I'm the only one here перевод на турецкий
485 параллельный перевод
But I can see now that I'm the only one who could be happy here.
Fakat ben şimdi burada mutlu olabilecek tek kişinin ben olduğumu görebiliyorum.
Now, Mike here - I'm the only one she's got.
Şimdi, Mike burada — Benim sahip olduğum tek şey o.
Well, here's to the drink habit, the only one I got that don't get me into trouble.
İçki alışkanlığına içelim. Başımı belaya sokmayan tek alışkanlık.
I seem to be the only one around here capable of taking a joke.
Ne oluyor. Burada şaka kaldıran tek kişi benim sanırım.
I'm the only man here that's never been on one.
İnanıyorum öyledir ama neden?
I'm the only one here they'll pass through the gates.
Burada o kapıdan geçebilecek tek ben varım.
I'm the only one here right now, but...
Bir tek ben varım ama...
Off season like this, I reckon you're about the only one here.
Turizm sezonu daha başlamadı, sanırım tek misafir sizsiniz.
MAYBE THERE'S ONLY ONE SUMMER TO EVERY CUSTOM ER. THAT LITTLE BOY, THE ONE I KNOW, THE ONE WHO BELONGS HERE,
Benim tanıdığım, buraya ait olan o küçük çocuk var ya bu onun yazı.
I'm the only one who works around here.
Burada çalışan tek benim.
Father, I came here because you're the only one that can help me.
Peder, sana geldim, bana bir tek sen yardım edebilirsin.
Well, listen then, I'm the only one in command here... so I won't have anyone asking me questions, understand?
Pekâlâ, dinle öyleyse, burada tek amir benim bu yüzden, bana sorular soran birilerini istemiyorum, anladın mı?
I'm the only one around here that got elected by anybody.
Bu kararı verebilecek tek kişi benim.
I'm the only one here trained to do that.
Bunu yapmaya yatkın tek kişi benim burada.
And I will be the only one to make it out of here alive and sane this time.
Ve yine canlı ve akıl sağlığı yerine olarak çıkacağım.
I'd be the only one here.
Buradaki tek kişi olacaktım.
The only thing that kept me alive all those years... and at Yuma... was knowing I'd be standing here with you one day.
Beni bunca yıldır canlı tutan tek şey hem de Yuma'da bir gün burada seninle dikiliyor olacağımı bilmekti.
Well, I'm the only one here.
Burada benden başka kimse yok.
I'm the only one here who knows everything about him.
Belki burada, onun hakkında her şeyi bilen tek kişi benim.
Am I the only one, or is it hot in here?
Burası mı sıcak yoksa ben mi terledim?
I'm the only one here who can remember.
Burada hatırlayabileceğin tek kişi benim.
Apparently I'm the only one here with a spark of honor left.
Görünüşe göre burada benden başka kimsede onur kalmamış.
- I'm the only one here.
- Burada sadece ben varım.
I'm the only one working here.
Burada sadece ben çalışıyorum.
Look, I'm the only one who does anything here!
Bak burada tek iş yapan benim!
I'LL BE THE ONLY ONE HERE MRS. WESTLAKE CAN PICK ON?
Yani, Bayan Westlake ile uğraşmak zorunda bir tek ben mi kalacağım?
Apparently I'm not the only one around here... with a sense of decency.
Görünüşe göre ahlak duygusu olan tek ben değilmişim.
Well, you must be, because I'm the only one here.
Bana söylemiş olmalısın çünkü burada sadece ben varım.
I'm not the only one who pays here, Gordon.
Burada kaybı olan sadece ben değilim, Gordon.
actually I only have the grey one here cause all of his white ones are on set right now because he wears them quite often but the uh typical wife beater
Ama bu da tipik bir atlet. Sence atlet bana yakışır mı? Anladım.
Hey, Sammy, uh... since I'm the only one here in uniform,
- Sammy. Buradaki tek üniformalı ben olduğuma göre bence Amiral Crowe'u ben canlandırmalıyım.
The only thing that really matters here is one I'm about to show you.
Gerçekten burada önemli olan tek şey size göstermek üzere olduğum biridir.
I'm the only one here.
Ama burada sadece ben varım.
I could modernize the plant. I'm not the only one who pays here.
Burada kaybı olan sadece ben değilim, Gordon.
No, I'm the only one here.
Hayır sadece ben buradayım.
This is my place. I'm the only one who works out here.
Burası benim mekanım, yalnızca ben çalışıyorum.
I'm the only one here and I never met her.
Ben buradaki tek kişiyim ve ona hiç rastlamadım.
Well, at least I'm not the only one with no life around here.
En azından burada bir hayatı olmayan tek kişi ben değilim.
You see, I'm the only one who remembers anything around here.
Burada her şeyi hatırlayan tek kişi benim.
Hey, I'm not the only one with new parts around here.
Buralarda yeni bir şeyler taşıyan tek ben değilim.
Now I'm the only one who can fly us out of here.
Artık bizi buradan kurtarabilecek tek kişi benim.
It has such a lonely feeling. I'm the only one here.
- Büyük bir yalnızlık hissi veriyor.
You know what I mean though, am I the only one who's fucking lost here?
Ne anlattığımı biliyorsunuz. Tek kaçık ben miyim burada?
I'm the only one here.
Çık arabanın altından Stevens.
I'm the only one here.
Buradaki tek kişi benim.
And I'm standing here with the one, the only Elsa Klensch.
Şu anda yanımda biricik Elsa Klensch var.
He acts like I'm the only one around here with a fucking past.
Geçmişi karanlık tek kişi benmişim gibi davranıyor.
I'm the only one who's really here.
Burada gerçekten var olan yalnızca benim.
- Mulder, I'm standing in a train car just like the one on your alien autopsy video. Only I realize I've been here before.
Mulder, aynı sendeki otopsi videosundaki gibi bir tren vagonundayım ama daha önce de burada bulunmuş olduğumu hatırladım.
I'm the only one down here!
Tek başımayım.
What's happened here? I'm the only one left.
Bir tek ben kaldım.