I'm not ready for that перевод на турецкий
175 параллельный перевод
I'm not ready for that yet.
Ben bunun için hazır değilim.
Being single, I'm not quite ready for that.
Bekar olduğum için, henüz böyle bir şeye hazır değilim.
I'm not ready for that.
Buna hazır değilim.
I'm not sure my stomach's ready for rigatoni, that sort of thing.
Midemin rigatoni veya ona benzer bir zerzevata hazır olduğundan emin değilim.
I'm... I'm not ready for all of this! Oh, that's fine.
Ve bütün bunlar için hazır değilim!
- I'm just not ready for that.
- Henüz hazır değilim.
Honey, I'd tell this boy that you're very flattered... but you're just not ready for this kind of thing.
Tatlım, ben olsam, bunun çok gurur verici olduğunu ama henüz böyle bir şey için hazır olmadığımı söylerdim.
I'm not ready for that.
Buna hazırlıklı değilim.
But I feel that you're pressuring me to do things I'm not ready for.
Ama sanki beni hazır olmadığım şeylere zorluyorsunuz gibi hissediyorum.
- I'm not ready for that yet.
- Buna hazır olduğumu sanmıyorum.
And that I'm not ready for - how about a cappucino maker?
- Öyle mi?
I'm not ready for that thing that you're doing, like, you know... I know you don't like it.
O şey için henüz hazır değilim.
- I'm not saying I'm ready for that.
- Buna hazır olmadığımı söylemiyorum.
Because, in fact, I'm not ready for that.
Aslında gerçek şu ki, Buna hazır değilim.
I mean, that's what fear is for. lt's- - lt's life's way of telling us that we're not ready for certain things.
Bu yüzden korku diye bir şey var. Hayat bize, bazı şeyler için hazır olmadığımızı böyle söylüyor.
Henry, what you need to know about me and it's something that I'm just beginning to understand is that until I can look at myself without judgment or condemnation I'm not ready for anyone.
Henry, benim hakkında bilmen gereken bir şey var ki ben bile yeni anlamaya başladım. Kendime yargılamadan ve suçlamadan bakabildiğim zamana kadar hiç kimse için hazır değilim.
No, that would have meant staying in a hotel together, and I'm not sure we're ready for that yet.
Hayır. O zaman otelde birlikte kalmamız gerekir. Buna hazır olduğuma emin değilim.
I don't want us to jump into something that we're not ready for.
Sadece hazır olmadığımız bir şeye girişmek istemiyorum.
I'm not saying for certain that's why Chakotay thought he was getting ready for a prizefight, but it's a good bet ; the holodeck boxing simulation was fresh in his memory.
Kesin olarak emin olamam ama şu para ödüllü boks maçı buna neden olmuş olabilir....... ama bahse girerim ; sanal güvertedeki boks maçı belleğini tetiklemiştir.
I'm not ready for that.
- Ah, hayır hayır hayır! Kitty, bunun için hazır değilim henüz.
But I'm not quite ready for that.
Ama buna henüz hazır değilim.
I'm not ready for that.
Hazır değilim.
I'm not ready for that yet.
Henüz buna hazır değilim.
I'm not that emotionally ready for commitment of a this magnitude.
Duygusal olarak kendimi hazır hissetmiyorum, bu kadar...
I'm not ready for that.
Henüz hazır değilim.
You're so nice, and I'm so glad that we got to know each other, but... I'm just not ready for anything, right now.
Sen çok iyisin ve tanıştığımıza çok memnunum ama şu anda böyle bir şeye hazır değilim.
I'm just afraid of pushing him into something... -... that he's not ready for.
Sadece onu hazır olmadığı bir şeye zorlamaktan korkuyorum.
- I'm not sure the squad's ready for that.
- Buna hazır olduklarını da sanmıyorum.
'Cause living together, I'm not sure we're ready for that.
Birlikte yaşamaya hazır olup olmadığımızdan emin değilim.
God has fixed the time for my death, I do not concern myself with that but to be always ready, whenever it may overtake me.
Tanrı öleceğim günü belirledi, kendimi bununla meşgul etmiyorum. Çünkü ne zaman alacak olursa olsun ben hazırım.
I'm not ready for that yet.
Buna henüz hazır değilim.
Lebedef, only don't make a disturbance, for goodness'sake I'm not asserting that he... I am ready to shed my last drop of blood, so to speak, at this moment.
Lebedev, yalnız ortalığı karıştırmayın. Tanrı aşkına! Elbette şeyi iddia etmiyorum, yani onun...
- I'm not ready for that conversation.
Bu konuşmayı yapmaya hazır olduğumu sanmıyorum.
- I'm not ready for that.
- Buna hazır değilim.
No, I'm not ready for that.
Hayır, buna hazır değilim.
He's in sixth, seventh, and... I'm just not sure he's ready, you know, for all that math.
Kendisi altıncı, yedinci sınıfta ve... pek bütün bu matematik olayına hazır olduğunu düşünmüyorum.
I'm not judging you, because i think you're an innovator but there's no way I'm ready for that.
Seni yargılamıyorum, çünkü senin bir yenilikçi olduğunu düşünüyorum, ama buna kesinlikle hazır değilim.
It was just something that was bringing the whole new wave of snowboarding right to him, and I don't know whether he was ready for it or not.
Bu onun için yeni bir snowboard sporu akımıydı ve buraya onun kapısına gelmişti. Bunun için hazır mıydı, değil miydi, bilmiyorum.
Chaz, I'm- - l'm sorry, I don't- - l'm not judging you,'cause I think you're an innovator, but... there's no way I'm ready for that.
Chaz, ben... Üzgünüm, gelemem... Seni yargılamıyorum, çünkü senin bir yenilikçi olduğunu düşünüyorum, ama buna kesinlikle hazır değilim.
I'm not ready for that, all right?
Buna hazır değilim, tamam mı?
I'm not ready for that conversation, Sean.
Bu konuşma için hazır değilim, Sean.
I'm not ready for that yet.
Henüz onun için hazır değilim.
I'm not - I'm not ready... for that.
Buna daha hazır değilim
He's this guy that I've been going out with for a while, but we're not ready to move in.
Bir süredir çıktığım bir adam, ama beraber yaşamaya hazır değiliz.
No, uh, I'm still not ready for that.
Hayır, buna hala hazır değilim.
You can pick up that weapon and kill me... or you can get your ass back into your quarters, and not leave... until you're ready to act like the man that I've known for the past 30 years
Ya o silahı alır beni vurursun ya da odana çekilir ve son 30 yıldır tanıdığım bir adam gibi davranmaya başlayana kadar orada kalırsın.
And I'm just, I'm not ready for that.
Ve ben sadece, bunun için hazır değilim.
Dad, look, I know you were just trying to help but, see, the thing is I'm not ready for that.
Hayır. Baba, yardım etmeye çalıştığını biliyorum. Ama sorun şu ki buna hazır değilim.
So you can get your ass back into your quarters and not leave until you're ready to act like the man that I've known for the past 30 years.
Kıçını kaldırıp odana git ve son 30 yıldır tanıdığım adam gibi davranmaya hazır olana kadar oradan çıkma.
Well, I'm not sure that America is ready for us to run the country like we run California, not even Californians.
Amerika'nın ülkenin Kaliforniya'yı yönettiğimiz gibi yönetilmesine hazır olduklarını sanmıyorum. Kaliforniyalılar bile değiller.
And what if I'm just not ready for that?
Peki ya ben buna hazır değilsem?