I'm just trying to перевод на турецкий
7,813 параллельный перевод
- I'm just trying to help you, Grace.
- I'm sadece, zarafet sana yardım etmeye çalışıyorum.
Holy fuck, I'm just trying to get to work.
İşe gitmeye çalışıyorum sadece.
I was just trying to warn you.
Ben sadece seni uyarmaya çalıştım.
I'm just trying to take my kid to Bay Park for fireworks.
Çocuğumu Bay Park'a havai fişekleri izlemeye götürmeye çalışıyorum.
Right now, I'm just trying to focus on the job.
Şu an işime odaklanmaya çalışıyorum.
I'm just trying to keep this place running.
Ben burayı yönetmeye çalışıyorum.
You know that when I taste the green ones, there's this little tickle in the back of my mind, like I'm trying to remember something, but I just...
Yeşillerini yediğim zaman, kafamın içinde bir şeyler oluyor. Sanki bir şeyleri hatırlamaya çalışıyormuşum gibi.
No. I'm just trying to make friends.
Hayır, sadece arkadaş edinmeye çalışıyorum.
I'm just a father trying to look after his daughter.
Ben sadece kızını kollamaya çalışan bir babayım.
I think I was just trying to protect myself By not asking questions I didn't want to know the answers to.
Gerçeği araştırmadan kendimi korumaya çalıştım, soru sormaktan hep kaçtım.
! I am sitting here trying to mentally prepare for one of the most important moments of my life, so can you please just shut up?
Burada oturmuş hayatımın en önemli anlarından birine ruhen hazırlanmaya çalışıyorum.
Jesus christ, i guess that's progress. Honestly, i'm just trying to stay focused on work.
Tanrım Christ, sanırım bu bir gelişim dürüst olmak gerekirse sadece işime odaklanıyorum
I'm just trying to find some proof.
- Sadece kanıt bulmaya çalışıyordum.
I'm just trying to help.
Sadece yardım etmeye çalışıyorum.
I'm just trying to help a friend.
Ben sadece bir arkadaşıma yardım etmeye çalışıyorum.
I'm just trying to be economical with my word choice, man.
Sadece kelime seçimimi kısıtlıyorum oğlum.
I'm just... trying to tell the truth to the world.
Gerçeği açıklamak istediğim için bunu yapıyorum.
I'm just trying to tell the truth.
Gerçekleri açıklamak için yapıyorum bunu.
All right, I'm just trying to set the table for you.
Senin için masayı hazırlıyorum işte.
So even though we've identified the vehicle, I kept trying to reconstruct that headlight, but of course, I got nowhere,'cause it's like trying to put together one of those crazy thousand-piece puzzles where the whole image is just one color.
Arabayı tanımlayabilmemize rağmen o farı yeniden yapmak için uğraşıp durdum ama tabi ki bir şeye ulaşamadım çünkü bu biraz şey gibi şu bin parçalı çılgın puzzlelar vardır ya hani bütün resmin tek bir renk olduğu.
I'm just trying to match the knife that was used to kill private Wallis.
Er Wallis'i öldürmekte kullanılan bıçağı eşleştirmeye çalışıyorum.
I'm just trying to have a nice time.
Yalnızca iyi vakit geçirmeye çalışıyorum.
I'm just spitballing, trying to make you feel better.
Fikrimi söyleyip moralini yerine getirmeye çalışıyordum.
I didn't know what to do, and I was just trying to protect you.
Ne yapacağımı bilmiyordum ve sadece seni korumaya çalışıyordum.
I'm just trying to find out where Finn is.
Sadece Finn'in nerede olduğunu bulmaya çalışıyorum.
I'm just trying to help out my wife.
Karıma yardımcı olmaya çalışıyorum sadece.
I'm just trying to figure out how all of this evolved.
Sadece işler buraya nasıl geldi öğrenmeye çalışıyorum.
I'm just trying to talk to you, sir.
Ben sadece sizinle konuşmaya çalışıyorum efendim.
I don't want anything! I'm just trying to help!
Sadece yardım etmeye çalışıyorum.
I'm just trying to give you the whole story before you cram him down our throats.
Sadece onu burnumuzun dibine sokmadan her şeyi bilin diye söylüyorum.
I was just trying to help.
Yardım etmeye çalışıyordum.
I'm just trying to get it back.
Geri almaya çalışıyorum.
I guess I'm just trying to be the best Hexenbiest I can.
Sanırım elimden geldiğince iyi bir Hexenbiest olmaya çalışıyorum.
I'm just trying to be the best Hexenbiest I can be.
Elimden geldiğince iyi bir Hexenbiest olmaya çalışıyorum.
Because I'm just trying to protect myself and my baby from being killed by Juliette.
Çünkü Juliette'in beni ve bebeğimi öldürülmesini önlemeye çalışıyorum.
I'm just trying to piece together all the information that I can.
Sadece mümkün bütün bilgileri toplamaya çalışıyorum.
I was just trying to keep my head down.
Sadece başımı aşağıda tutmaya çalışıyordum.
I know that you were just trying to do your job, okay?
Sadece işini yapmaya çalıştığını biliyordum, tamam mı?
Well, you came in with a big heart trying to help, and I just rained all over your idealism.
Kocaman kalbinle gelip yardım etmeye çalıştın... ve bütün idealizmini söndürdüm.
He's just been getting calls at the station from a doctor, and he never calls back, so I'm just trying to figure out if it's'cause he doesn't want to or if he's just caught up in the Will Balint case.
Karakolda bir doktordan sürekli telefonlar geliyor... ve hiçbirine geri dönmüyor. Ben de anlamaya çalışıyorum. İstemediği için mi aramıyor... yoksa kendini Will Balint davasına mı kaptırdı.
I'm just trying to prolong our half-date. I'm so sorry, but when I'm paged for trauma, I...
Çok üzgünüm ama travma vakası için çağırdılar.
Mike, I'm just trying to help you.
Mike, sadece yardım etmeye calısıyorum.
It's about the ordinary working guy who's just trying to put some food on the table, just trying to feed his kids, but he can't compete with the corporate cartels who will not be satisfied until they have every last penny, and that's why I wrote this.
Evine ekmek götürmeye,... çocuklarının karnını doyurmaya çalışan, sıradan, çalışan bir adamın hep daha fazla kazanmak için uğraşan büyük şirketlerin karşısında ezilmesi hakkında,... senaryoyu da bu yüzden yazdım.
At first, I thought she was just trying to get into my pants, but it turns out, she also liked my poetry.
Başta benimle yatmak istiyor sandım ama sonra şiirlerimi de beğendiği ortaya çıktı.
I'm just trying to provide for my family, for your sister.
Sadece ailem için iyi bir hayat sağlamaya çalışıyordum, kız kardeşin için.
I'm just... that's what I was doing here, was trying to figure out where he left off.
Yaptığım buydu, nerede bıraktığını bulmaya çalışıyordum.
I suppose we're both just trying to save one more friend from dying.
Sanırım ikimiz de bir arkadaşımız daha ölmesin diye uğraşıyoruz.
Look, I'm not trying to be mean. It's just...
Kabalaşmak istemiyorum ama...
I'm just trying to help you.
Size yardım etmeye çalışıyorum.
Just because I'm trying to figure out what to serve when you and Cameron come over tonight to help set up the stereo.
Bu akşam, Cameron'la müzik setini kurmaya yardım etmeye geldiğinizde sunmak için.
I'm just trying to think through your question. Okay, don't think.
- Senin sorunu düşünmeye çalışıyorum.
i'm just trying to help 171
i'm just trying to help you 59
i'm just trying to understand 31
i'm just trying to protect you 26
i'm just trying to do my job 29
i'm just fucking with you 43
i'm just wondering 93
i'm just saying 2329
i'm just kidding 550
i'm just getting started 85
i'm just trying to help you 59
i'm just trying to understand 31
i'm just trying to protect you 26
i'm just trying to do my job 29
i'm just fucking with you 43
i'm just wondering 93
i'm just saying 2329
i'm just kidding 550
i'm just getting started 85
i'm just asking 203
i'm just messing with you 85
i'm just 2693
i'm just fine 70
i'm just playing 44
i'm just curious 283
i'm just like you 57
i'm just joking 64
i'm just not in the mood 17
i'm just a little tired 36
i'm just messing with you 85
i'm just 2693
i'm just fine 70
i'm just playing 44
i'm just curious 283
i'm just like you 57
i'm just joking 64
i'm just not in the mood 17
i'm just a little tired 36