Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I'm hanging in there

I'm hanging in there перевод на турецкий

85 параллельный перевод
Sophie, I told you before, there's only one hanging I'm interested in.
Sophie, sana daha önce de söyledim, görmeyi istediğim sadece bir idam var.
Iff there's anything I enjoy more than hanging a sheep herder, it's hanging somebody who sticks his nose in my business.
Koyun çobanı asmaktan çok zevk aldığım başka bir şey de, işime burnunu sokan birini asmak.
Um, look, there's not really a... a great deal of point In your sort of hanging on at your end Because I'm afraid there aren't any more jokes or anything.
Bakın, izlemeye devam etmenizin pek anlamı yok çünkü korkarım artık komiklik filan olmayacak.
Yes, I'm in the Criminal Courts building, but it looks like there's going to be no hanging tomorrow.
Evet, Ceza Mahkemeleri binasındayım ama idam yarın gerçekleşmeyecek gibi görünüyor.
As I stood there kissing Juliet, I thought of nothing but hanging up my gun... and spending the rest of my days in that ivy-covered cottage.
Burada durmuş Juliet'i öperken, silahımı atıp, hayatımın geri kalanını. ... bu sarmaşık kaplı evde geçirmekten başka bir şey düşünmedim
If I'm in school or hanging out or something there's all this pressure to act cool or do the right thing.
Okuldayken yada dışarıda gezerken hep kendimi baskı altında hissediyorum. Doğru şeyleri yapmak için yada iyi görünmek için.
And I'm hanging in there.
Ve burada takılıyorum.
I don't want to be stuck out there with my ass hanging in the breeze!
Kıçım açıkta ateş altında kalmak istemiyorum.
I've been hanging in there since I was born.
Ben doğduğumdan beri o tarafa asılıydım.
I'm hanging in there.
İdare eder.
I'll probably be working at the Whole Foods... playing warehouses... hanging around places like the Radio Shack... screaming that I used to know you... and you'll be there in the lights... and you'll be all beautiful and shit.
Whole Foods'ta çalışıyor olacağım... Radio Shack'e takılıp seni tanıdığımı haykıracağım sense ünlü, güzel olacaksın.
The thing I admire about the Chinese is they're hanging in there with the chopsticks.
Çinlilerin en çok şu yönüne hayranım hala o çubuklarla idare edebiliyorlar.
I'm hanging in there.
Tamam, bekliyorum.
I just find it hard to believe there's a dead angel hanging in our garage.
Ama garajımızda ölü bir melek olduğuna inanmakta zorlanıyorum.
I'm hanging in there.
İdare ediyorum.
You find yourself out there in the middle of a fire fight... with your guts hanging'out, screamin'for a medic. If I can help you in any way without endangering my own life, I won't hesitate.
Eğer kendini, oralarda, ateşin ortasında bir yerde bağırsakların dışarıda, "sıhhiye" diye çığlık atarken bulursan kendi hayatımı tehlikeye atmadan, sana yardım edebileceksem tereddüt etmem!
I have stuff hanging in there!
Orada eşyalarım asılı duruyordu!
Oh, I'm hanging in there, I guess.
Sanırım, dayanıyorum.
I'm sick of hanging in there.
Katlanmaktan bıktım.
I don't know who you are or where you come from or what your story is, but for some reason or another I believe you. But if there's any way in hell that you're settin'... me up or fixing'to put a knife in my back, you better level with me right now,'cause I'm hanging my ass out on a limb here for you.
Ama bu bir tuzaksa, sırtıma saplânmış bir bıçak görürsem..
oh, i'm hanging in there.
- Kablolarla takılıyorum işte.
Somewhat less valuable than the Sisley that was hanging there, and whatever those monstrosities are in the hallway... if they're Francis Bacon, I'm a Jimmy Dean sausage.
Sisley'den biraz daha az değerli olan şey orada asılıydı, ve bu ucubelerin hepsi de koridordaydı- - Eğer onlar Francis Bacon ise, ben de Jimmy Dean sosisiyim.
I'm hanging in there.
İyiyim sağol. Seni görmek güzel.
After the morning I've had, I'm hanging in there.
Karşılaştığımıza sevindim.
I'm hanging in there.
İdare etmeye çalışıyorum.
There's no way I'm not going to Mexico and hanging out on the beach with you in your bikini.
Meksika'ya gitmemi hiçbir şey engelleyemez. ve sen bikininleyken plajda takılmamı.
What? Oh, I'm hanging in there.
Yuvarlanıp gidiyorum.
I'm hanging in there.
Burada tıkılıp kaldım.
There's a Rolls-Royce in the driveway and I found these hanging on the mailbox so I'm guessing that your brother's got some bimbo upstairs and Norman here is her daddy or her sugar daddy.
- Kapının önünde bir Rolls Royce var. Bunlar da posta kutusuna asılıydı. Tahminimce ağabeyin yukarıda aşüftenin tekiyle birlikte ve Norman da o kızın babası veya zengin babalığı.
I'm hanging in there with him, because I really want him to at least get a high school diploma and move on.
Onunla takılıyorum çünkü, onun gerçekten lise diplomasını almasını ve yoluna devam etmesini istiyorum.
- I'm just hanging in there.
- Sadece dişimi sıkıyorum.
- I'm hanging in there.
İdare ediyorum.
Oh I'm hanging in there.
- Aklım orda kaldı.
They're calling me a murderer in there. I'm not hanging around to listen to that.
Durup dinleyecek halim yok.
I've been hanging in there for them girls as long as I can, but I'm tired.
Sadece bu küçük kızları düşünüp dayanıyordum, ama bitti.
There's one family stayed on in this holier, and pretty soon their babies started gushing out of their mama's womb, just as ugly as them trout I got hanging out there,
Burada sadece bir aile kaldı. Kısa süre sonra da, avladığım alabalıklar gibi çirkin çocukları olmaya başladı.
I'm hanging in there.
Ben burada takılıyorum.
- I'm hanging in there.
- Dayanmaya çalışıyorum.
I'm proud of you, man, hanging on in there like that.
Böyle dayandığın için seninle gurur duyuyorum dostum.
You're in there hanging with your homeboys I'm dealing with the fucking mess called our life.
Sen içeride arkadaşlarınla takılırken ben paramparça olmuş hayatımızla uğraşıyorum.
- I'm still hanging in there.
- Hala yaşamaya çalışıyorum.
I'm hanging in there.
Buralarda takılıyorum.
- Yeah. I'm hanging in there.
Dayanmaya çalışıyorum.
I'm hanging in there.
Dayanıyorum.
Well, I was hanging out over there by the batteries for a while, but, yeah, now I'm here... in this part.
Pekala millet, CIA engelli parkur vakti geldi.
Because in spite of what my new poster says, I'm having trouble hanging in there.
Yeni posterimin söylediğinin aksine orada durmaya dayanamıyorum.
I have this poster hanging in my living room, Paul. Of course, I'm upset. And the only reason that it's hanging there is because you took him to see that movie and for one day, that boy felt close to his father.
Salonumda böyle bir poster var, Paul tabii ki üzgünüm ve onun oraya asılmasının tek nedeni oğlunu o filme izlemeye götürdüğün için ve bir gün de olsa onun babasına yakın olduğunu sandığı için.
I went into the bathroom and I called my mother in because there is a painting hanging up of jesus.
Tuvalete girdim ve hemen annemi çağırdım çünkü asılı olan bir İsa resmi vardı.
- I'm... you know, I'm hanging in there. Wow.
- İdare ediyoruz işte.
This time I'm hanging in there.
Bu defa dört elle sarılacağım.
I'm not saying there's nobody out in this world that can shoot a 2-year-old baby and not have any reaction to it at all, but there's not a lot of those kind of people, and it's hard to find two people hanging out together that both could shoot a 2-year-old baby and not have any kind of change in their behavior, their personality.
Bu dünyada, 2 yaşında bir bebeği öldürüp, hiç bir tepki vermeyecek birisi kesinlikle yoktur demiyorum ama böyle çok insan yoktur birlikte takılan iki insanı bulması zor birlikte 2 yaşında bir bebeği öldürebilmiş ve davranışlarında hiçbir değişiklik olmamış kişiliklerinde...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]