Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ H ] / How's the shoulder

How's the shoulder перевод на турецкий

55 параллельный перевод
- How's the shoulder?
- Omzun nasıl?
Notice how the pace shortens, the distance between his feet as he makes a half turn, probably looking over his shoulder.
Adım mesafesinin nasıl azaldığına dikkat edin, yarım bir dönüş yaparken ayaklarının arasındaki mesafeye dikkat edin, belki de omzunun üzerinden bir bakış.
- How's the shoulder?
- Omuzun nasıl?
How's the shoulder, Major?
Omzun nasıl, Binbaşı?
Come in. How's the shoulder?
Sizinle konuşmak istiyorum.
How's the shoulder?
Omzun nasıl?
Hey, Chief, how's the shoulder?
Hey Şef, omzun nasıl?
- How's the shoulder doing?
Omuzun ne durumda? Harika.
The second Dr Cox patted me on the shoulder I thought about how he always shows up just in time.
Dr. Cox sırtıma vurduğu an hep tam zamanında ortaya çıktığını düşündüm.
How's the shoulder?
Omzun nasıl, Gibbs?
And that is how the greatest disaster turned into a stroke of luck for Grace and how the people, with a common foe, the dust, as their excuse suddenly found themselves working shoulder to shoulder with their deadliest enemy to achieve the common goal as free, grown-up Americans
Ve böylece, bu çok büyük felaket, Grace için bir lütufa dönüşüvermişti ve ortak düşmanları olan kum karşısında insanlar hür, yetişkin Amerikalılar olarak biraraya gelip, müşterek hedeflerine ulaşmak için en ölümcül düşmanları ile birlikte omuz omuza çalışırken buluvermişlerdi kendilerini.
How's the shoulder, Diana? The antitoxin I found in Devil Ray's belt did the trick. Better.
Omzun nasıl Diana?
I mean, hey, how did it feel... when you stabbed me in the shoulder?
Beni omuzumdan bıçakladığında... Nasış hissettin?
It's important to explain how the shoulder and elbow were dislocated.
Kurbanın omzunun ve dirseğinin yerinden nasıl çıktığını açıklamak bizim için önemli.
- How's the shoulder?
- Omzun nasıI?
How's the shoulder?
Omuzun nasıl?
And get this, when I asked him how he got the body across the floor without being seen, dave told me he took the dead guy's arm, put it around his shoulder, and walked him out.
Ve şunu dinle, görünmeden nasıl olup da cesedi o dükkana taşıdığını sorduğumda, Ölü adamın kolunu alıp omzuna attığını, böylece onu yürüterek götürdüğünü söyledi.
Yeah, you know, I thought the same thing when my head bounced off the ground. How's the shoulder?
Yine de, biliyorsun, kafam yerden sekerken ben de aynı şeyi düşünmüştüm.
How's the shoulder?
Omuzun nasıl.
Huh? About we're gonna ruin her life or about how she's gonna have to look over her shoulder till the day she dies?
Onun hayatını mahvedeceğimiz mi ya da ölene kadar, omuzlarından arkaya doğru bakması gerekeceği konusunda mı?
So how's the shoulder, huh?
Omzun nasıl?
Oh, and how's the shoulder?
Omzun nasıl oldu?
How's the shoulder?
Yaşayacağım.
I would spend hours whipping'em around and trying to learn the moves, trying to copy how he'd have it under his shoulder right here and have the hand out.
Etrafımda döndürmek, haraketleri öğrenmek için saatlerimi harcadım. Tam buraya omzunun altına aldığı gibi aynısını deniyordum. Ve elimi çıkarmayı.
I'm OK thanks. How's the shoulder?
- İyiyim böyle sağ ol.
That's how he got the shoulder wound.
Omuz yarasını böyle almış.
I'm trying to find the person who murdered a war hero, with DDA Baldwin looking over my shoulder, how do you expect me to do that?
Savcı yardımcısı Baldwin tepemde dikilirken bir savaş kahramanını öldüreni bulmaya çalışıyorum. Ne yapmamı bekliyorsun?
There are two things I know with dead certainty- - how to shoulder roll out of a human pyramid, and the black arts of the Butler's escape.
Adım gibi bildiğim iki şey var. İnsan piramidinin içindeyken omzumu kaşımak ve Uşağın Kurtuluşu'nun kara büyüleri.
How's the shoulder, man?
Omzun ne durumda?
How's the shoulder?
- Omzunuz nasıl?
How's the shoulder injury?
Omuz sakatlığın nasıl?
- Hey, Trip, how's the shoulder?
Selam, Trip, omzun nasıl oldu?
How's the shoulder, Mikey?
- Omzun nasıl Mikey?
People tell themselves we're not always responsible for our actions, but just because there's a devil on your shoulder whispering in your ear doesn't mean you have to listen, no matter how sweet the words.
İnsanlar çoğu zaman eylemlerden sorumlu olmadıklarını söylerler, ama hemen yanı başınızda size fısıldayan bir şeytan varsa bu onu dinlemeniz manasına gelmez, sözleri ne kadar iyi ve çekici olursa olsun.
See how the wounds wrap over his shoulder?
Yaraları omzunu sarmış, görüyorsun değil mi?
So, are you gonna tell me how you and Ryan went from hot and bothered to the cold shoulder in 24 hours, or do I get three guesses?
24 saat içinde Ryan ile canım cicim durumdayken aranızı nasıl bozduğunuzu anlatacak mısın yoksa üç tahminde mi bulunayım?
Hey, how's the shoulder?
Hey, omzun nasıl?
How's the shoulder?
Omzun ne durumda?
We were blasting a J in the Zippie's parking lot and a bird dropped a deuce right on my shoulder, and then we started talking about how that would make a cool video game.
Zippie'nin otoparkında ot içerken omzuma kuş pislemişti hani? Sonra da bundan nasıl güzel oyun olur diye konuşmaya başlamıştık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]