Hunts перевод на турецкий
551 параллельный перевод
If I am not mistaken, this is Mr. Robert Rainsford... who hunts big game so adventurously.
Yanılmıyorsam, bu bay Robert Rainsford büyük av hayvanlarını cesurca avlayan kişi.
He sleeps all day and hunts all night.
Gündüzleri uyuyor geceleri ise avlanıyor.
He hunts.
Avcı.
Hunts?
Avcı mı?
Hunts what?
Ne avlıyor?
Hunts, castle and mechanical birds!
Av partileri, şato ve mekanik kuşlar!
Hey, you aren't on one of those treasure hunts, are you?
Hazine avında değilsin, yoksa öyle misin?
Treasure hunts?
Hazine avı mı?
They'd dance, hold treasure hunts -
Dansederler, hazine avı oynarlardı...
He talks about his horses, his women and duels about his soldiers and hunts, talks and talks and talks...
Atlarından, eski sevgililerinden, düellolarından bahsediyor askerlerinden ve av seferlerinden bahsediyor, sürekli konuşuyor...
The skiing and polo... and deer hunts in Maine.
Kayak ve polo ve Maine'de geyik avı.
He hunts supernatural beings that cause trouble on earth.
Yeryüzündeki sorunlara neden olan doğa üstü güçleri avlar.
He hunts monkeys with it.
Onunla maymun avlıyor.
- The one who hunts elephants...
- Şu filleri avlayan hani...
the less it eats, the more it hunts.
Ne kadar az yerse o kadar çok avlar.
Jules writes his books... and hunts his insects.
Jules kitaplarını yazıyor... ve böceklerini, hayvancıklarını avlıyor.
What kind of man is this Lassiter? .. who hunts Apache as the Apache hunts the white-eyed.
Bu Lassiter beyazları avlayan Apaçileri avlıyor ; bu ne tip bir adam?
I am a fan of those hunts.
Avlarınızın büyük bir hayranıyım.
... Chu Tz? , third citizen of our hemisphere who has completed the ten victorious hunts...
... Chu Tze, yarım küremizde 10 avı başarıyla tamamlayan 3. kişi...
Only fifteen hunters in the entire world have made it through all ten hunts.
Dünyada sadece 15 avcı 10 avdan da sağ çıktı.
THE EMBRYO HUNTS IN SECRET
THE EMBRYO HUNTS IN SECRET
How Lazar, rid of his worries with his neighbour ( whom the captain hunts through the woods ) Gives away his daughter without a dowry.
Lazar, Yüzbaşı'nın ormanda peşlerine düştüğü... komşuları hakkındaki endişelerinden nasıl kurtuldu — ve kızını çeyiz bile hazırlamadan nasıl uzağa verdi.
Nobody hunts a dead man.
Kimse bir ölünün peşine düşmez.
He hunts down his enemies, the Bravados
Düşmanları olan Bravado'ların peşinde.
I despise witch-hunts.
Cadı avından nefret ederim.
He is so so formal. And also I think so much the gigolo who hunts for the fortune.
O çok çok resmi.
Why, in this house there was scarcely a weekend... without its treasure hunts, charades, games of infinite variety.
Bu evde, hazine avları, sessiz sinema gibi sınırsız çeşitte oyunların olmadığı pek az hafta sonu vardı.
So you will see here these hunts in which the hermits live.
Burada yaşayan keşişlerin hakikatı aradığını göreceksin.
She hunts at night in the depths of the Ganges.
Kız gece Ganj'ın derinliklerinde avlanır.
How long before Galactica hunts us down?
Galactica'nın bizi avlaması ne kadar sürer?
A professional fisherman hunts for another reason.
Ama bir balıkçının öldürme amacı başkadır.
But he hunts the Orcs wherever he finds them... defying Wormtongue's orders to let them pass.
Orkları gördüğü yerde mıhlıyor... onlara geçiş izni veren Solucandil'in emirlerine karşı geliyor.
Indoors or outdoors, Raid hunts bugs down like radar.
İçerde dışarda, Raid böcekleri radar gibi avlar.
Easter egg hunts.
Paskalya yumurtası bulmak.
Masquerading as a black wolf, he hunts his fleeing victims.
Siyah bir kurt gibi numara yaparak, kaçan kurbanlarını avlar.
It doesn't gnaw seeds, but hunts insects and will unhesitatingly tackle really big ones.
Tohumları çiğnemez ama böcek avlar. Çok büyüklerine bile tereddütsüz saldırır.
We are italian anarchists, the police hunts us.
Biz İtalyan anarşistleriyiz, polis peşimizde.
Italian anarchists, the police hunts us.
İtalyan anarşistleri, polis peşimizde.
He says he hunts with it.
Bununla ava çıkıyormuş.
But the pleasures of the court, Sire, the music, the talk, the hunts and the balls and the great feasts -
Ama Majesteleri Sarayın keyfi müzikle sohbetle, ava çıkmakla, balolar ve büyük festivallerle çıkar.
When he was young he used to follow the wolves on their hunts,
Gençken kurtlar avlanırken onları takip edermiş.
He hunts the girls on the beach. He's a provider.
O sahilde kızları avlar. bir de yardımcısı var.
Harry hunts alone tonight.
Harry bu gece yalnız avlanacak.
Beware, it's a very hungryjaguar that hunts fish.
Dikkatli ol! Balık avlayan o jaguar çok aç.
Nobody hunts boar.
Kimse domuz avlamaz.
From that day on, she was "the woman who hunts."
O günden itibaren ona "Avlanan Kadın" dediler.
Ayla hunts no more.
Ayla artık avlanmayacak.
Fond as I am of Tibetan cooking, a hungry lion hunts best, know what I mean?
Tibet yemeklerine düşkün olan benim gibi, en iyi şekilde aç bir aslan avlanır ne demek istediğimi anlıyor musun?
Our little experimental virus seems to have grown up into a plasmic life form that hunts its prey.
Anlaşılan küçük deney virüsümüz iyice büyüyüp... avının peşine düşen plazmik bir organizma haline gelmiş.
every member has to commit to carry out ten hunts.
Her katılımcı beşinde kurban, beşinde avcı olmak üzere 10 ava dahil olmalıdır.
I met a client whose husband hunts whales for a living.
Kocası balina avcısı olan bir müşteriyle tanıştım.