Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I'd like a room

I'd like a room перевод на турецкий

183 параллельный перевод
I'm sorry, too... because I'd like to rent this room to a gentleman like yourself.
Ben de üzgünüm çünkü bu odayı sizin gibi bir centilmene kiralamak isterim.
I'd like a room.
- Oda istiyorum.
I'd like to look at a room.
Bir oda bakmak istiyorum.
- I'd like a room.
- Ne istemiştiniz?
My dear, I flew. I'd got Tony with me... and like a fool, I just bought a new shade for the lamp in the drawing room.
Canım, uçtum. Tony yanımdaydı ve salak gibi çizim odasındaki lamba için yeni bir gölgelik almıştım.
I'd like a room.
Bir oda istiyorum.
I'd like a front room with a view, please.
Manzaralı bir ön oda istiyorum, lütfen.
I'd like a room and bath for tonight.
Akşam için banyolu bir oda istiyorum.
- I'd like a room.
- Oda istiyorum.
- I'd like a room and a bath for the lady.
- Bayan için banyolu bir oda istiyorum.
Yes, I'd like a room with a bath, or, rather, two rooms with baths.
Evet, banyolu bir oda istiyorum, ya da banyolu iki oda.
I'd like to clean up the room a bit.
Odayı biraz temizlemek istiyorum.
I'd like a double room, violet salts and four towels.
İki kişilik oda, menekşe tuzu ve dört havlu rica edeceğim.
I'd Like to get a room and a job if I could.
Kalacak bir yer ve iş arıyorum.
If I had a big room like this, I'd hang it from the ceiling like a fan.
Böyle bir odam olsa, tavana asardım, vantilatör gibi.
I'd like a room so I can rest.
Dinlenmek için bir odaya ihtiyacım var.
A room. I'd like a room, please.
- Oda, bir oda istiyordum.
I'd like to ha ve your best room, and a hot bath, please.
En iyi odanızı ve mümkünse sıcak bir banyo istiyorum.
Because I imagined you like a saint, someone without room... for anything except those who suffered and died for the cause.
Çünkü sen gözümde bir aziz gibiydin... kalbinde amacımız uğruna acı çekerek ölmüş insanlar dışında başka hiçbir şeye yer olmayan.
Mr. Civello, I'd like your presence in the back room, if you got a moment.
Bay Civello, bir dakikanız varsa arka odaya gelebilir miydiniz?
I'd like you to wait outside the room a while... because I know Aunt Esther would like to fix herself up a little.
Odanın dışında beklemeni istiyorum bir süre çünkü Esther teyzenin kendine çeki düzen vermek isteyeceğini biliyorum.
I'd like a room, my dear.
Bir oda istiyorum, sevgilim.
- I'd like to get me a room with a mill family.
- Ne istiyorsun? - Bir işçi ailesinden oda tutmak istiyorum.
I'd like a room, please.
Bir oda istiyorum, lütfen.
I'd like you to see the iridologist at 4 : 00, have a colonic at 5 : 00, and then you can cut along to the light-dining room and have a refreshing cup of parsley tea.
Saat 4'te iridoloğu ve 5'te dahiliye uzmanını görmenizi istiyorum ve daha sonra yemek salonunda maydonoz çayınızı içmek için ara verebilirsiniz.
I'd like a room for Malone.
Malone adına bir oda tutmak istiyorum.
I'd like to reserve a room for the night.
Bir gecelik oda tutmak istiyorum.
- I'd like a room, please.
- Bir oda rica ediyorum.
I'D LIKE A ROOM, PLEASE.
Bir oda istiyorum lütfen.
Anyhow, I'd like to add on to our house, you know, just to have a little room for me.
Her neyse, evimize ek bir oda eklemek isterdim, bilirsin, sadece bana özel bir oda.
I'd like a room for tonight.
Bir oda istiyorum.
I'd like a room, please.
- Bir oda istiyorum, lütfen.
Hi, I'd like a room.
Merhaba, bir oda istiyorum.
Look, I'd really like a room.
Bak, gerçekten bir oda istiyorum.
I'd like a single room for tonight
Bu gece için tek kişilik bir oda istiyorum.
All because I was alone in a room with a girl? Doing what he'd like to be doing if he could get it up without a gun.
Tek sebebi, benim bir odada bir kızla yalnız olmam ve silahsızken kaldırabilecek olsa yapmak istediği şeyi yapıyor olmamdı!
Good evening. I'd like a room between... Leonardo da Vinci and Einstein.
Leonardo da Vinci ile Einstein'ın arasında bir oda istiyorum.
I'd like to have a look at the other room.
Diğer odaya da bakmak istiyorum.
I'd like a hotel room, please, with an extra-large bed, a TV, and one of those little refrigerators you have to open with a key.
Bir oda istiyorum. Büyük yataklı, televizyonlu ve kilitli buzdolabı olan.
Yes, I'd like it to be a really tall room, - and I want it to be very... oh!
Yüksek bir oda istiyorum.
- I was just curious because seems like a strange thing to do to walk into a room, audition and walk out with a box of raisins.
Sadece meraklandım, çünkü bir odaya girmek ve dışarıya bir kutu kuru üzüm ile çıkmak bana tuhaf bir şey gibi gelmişti.
I'd like a room for myself, as well.
Ben de, kendim için bir oda istiyorum.
I'd like to get a room.
Bir oda istiyorum.
I'd like a room.
Ben oda istiyordum da.
I'd like to get him in a room, tie him down, and beat the living snot out of him!
Onu odasında yakalamak, bağlamak, ve canlı bir sümük gibi olan o herifi dövmek istiyorum!
- I'd like a room with a large bed.
Büyük yataklı bir oda istiyorum.
In fact, I'd like to remind you... that the only reason we're sharing a room... is to keep up the context... that we're a married couple on vacation.
Aslında, Sena hatırlatmam gerekiyor.. Odayı patlaşmamızın tek sebebi, Bağlantımızı koparmamamız gereltiğidir..
"I'd like a room." "No rooms."
" - Bir oda istiyorum." " - Boş oda kalmadı."
I'd like a room, please.
Bir oda, lütfen.
Uh, I'd like to have a room for the evening, please.
- Merhaba, bu gece için bir oda istiyorum.
At this time, I'd like to ask everyone to leave the room, so I can have a private moment with Coop.
Ve şimdi herkes odayı terk etsin lütfen, Coop'la baş başa konuşabilmek istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]