How's your father перевод на турецкий
416 параллельный перевод
How's your father?
Babanız nasıllar?
- By the way, how is your father's side?
- Bu arada, yan tarafın nasıl?
It's your last chance. Tell him how much his father thought of you.
Babasının gözünde senin ne kadar hatırı sayılır olduğunu söyle.
How's your father?
Baban nasıl?
- How's your father's lumbago, Terry?
- Babanın bel ağrısı ne durumda Terry?
Come to think of it, Father, how's your heart?
- Düşününce, kalbinizin durumu nasıl?
How's your father doing?
Baban nasıl?
- How far is it to your father's boat?
- Tekne ne kadar uzakta?
- How's your father feeling?
- Baban nasıl?
- How's your father?
- Baban nasıl?
And how's your father these days?
Bu günlerde babanız nasıl?
And how is your enchanting father?
Yakışıklı babanız nasıl?
- Hi! - how's your father?
- İyi akşamlar Bayan Fisher.
How's your father, Miss Arabella?
- Arabella, baban nasıl? - Çok iyi! - Ya annen?
I don't know how Father and the others feel but you mustn't regret your choice
Babanın ve diğerlerinin ne düşüneceğini bilemiyorum ama seçiminden pişmanlık duymamalısın.
And I'm waiting to see how you be your father's son.
Ve babanın oğlu olduğunu göstermeni istiyorum.
How's your father?
Babanız nasıl?
How's that good Greek, your father?
Şu iyi Yunan nasıl, baban?
How splendid that girl is who's dancing with your father.
Babanla dans eden şu kız ne şahane.
How long has it been since your father's been dead?
Baban öleli ne kadar oldu?
How about this? When we find your father alive and well, you can paint in one of my daruma's eyes.
Babanız sağlıklı ve hayatta bulduğumuzda darumamın gözlerinden birini boyarsınız.
How your father lives, how's brothers... draw breath, you don't care.
Baban nasıl, kardeşlerin nasıl,... rahatla, umursama!
- Fuhrer! - How's your father?
Albay, babanız nasıl?
I don't care how cracked your father's rice bowl is!
Babanın pilav kasesinin nasıl çatladığıyla ilgilenmiyorum!
Your father told me everything about how you went out on the street the first time and how you came back, and how Katerina Ivanovna spent the whole night kneeling beside your bed.
Babanız bana her şeyi anlatmıştı. Sokağa ilk çıkışınızı geri dönüşünüzü ve Katerina İvanovna'nın yatağınızın ucunda gece boyunca diz çöküp beklemesini.
To add a sort of how's-your-father touch
Bayram havası katmak için
How's your father?
Nasılsın bugün? - İyiyim.
That's how I met your father.
- Babanla da öyle tanıştım.
How's your father and mother?
Annen ve baban nasıl?
Bally jerry pranged his kite Right in the how's-your-father.
Toplu Jerry uçurtmasını babası nasıla çaktı.
Bally jerry pranged his kite Right in the how's-your-father. Hairy blighter dicky-birdied, feathered back on his sammy
Toplu Jerry uçurtmasını babası nasıla çaktı kıllı herif kuş gibi dikildi, Sammy'sini tüyledi arı konumunda Betty Harper taklası atıp Bertie'de tenekesini yakaladı.
Bally jerry... pranged his kite... Right in the how's-your-father.
Toplu Jerry uçurtmasını babası nasıla çaktı kıllı herif kuş gibi dikildi, Sammy'sini tüyledi arı konumunda Betty Harper taklası atıp Bertie'de tenekesini yakaladı.
How could you possibly know from that diary that man was your father?
O adamın baban olduğunu... o günlükten nasıl anlamış olabilirsin ki?
How your father enjoyed watching you dive?
Baban senin dalışını seyretmekten nasıl da zevk duyardı?
How your father loved to watch you dive.
Baban senin dalışını izlemeyi ne kadar da severdi.
How's your father?
- Baban nasıl?
- How's your father looking?
- Senin baban ne durumda?
I think that's probably how your father felt when your mother left.
Sanırım annen babanı terkettiğinde babanda aynen böyle hissetmişti.
I know how difficult this must be for you, but I'm convinced that your father's problem is neurological.
Senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum. Ancak babanın sorununun sinirsel olduğuna inanıyorum.
Tell me how they stole your father's water.
Bana babanın pınarını nasıl çaldıklarını anlat.
How's your father getting along?
Baban nasıl?
How's your father?
Senin baban nasıl?
How's your father, Blair?
Baban nasıl Blair?
It's amazing how your accent reminds me of your father.
Aksanının bana babanı hatırlatması ne kadar da şaşırtıcı.
This is your father's idea of how to get me out of your life.
Baban hayatından çıkmam için bu yöntemi bulmuş.
It's... a beautiful dance, and your father, he knew how to waltz.
O... güzel bir dans. Baban vals yapmayı bilirdi.
She's bleeding to death? How about your father? Got a shotgun in his mouth?
Baban ağzına bir silah dayadı ve az sonra beynini mi uçuracak?
How poor was your father's eyesight?
Babanızın gözleri ne kadar kötüydü?
That's how I came upon your father.
Babanla da bu sayede tanıştım.
You're a young man trying to make your mark in the world, and... how you go about doing that's a lot more important to your father than showing up for turkey.
Dünyaya adını yazdırmaya çalışan genç bir adamsın, ve babana, hindi için gelmek yerine daha önemli şeyler yapmaya ne dersin.
I don't know what your father's going to say. - How is he?
Babanın ne diyeceğini bilmiyorum.
how's your mum 19
how's your day going 43
how's your day 20
how's your mom doing 17
how's your family 33
how's your health 20
how's your hand 46
how's your dad 66
how's your daughter 24
how's your sister 27
how's your day going 43
how's your day 20
how's your mom doing 17
how's your family 33
how's your health 20
how's your hand 46
how's your dad 66
how's your daughter 24
how's your sister 27
how's your mom 94
how's your mother 88
how's your shoulder 22
how's your son 24
how's your brother 37
how's your love life 18
how's your 32
how's your head 113
how's yours 49
how's your wife 74
how's your mother 88
how's your shoulder 22
how's your son 24
how's your brother 37
how's your love life 18
how's your 32
how's your head 113
how's yours 49
how's your wife 74