I'm just saying that перевод на турецкий
1,956 параллельный перевод
I'm just saying that Sam is clearly better suited for a tropical climate.
Sadece söylüyorum... Sam tropikal iklim için daha uygun.
I'm just saying, if we fake got back together, that's totally not how it fake happened.
Diyorum ki, yeniden birleşmemiz sahte olsa da, yaşadıklarımız hiç sahte olmuyor.
- Well, I'm just saying that you are employed currently as a person who packages- -
Sadece diyorum ki şu anda şekerleri paketleyen biri olarak çalı...
I'm saying that, just like diamonds, heroin's pretty easy to carry out of the evidence locker.
Tıpkı elmaslar gibi eroinin de kanıt dolabından kolayca aşırılabilecek olduğunu söylüyorum.
I just got a text message saying that my session was canceled.
Şimdi, seanslarımın iptal edildiğini söyleyen bir mesaj aldım.
I'm just saying that's how black people talk.
Siyahîlerin konuşmasını gösteriyorum.
No, I'm just saying that nothing's guaranteed.
Hayır, ben sadece hiçbirşeyin garanti olmadığını söylüyorum.
I'm just... saying that I'm...
Sadece... Sana çocuklarım hakkında endişelerimden bahsettim.
I just wasn't clear what it was that you were saying in the message.
Bu mesajda tam olarak ne söylediğini tam olarak anlamadım.
I'm just saying that we should try to get Haddie out on the road.
- Ben sadece Haddie'yi yola çıkarmayı denemeliyiz diyorum.
'Cause that just cuts like a knife, I'm just saying.
Çünkü bu söylediğin bıçak gibi kesiyor, haber vereyim.
I'm just saying that there's no such thing as "begaze."
- Kıskanmıyorum. Sadece "şarika" diye bir kelimenin olmadığını söylüyorum.
I'm just saying That maybe the two of you should talk, pete.
İkinizin konuşması gerektiğini söylüyorum, Pete.
I'm just saying That even though your dad put you in this position, It's not your problem to fix.
- Diyorum ki bu duruma seni baban düşürmüş olsa da, bunu düzeltmek sana düşmez.
I'm just saying that she- -
- Hayır, söylemek istediğim...
I'm just saying that I think that we should be putting the focus on them right now, not us.
Sadece şuan için onlara odaklanmamız gerektiğini söylüyorum.
I'm just saying that we've known each other a long time, and I can pretty much tell when something is- - what, you think you know me?
Demek istediğim birbirimizi uzun zamandır tanıyoruz ve bir şeylerin yolunda olmadığını az çok söyleyebilirim- - Ne, beni tanıdığını mı sanıyorsun?
I'm just saying that I'm not so comfortable knowing that Destiny can get in our heads like that.
Sadece, Destiny'nin kafamıza o şekilde girebileceğini bilmek rahatsız edici.
That's exactly what I'm saying. Be just like old times.
Aynen onu diyorum Tıpkı eski günlerdeki gibi.
I'm just saying, that place, those people- - that's part of your past.
Sadece diyorum ki, böyle yerler, böyle insanlar geçmişinde kalan şeyler.
I'm just saying that- -
Sadece diyorum ki...
I'm just saying that I think if we both take a position about
Ben sadece diyorum ki bence ikimiz de tavır almalıyız.
I'm just saying that it would Annique learn at home until the end of life.
Hayatının sonuna kadar kızım evde öğrenecek okul şeylerini
I'm just saying that all happening for a reason.
Sırf senin için - Arabadaki sen miydin?
I'm just saying that problems are so much easier to work on when you're rested.
Sadece, dinlendiğin zaman sorunları çözmek daha kolay olur demek istiyorum. Çok yorgunsun.
Look, I'm just saying that I'm clearly a chosen one, and I think... oh.
Bakın, ben sadece çok açık bir şekilde seçilmiş birisi olduğumu söylüyorum, ve sanırım... oh.
I'm just saying if she's all about protecting me, tell her to explain that.
Madem beni korumak istiyor, söyle açıklasın.
I'm just saying that maybe we could... maybe we could get away, go somewhere, like...
Düşündüm de, belki bir kaçamak yaparız.
I am just saying that I don't know what to believe.
Sadece neye inanacığımı bilmediğimi söylüyorum.
I'm just saying, you're lucky that she came to me with this, because if she felt like she was being harassed, she could've gone straight to Human Resources...
Bana geldiği için şanslısın. Çünkü kendisini tacize uğramış gibi hissediyor. Direk insan kaynaklarına da gidebilirdi.
I'm just saying. With everything that's been going on, with everything that I've been seeing,
Olan her şeyi, gördüklerimi söylüyorum sadece.
I'm just... saying that they're young.
Ben sadece gençler diyorum.
I'm just saying that's a lot of land to cover.
Sadece durumu belirttim Patron.
I'm just saying that I have feelings.
Ama duygularım var işte.
No. I'm just saying, why does God get to do something that I don't?
Diyorum ki, neden benim yapamadığım bir şeyi Tanrı yapabiliyor?
Um, I'm just saying that bad boys are usually called bad boys for, you know, a reason.
Diyorum ki kötü çocuklara genellikle bir sebepten dolayı kötü çocuklar derler.
I'm just saying that maybe it's, like, a...
Söylüyorum çünkü belki de...
I rented an RV, placed an ad online saying I was cruising down to The Keys, and just like that... my victim came to me.
Bir karavan kiraladım ve internetten reklam verip Florida Keys'e doğru yolculuğa çıkacağımı söyledim. Böylece kurbanım ayağıma geldi.
Now that's just a nice way of saying I am a lobbyist.
Lobi yaptığımı söylemenin kibar yolu.
I'm just saying that if people were allowed to carry guns, maybe these animals would give it a second thought before they robbed a train.
Ben sadece eğer insanlar silah taşısalardı, belki bu hayvanlar treni soymadan önce tereddüt ederlerdi.
I'm just saying that if I had known we were going to take a taxi here, I would have dressed differently.
Sadece, eğer buraya taksiyle geleceğimizi bilseydim daha farklı giyinirdim.
Perhaps I should explain that the phrase "curiosity killed the cat" is not just an empty saying.
Sanırım "adamın başına ne gelirse meraktan" lafının boşuna söylenmediğini söylemeliyim.
I'm just saying that Duke went out of his way to help me look into Max. - To protect himself.
Duke, Max'i araştırmama yardım etmek için bir sürü sıkıntıya katlandı.
- I'm just saying that if I were you, I would be looking into the tattoo and not just worrying about one guy, especially a dead one.
Yerinde olsaydım dövmeyi araştırır ve sadece bir adam için endişelenmezdim.
Just so I'm clear... you're saying that you haven't seen one of these chameleon deals since the Reagan administration.
- Bu yüzden açık konuşacağım. - Tamam. Bu şeylerden birini Reagan'ın başkanlık döneminden beri görmediğini söylüyorsun.
I'm just saying, that was legitimate, from the heart.
Mantıklı davrandığını söylüyordum. - Tüm kalbimle.
But that's like going to a brothel and saying, "Don't mind me. I'm just gonna stand over here and watch."
Ama bu kerhaneye gidip " Sen rahatsız olma.
That's all I'm saying. just say, "Watch it."
Sadece "izleyin" deyin yeter.
I'm just saying there's no scientific proof that some drugs are more harmful than say, alcohol.
Sadece bazı uyuşturucuların, alkolden daha zararlı olduğuna dair bilimsel kanıt olmadığı söyleniyor, diyorum.
I'm just saying that she hasn't met me yet.
Demek istediğim, benimle hiç karşılaşmadı.
I was just saying that to get her to eat, okay?
Yemek yesin diye söyledim, tamam mı?
i'm just fucking with you 43
i'm just wondering 93
i'm just kidding 550
i'm just saying 2329
i'm just getting started 85
i'm just asking 203
i'm just 2693
i'm just fine 70
i'm just playing 44
i'm just messing with you 85
i'm just wondering 93
i'm just kidding 550
i'm just saying 2329
i'm just getting started 85
i'm just asking 203
i'm just 2693
i'm just fine 70
i'm just playing 44
i'm just messing with you 85
i'm just curious 283
i'm just joking 64
i'm just a little tired 36
i'm just like you 57
i'm just not in the mood 17
i'm just gonna 226
i'm just being honest 43
i'm just thinking 74
i'm just telling you 60
i'm just asking you 22
i'm just joking 64
i'm just a little tired 36
i'm just like you 57
i'm just not in the mood 17
i'm just gonna 226
i'm just being honest 43
i'm just thinking 74
i'm just telling you 60
i'm just asking you 22