How'd you know about that перевод на турецкий
108 параллельный перевод
But what I'm here to tell you is that you'd better watch out pretty close for me the next couple of days because I wanna do what I gotta do without committing any real big sin because I know how you feel about stealing.
Ama sana asıl diyeceğim önümüzdeki birkaç gün bana göz kulak olsan iyi olur çünkü yapmam gerekeni günah işlemeden yapmak istiyorum çünkü hırsızlık hakkında ne hissettiğini biliyorum.
How d'you know about that?
Sen nereden biliyorsun?
Ariana, how'd you know about that beekeeper?
Ariana, arıcı hakkındaki bilgileri nasıl bildin?
How'd you know about that?
Sen nereden biliyorsun?
How'd you know about that?
Bunu nerden biliyorsun?
I don't know how you're gonna feel about this, but... Walker thinks that you'd make a fine governor in this state.
Şimdi söyleyeceğim için ne düşüneceğinizi bilmiyorum ama Walker bu eyalet için sizin iyi bir vali olacağınızı düşünüyor.
How'd you know about that?
Bunu nereden biliyorsun?
I'd like you to know how right we feel about it... is that you be considered to be in line for a place on the committee, and I speak for all of us.
Komitede yer almaya aday olduğunu düşündüğümüzü bilmeni istiyorum ve bunu hepimizin adına söylüyorum.
How'd you know about that?
Bunu nasıl biliyorsun?
How'd you know all that about the spotted owl?
Benekli baykuşlar hakkında bu kadar çok şeyi nereden biliyorsun?
- How'd you know about that?
- Bunu nereden bildin?
How'd you know about that?
Bunu nasıl bildin?
We'll talk about that, Harry, but first I gotta know... how'd you hook up with this Chili Palmer?
- Onu konuşuruz ama önce... - Chili Palmer'la nasıl tanıştın?
How the--how'd you know about that?
Nasıl... Bu nasıl biliyorsun?
The problem is, a story like that gets around, you know how it is. So to combat this, anytime he even heard anybody talk about it, he'd use this fuckin'hammer on them.
Problem olan şeyde bu hikayenin etrafta dolaşması Herif bu hikayenin bir parçasını bile duysa deliye dönüyor ve çekicini çekiyor.
How'd you know about that?
Arabayi nerden duydun?
How'd you know about that anyway?
Hem bunu nereden duydun sen?
People who sent me - they're not gonna like that you've been lying about how well you know Max.
Beni gönderen adamlar... Max'ı çok iyi tanıdığın hakkında yalan söylemenden hoşlanmayacaklar.
- How'd you know about that?
- Nereden biliyorsun?
How can you judge a work today, let's say a work by anyone of these modern architects that you know about that's exciting and wonderful.
Bir eseri nasıl yargılarsın? örneğin bu gün tanıdığın modern bir mimarın eserini nasıl, muhteşem ya da heyecan verici olarak tanımlarsın?
ARCHER : I'd like to know how you heard about that ship.
Bu gemiden nasıl haberdar olduğunuzu bilmek istiyorum.
How does it feel... to know that somewhere out there... someone is about to die... and they're gonna ask you for your help?
Nasıl hissettiriyor dışarıda bir yerde, birilerinin ölmek üzere olduğunu bilmek ve onların senden yardım istemeleri?
You know, when I look back on my little life, and all the women I've known I can't help but think about all that they've done for me and how little I've done for them.
Biliyor musunuz, şöyle bir dönüp değersiz yaşantıma... ve tanıdığım tüm kadınlara baktığımda onların benim için yaptıklarını ve benim onlar için ne kadar az şey yaptığımı düşünüyorum.
And that's how, I, Hirose Aki, and Matsumoto Sakutaro, started going out together, but... Because you still know so little about me, I thought I'd introduce myself
Ben, Hirose Aki ve Matsumoto Sakutaro, birlikte çıkıyoruz, fakat sen hâla benim hakkımda az şey biliyorsun.
I didn't figure you for a player, Detective, but... now that I look at you, I can see how you'd know about a girl like that.
Sizin bu konularda işiniz olacağını düşünmüyordum detektif, fakat... şimdi size baktığımda, onun gibi bir kız hakkında ne kadar bilgili olduğunuzu görebiliyorum.
- How'd you know about that?
- Bunu nereden biliyorsun?
You know, I never thought I'd agree with my father but now I'm starting to remember about how he use to go on about how you nurture them, and then you raise them and you teach them the best that you can and all they do is break your hearts.
Biliyorsun, babamla aynı fikirde olacağım hiç aklıma gelmezdi ama hep söylendiği hatırlıyorum, onları beslersin, sonra büyütürsün, sonra da onlara öğretebileceğinin en iyisini öğretirsin ve yaptıkları tek şey seni üzmek olur.
- But how'd you know about that?
- Fakat bunu nereden biliyorsun?
How'd you know about that video?
O mesajı nereden biliyorsun?
But as we would walk around campus and he'd go on about how the swift was my bird, the onyx was my stone, I finally asked him why he kept doing that and do you know what he said?
Ama ne zaman kampüste dolaşmaya çıksak beni anlatan kuşun kırlangıç, taşın akik olduğunu söylemeye devam edince dayanamayıp neden böyle yaptığını sordum, ne cevap verse dersin?
- How'd you know about that?
- Bunu nerden biliyorsun?
- How'd you know about that?
- Nasıl öğrendiniz?
- How'd you know about that?
- Bunları nereden biliyorsun?
how'd you know about that?
Bunu nasıl biliyorsunuz?
Now how'd you know about the bonus she got that night?
O gece aldığı prim hakkında bir şey biliyor musun?
Just saying that betrays how little you know about me.
sadece bu sözünüz beni ne kadar az tanıdığınızı gösteriyor.
- How'd you know about that?
Bunu nereden biliyorsun?
But the middle, when you get to know everything about her, how scared she is of squirrels and hates parades and loves Handel's Messiah, is ashamed of her crooked toes and saw you through a very bad night when you felt you should've been a doctor doing something that mattered, and how she had the patience when you got trapped by the trappings, hoping you'd come around and see the light, and when you didn't, felt so lonely, she had no choice but to leave you in the dust and do something beautiful with her life you didn't have the brains to appreciate and when you went off and became a profligate idiot,
Ancak işin ortasında, onun hakkında her şeyi öğrendiğinde sincaplardan ne kadar korktuğunu, törenlerden nefret ettiğini Handel'in Mesih'ini sevdiğini ve eğri parmaklarından utanmasını falan ve çok kötü bir gecenin ardından doktorun bu iltihapların hakkında bir şeyler yapmasını istediğinde ve sen kapanlara kıstırıldığında dahi sana karşı sabır gösterdiğinde elbet bir gün kendine gelip gerçekleri göreceğini umduğunda fakat bu asla olmayınca çok yalnız hissedip, seni terk edip hayatı hakkında güzel bir şeyler yapmaktan başka şansı yokken üstelik senin bunu takdir edecek kadar dahi beynin de yokken ve sen de çıkıp geri zekalı bir hovarda olmuşken o hâlâ yanlış kişi de olsa tek kişiye gönül vermişse ve üstelik belki de sen hayatının geri kalanını barışmak için harcayınca sırf bir zamanlar buna değdiğini bildiği için sana ikinci bir şans verecektir.
How'd you know about that interview?
Bu röportajı nereden biliyorsun?
And I'm not exactly sure how one goes about doing that because I'd like to get to know you better.
bunu nasıl yapıyorlar tam emin değilim. çünkü seni daha iyi tanımayı isterim. flört etmek değil.
- How'd you know about that?
- Nerden biliyorsun bunu?
How'd you know about that rule? Oh, that?
O kuralı nerden biliyorsun?
Whoa, how'd you know about that?
Vay, bunları nasıl bildin?
how'd you know about that?
Bunu nereden biliyorsun?
How'd you know about that?
Siz nereden biliyorsunuz?
Look, I was going to tell you about Seth still being here, But I didn't know how. I thought that you'd think that I'm nuts.
Seth'in hâlâ burada olduğunu sana söyleyecektim ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum.
How'd you know about that?
- Bunu nereden biliyorsun?
How'd you know about that?
Tüm bunları nereden biliyorsun?
Tyrannosaurus Rex Now, if I tell you that T. Rex was about as long as a double-decker bus and was taller than an elephant, it'd be very sensible of you to ask me : "how I know these amazing things?"
Tyrannosaurus Rex. Şimdi size, T. Rex'in yatayda yaklaşık çift katlı bir otobüs kadar uzun ve dikeyde bir filden daha uzun boylu olduğunu söylesem, bana "Sen bu inanılmaz şeyleri nereden biliyorsun" diye sormanız çok mantıklı olurdu.
Steve, the fact that you think I'd want a fashion show Points out how very little you know about- -
Steve, benim moda şovu istediğimi düşünmen benim hakkımda ne kadar az şey bildiğini- -
So, how much did you really hang out with Overmeir? How'd you know about that?
Overmeir'la gerçekten ne kadar takıldınız?