I'm all перевод на турецкий
147,498 параллельный перевод
I'm sure you have all the answers.
Bütün cevapları bildiğine eminim.
I'll just be over here, all gnarled up.
Ben şuraya oturup huysuzluk yapacağım.
You just said I couldn't all day.
Bütün gün başaramayacağımı söylediniz.
One I'm willing to admit this over dinner tonight while we iron out all of our differences and move past this.
Yanıldığımı kabul edeceğim ama akşam yemeğinde. Farklılıklarımız için orta yolu bulacağız..... ve geçmişi arkamızda bırakacağız.
All right, I was a teenager, total idiot.
Ergenlik çağımda tam bir aptaldım.
I thought all of us were going to die.
Hepimiz öleceğiz sandım.
I wrote it all down and taped it to his chest, okay?
Hepsini yazıp göğsüne yapıştırdım.
That's all I'm saying.
Sonra söylemedi deme.
No, that's not what I'm saying at all.
Ben öyle bir şey söylemedim.
you realize it doesn't work and you feel weird and you get all sad, and then you feel you disappointed me and then make it my job to convince you that I'm okay so that you feel better.
Kendinizi üzgün hissedersiniz. Beni hayal kırıklığına uğratmışsınız gibi gelir. Siz kendinizi daha iyi hissedin diye, önemli olmadığını anlatmaya çalışırım.
I have a patient who's in labor with a baby with CDH, and I'm gonna be here all night.
CDH hastası bebek doğuran bir hastam var. Bütün gece burada kalmam gerekiyor.
I stayed up all night studying it, and I think I solved it.
- Ne? Üzerinde çalışmak için bütün gece ayaktaydım. Sonunda çözdüm sanırım.
I don't need the white picket fence and the bunch of kids and dogs crawling all over me or whatever kind of future you think you could give me because... You can't.
Beyaz çitli bir eve etrafta dolaşıp duran çocuklara ve köpeklere ya da bana vermek istediğiniz geleceğe ihtiyacım yok.
All right, then I should be the one to enter it.
O zaman yapılanları yazmalıyım.
And I'll remove your heart so I can get all the tumor.
Tümöre erişebilmek için kalbini çıkaracağım.
I hope you enjoyed practicing medicine,'cause after I'm done suing this place, you're all done.
Umarım doktorluğun tadını yeterince çıkarmışsındır. Burayı dava edeceğim ve işin bitecek.
I told them all my demons.
Yaptığım bütün kötülükleri anlattım.
All right, I'm gonna get this out of your throat, okay?
Bunu boğazınızdan çıkaracağım.
All right, Erin... Look, what I'm about to do is really gonna hurt, Erin.
Pekala Erin şimdi yapacağım şey canını acıtacak.
All right, I just want to... loosen this... and see... if there's less bleeding, okay?
Şimdi bunu gevşeteceğim ve kanama olacak mı diye bakacağım.
I did not do all of that so that this little girl could die, okay?
Onca şeyi bu küçük kız ölsün diye yapmadım.
I looked up, and... suddenly it was as if all of nature had come alive.
Baktım ve aniden tüm doğa hayat bulmuşa döndü.
I noticed after years of being so certain, all of a sudden, you're carrying.
Yıllarca kararlıyken aniden taşımaya mı başladın?
Now, I can take it out, sure, but I can't stop that kind of bleeding without a clotting agent, and I need a sterile environment, and all of that is in the O.R.
Şimdi, onu çıkarabilirim, fakat böyle bir kanamayı pıhtılaşma maddesi olmadan yapamam ve steril bir atmosfere ihtiyacım var,... ve tüm bunların hepsi O.R'de.
All right, if I get him there, could you talk me through it?
Pekala, onu oraya götürürsem bana anlatacak mısın?
All right, that's done, I think.
Pekala, sanırım bu tamam.
All right, I think I... That's it.
Pekala, sanırım bitti.
All right, I got the retractors.
Pekala, retraktörleri aldım.
All right, I'm ready.
Pekala, hazırım.
All I know is that I did it to save the people here.
Tek bildiğim bunu insanları korumak için yaptığım.
I think we all need to calm down, get some sleep.
Bence tek ihtiyacımız olan şey sakin olmak, ve biraz uyumak.
I want him to go back, because all he wants to do is father-son shit, and I'm, like, " Dude, we pay rent now.
Keşke geri gitse. Sürekli baba oğul gibi takılmak istiyor, " Kira ödüyoruz dostum.
But I think we figured it out, and we're gonna share it with y'all
Sanırım durumu çözdük ve sizinle paylaşmak istiyoruz.
I mean, that's a solid all-NBA fourth team, if they had it.
NBA Yılın En İyi Beşi ödülünü alabilecek dördüncü takım olur.
I couldn't concentrate at all today.
Bütün gün konsantre olamadım.
Yeah, I just faxed over a DA's subpoena for any and all records you have pertaining to your patient Meghan Womack.
Evet, az önce hastanız Meghan Womack'e ait tüm kayıtları isteyen savcının celbini faksladım.
We're all good once I get off the highway.
Otoyoldan çıktım mı sorun kalmayacak.
I gotta work all night, kiddo.
Bütün gece çalışmalıyım evlat.
Yeah, listen, Satch, I got work to do, all right?
Evet, dinle Satch, yapmam gereken işler var tamam mı?
I will do all the talking.
Tüm konuşmayı ben yaparım.
All right, I'm just telling you what I heard.
Tamam, sadece duyduklarımı söyledim.
I'll make... I'll make sure I get back to the guy about the car, all right?
Arabanın adama geri verildiğinden emin olacağım tamam mı?
Julie told me that you rented "Twister," and I'm willing to bet that you didn't rent anything at all.
Julie bana Twister'i kiraladığını söyledi ve bahse girerim sen hiçbir şey kiralamadın.
All I did was try to help you.
Tek yaptığım sana yardım etmekti.
If I had all the ingredients to break the protection spell, do you really think I wouldn't have done it already?
Eğer koruma büyüsünü bozmak için gereken bütün malzemeleri bulsaydım... sence bunu daha önce yapmaz mıydım?
I do that, and all the hostage's cellphones start jangling with messages from worried loved ones.
Bunu yaparım, ve tüm rehinelerin telefonları endişeli sevdiklerinden gelen mesajlarla çalmaya başlar.
Okay Angie, I'm gonna ask you to hold on, all right?
Angie, senden beklemeni isteyeceğim, tamam mı?
You're damn right I'm scaring her, all right?
Kesinlikle haklısın Onu korkutuyorum, tamam mı?
It may suck all the moisture from my tongue, but damned if I'm not going to toast to this shit.
Dilimde berbat bir küf tadı bırakıyor olabilir ama buna kadeh kaldırmazsam olmaz.
Except for when I first wake up... and when I go to bed and all the time in between.
Uyandığım zamanları... yatağa geçtiğim zamanları ve arada geçen zamanı saymazsak.
I'm just putting it all together.
Sadece olayları bağdaştırıyorum.