.
I can't spend my life hounding people.
Hayatımı yakaladığım insanların peşinde koşarak geçirmiyorum. - Gidelim mi?
They're hounding him... and I don't know what he wants.
Onu kovalıyorlar ve ne istediğini bilmiyorum.
They've been hounding me for names of every person I've known who had communist sympathies.
Şimdiye kadar tanıdığım komünist sempatizanı herkes için beni takibe aldılar.
- You're hounding me.
- Benimle uğraşıp duruyorsun.
It was a few years ago now, but he's never stopped hounding Mathew ever since.
Üzerinden yıllar geçti ama o zamandan beri Matthew'un peşini hiç bırakmadı.
Why are you hounding me?
Neden beni takip ediyorsun?
He's hounding his prey towards his mate.
Eşinin peşinden, avını takip ediyor.
- We are hounding an innocent man.
- Suçsuz bir adamı kovalıyoruz.
Wilkins... because he's always hounding us for being sloppy, bugging us... about leaving things around.
Wilkins'e yani... Çünkü, her zaman bir şeyleri ortalıkta bırakmamıza, dağınık olmamıza kızıyor ve söylenip duruyor.
The press is hounding the mayor about foreigners.
Gazeteciler yabancılar konusunda belediye başkanının canını sıkıyor.
That ingrate can't stop hounding me for five minutes.
Nankör adam beni 5 dakika rahat bırakmıyor.
Investigators been hounding Hanner coal Company for years.
Dedektifler Hanner Maden Şirketiyle yıllardır uğraşıyor.
And a psychotic little boy who won't stop hounding me.
Psikozlu küçük bir velet de peşimi bırakmıyor!
you're hounding him.
Onu rahat bırakmıyorsunuz.
I mean, ever since you found out I was a virgin before last night, you've been hounding me for a reason why.
Yani, dün gece benim için ilk olduğunu öğrendiğin zamandan beri, sadece bir şeyle ilgileniyorsun.
If we're exposed, we're gonna have every crazy hounding us day and night.
Eğer meydana çıkarsak, gece gündüz bir sürü çılgın etrafımızı sarar.
The editor's hounding me, he says I'm too slow.
Editör peşimde, çok yavaş olduğumu söylüyor.
Now the guys are hounding me about some sort of troop movements in Florida
Adamlar benden Florida'daki bazı asker sevkıyatları hakkında bilgi almaya çalışıyor.
You know, you enjoy hounding me.
- Zevk alıyorsun, değil mi?
No hounding us about schoolwork. No coming into our room unannounced. And no acting like a father.
Ödevlerimize karışmak yok, odamıza habersiz gelmek yok ve bir baba gibi davranmak yok.
You know, The old wife's been hounding me.
Biliyor musun karım benimle dalga geçip duruyor.
You've been hounding me all day.
Bütün gün peşimdeydiniz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]