I'm not here to judge перевод на турецкий
89 параллельный перевод
I'm not here to judge.
Yargılamak için gelmedim.
I don't know, I'm not here to judge you.
Bilmiyorum, seni yargılamaya gelmedim.
I must remind my fellow journalists they're here to ask questions, not judge.
Sevgili gazeteci arkadaşlarıma hatırlatmalıyım ki buraya yargılamaya değil, soru sormaya geldiler.
I'm here to listen and help, not to judge you.
Dinlemek ve yardım etmek için buradayım, yargılamak için değil.
I'm not here to judge or to take sides.
Ben burda yargılamak yada taraf tutmak için bulunmuyorum.
- I'm not here to judge.
- Yargılmak için burda değilim.
I'm not here to judge you.
Ben burda seni sorguya çekmiyorum.
I'm here to kill you, not to judge you.
Burada seni öldürmek için bulunuyorum. Yargılamak için değil.
With some saying it was me and others saying not here I am, five years now, waiting for the judge to decide.
Kimi beni suçlayıp kimi de suçlamazken işte buradayım, beş yıldır hakimin karar vermesini bekliyorum.
I'm not here to judge.
Ben yargılamak için burada değilim.
I'm not here to judge. I'm here to listen and try to help.
Ben yargılamak için değil, dinlemek ve yardım etmek için buradayım.
Look, I'm not here to judge you, Dawn but I need to know how many boys you've had sex with.
Bak, seni yargılamak için burada değilim, Dawn ama kaç erkekle seks yaptığını öğrenmem lazım.
This lady didn't judge me or criticize me, which is something I'm not exactly used to around here.
Bu hanım beni tenkit etmedi, eleştirmedi. Ki buralarda buna pek alışık değilim.
I'm not here to save people, and I'm not here to judge them.
İnsanları kurtarmak için burada değilim, ve onları yargılamıyorum.
- I'm not here to judge you.
- Seni yargılamak için burada değilim.
Hey, I'm not here to judge!
Hey, yargılamak için burda değilim!
But, since I'm here to heal, not judge, I'm gonna go ahead and write you a couple of prescriptions.
Ama yargılamak için değil, iyileştirmek için burada olduğumdan, sana birkaç ilaç yazacağım.
I've never been married myself, so I'm not one to judge, but george here knows all about what it takes.
Ben hiç evlenmedim, o yüzden burada yargılayamam, ama George bilir.
Joan sent you to me because I'm not here to judge you.
Joan seni bana gönderdi, çünkü burada seni yargılamak üzere bulunmuyorum.
Claudia, I'm not here to judge you, but I think that someone got hurt by aat youwhnd kevin did.
Claudia, seni yargılamak değil niyetim ama sen ve Kevin'ın yaptıkları yüzünden birileri zarar görmüş.
I don't want to get anybody in trouble. I'm not here to judge.
Burada kimsenin başının belaya girmesini istemiyorum, Kimseyi yargılamaya da gelmedim.
Please, look, i'm not here to judge you, ok?
Lütfen bak, ben seni yargılamak için gelmedim.
I'm not here to judge you, and I won't make any decisions.
Seni yargılamak için gelmedim ve kararlar vermeyeceğim.
I'm not here to judge her, either.
Ben de onu yargılamıyorum.
- I'm not here to judge you.
- Ben seni yargilamak için burada degilim.
Now son, I'm not here to judge.
Evlat, ben buraya jürilik yapmaya gelmedim.
Look, man, I'm not here To judge you.
Buraya seni yargılamaya gelmedim.
But I'm not here to judge you.
Ama seni yargılamak için burda değilim.
I'm not here to judge.
- Yargılamak için burada değilim.
Don't worry, I'm not here to judge.
Merak etme seni yargılamaya gelmedim.
I've told you. I'm not here to judge you, I'm here to help you.
Daha önce de söyledim, buraya seni yargılamaya değil sana yardım etmeye geldim.
I'm not here to judge.
Buraya yargılamaya gelmedim.
I'm just here to support, not judge.
Ben sana destek vermeye geldim, yargılamaya değil.
I'm here to help you, Dr. Lightman, not judge you or rubber stamp anyone's attempts to discredit you or your science.
Size yardım etmek için buradayım, Dr. Lightman, yargılamak veya biri sizinle ya da işinizle ilgili sizi haksız çıkarmaya çalışsın diye uğraşmıyorum.
I'm not here to judge you, Troy.
Burada olma amacım seni yargılamak değil Troy.
I'm not here to judge you. I just want you to understand That dr.
Ben sizi yargılamıyorum. ama bilmenizi istedim ki,... Dr. King karınızla bu durumu konuşacak.
I'm not here to talk about a judge.
Buraya yargıcı konuşmaya gelmedim.
- I'm not here to judge.
Seni yargılamak için burada değilim.
Ms. Dalton, I'm not here to judge you.
Bayan Dalton, buraya sizi yargılamaya gelmedim.
I'm not here to judge you, but to help you.
Seni yargılamak için değil, sana yardımcı olmak için buradayım.
I mean, there are plenty of other seats. I'm not here to judge.
Buraya yargılamaya gelmedim.
I'm not here to judge you, Ali.
Seni yargılamak için burada değilim, Ali.
- I'm not here to judge.
- Ben kimseyi yargılamıyorum.
I'm not here to judge you, Amanda.
Seni yargılamıyorum, Amanda.
I'm not here to judge or blame you.
Seni yargılamak ya da suçlamak için gelmedim.
I'm not here to judge, I'm here to help.
Sizi yargılamak için burada değilim, size yardım etmek için buradayım.
I'm here to listen, not judge.
Dinlemek için buradayım, yargılamak için değil.
I'm not here to bust you and I'm not here to judge you.
Buraya seni tutuklamaya ya da yargılamaya gelmedim.
Rob, I'm not here to judge you.
Rob, ben seni yargılamak için burada değilim.
Now I'm not here to judge, but I want you to know I've had more than my share of drama with unreliable men.
Seni yargılamıyorum ama şunu bilmeni istiyorum ki güvenilmez erkeklerle gereğinden fazla çalkantılı ilişkim oldu.
Now, I don't know what it is you find so interesting about my client, and I'm not here to judge.
Müşterimle neden bu kadar yakından ilgilendiğinizi bilmiyorum yargılamak için de gelmedim buraya.