Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I'll have a word

I'll have a word перевод на турецкий

212 параллельный перевод
I'll have a word with him.
Onunla konuşacağım.
If you'll pardon me, ma'am I've watched you go in and out of town for years now and you've always had time to stop and have a word with me and I've always waited for you to come home and you remind me of the flower.
Özür dilerim sizi yıllardır şehre gidip gelirken görüyorum durup benimle konuşmaya hep zaman ayırdınız ben de hep sizin dönüşünüzü gözledim. Bana bu gülü anımsatıyorsunuz.
I don't want to hear a single unpleasant word about the last 10 years, or I'll have to go.
Geçtiğimiz 10 yıl hakkında daha fazla nahoş söz duymak istemiyorum yoksa gitmek zorunda kalacağım.
I'll have a word with them.
Onlarla bir konuşayım.
You stay here. I'll have a word with you in a minute.
Birazdan sizinle konuşacağım.
I'll have a word with the boss.
Olmaz ki? Ben onunla konuşurum.
- I'll just have a word with your mother
- Annene söyleyeceklerim var.
And I'll have a word with you some other time.
Ve bir ara seninle konuşacağım.
Gentlemen, I would have a word with Mr Travis if you'll excuse us.
Beyler izin verirseniz, Bay Travis ile konuşmak istiyorum. Görüşmek üzere.
If you will excuse me, while you break, I'll have a word with an associate justice.
Affedersiniz, hazır ara vermişken bir saniye bir meslektaşımla konuşmam gerekiyor.
Right, then, I'll go and have a word with my boys.
Tamam, öyleyse, ben gidip benim çocuklarla konuşayım.
I have word she'll be coming home soon, and when she does, I think we should give a little party.
Yakında eve döneceğini duydum. Ve döndüğünde, bence ufak bir parti vermeliyiz.
- I'll have a word with her. - Yes, sir.
Konuş onunla!
All right, I'll have a word with herthen...
Pekala, ona bir çift sözüm olacak...
If I catch any of you saying a word against him I'll have you dismissed instantly.
Onun hakkında konuşurken yakalarsam herhangi birinizi derhal kovacağım.
Boss, I'll have a word with these two later.
Patron, bir çift sözüm var bunla alakalı.
He's probably trying too hard I'll have a word with him Well, a word won't do it
Peki, onunla konuşurum. Konuşmak yetmez.
I'll just have a word with the servants, Columbo.
Ben hizmetçilerle konuşacağım, Kolumbo.
I'll have a word with a man named Felix, turn the case over to him, and you and I will be off.
Felix adındaki adamla konuşup olayı devredeceğim, ve ikimiz boş kalacağız.
I'll go over and have a word with him.
Oraya gideceğim. İki çift lafım var ona.
- Then I'll have a word with the judge.
- Öyleyse yargıçla konuşayım.
I'll have you freed on your word...... and you'll get a year, a year and a half probation.
Seni serbest bıraktıracağım bir yıl yersin, bir buçuk yıl şartlı tahliye.
I'll have a word with him about this.
Bu konuyu onunla görüşürüm.
- I'll have a word with him.
Onunla bir konuşacağım.
I'll have a word with your form master... see what he can come up with, OK?
Ana formunla alakalı söyleyeceğim birkaç şey var... Bununla ne yapabileceğini izle, tamam mı?
Under the circumstances, I think I'll have a word with the engineer.
Bu koşullarda, sanırım mühendisle görüşmem gerekecek.
I'll have a word with the French.
Ben Fransız'larla konuşacağım.
I think I'll have a word with her.
Sanırım onunla bu mevzuda bir konuşacağım.
I'll have a word with grandma.
Yarın büyükannenle bir konuşurum.
I'll have a word with her myself first
Onunla önce kendim konuşacağım.
I'll have a word with him.
Onunla bir konuşayım.
I'll have a word with him.
Ben onunla konuşurum.
Mr. Hirsch, if you'll excuse us, I'd like to have a word with Mr. Addison and Miss Hayes out in the hall.
Bay Hirsch izin verirseniz Bay Addison ve Bayan Hayes'le koridorda biraz konuşalım.
Right. I'll have a word with her in the morning.
Sabah ilk iş onunla konuşacağım.
I'll have a word with Kate on my way out.
Gitmeden Kate'le biraz konuşacağım.
I'll have a word with them.
Yüzlerce mi? Onlarla konuşacağım.
I'll have a word with her.
Gidip onunla konuşacağım.
I'll have a word with him.
.. küçük bir görüşmemiz olacak..
I'll have a word with their leader.
Liderleri ile bir konuşayım.
I'll go to the bank and have a word with the manager.
Bankaya gidip müdürle konuşacağım.
You... I'll have a fuckin'word with you in a minute!
Sizinle birazdan görüşeceğiz!
Major, may I have a word with you? I'll see you later.
- Binbaşı, biraz konuşabilir miyiz?
You go, I'll have a word with Cumali.
Siz gidin. Benim Cumali ile küçük bir işim var.
- I'll have a word.
- Gidip konuşacağım.
I'll have a word with him!
O'na söyleyecek bir çift sözüm var!
Hold on, I'll have a word with my partner.
Bekleyin. Ortağımla bir görüşeyim.
You will call your head office and get an official word on me... or I'll be back here every day until I know why I cannot have a job. I am calling the police.
Ben de size dedim ki, ana ofisinizi arayın ve beni yetkili biriyle görüştürün aksi halde, neden işe alınmadığımı öğrenene dek her gün buraya geleceğim.
I'll have a word with Gowron as well.
Ben de Gowron'la konuşacağım.
I'll have a word with the systems manager.
Sistem yöneticisiyle görüşüp size geri dönerim.
I want to have a word with you. I'll catch up with you. - I'm about to have a meeting.
Seninle biraz konuşmam lazım, sonra konuşuruz.
I'll have a word with them.
Onlarla ben konuşurum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]