Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I'm your boss

I'm your boss перевод на турецкий

911 параллельный перевод
I've already told your boss.
Amirinize anlatmıştım.
- I told the boss it was your suggestion.
- Patrona, bunun senin fikrin olduğunu anlattım.
Listen, you, you're my dog, and I'm your boss.
Bak, sen benim köpeğimsin ve patron benim.
If I had 300,000, I'd pay your boss
300.000 frankım olsaydı, patronunuza öderdim.
I'm even willing to forgive your boss that nasty little word "blackmail."
Patrona şu pis "şantaj" kelimesini kullandığım için özür dilemek isterdim.
Don't worry, boss. I'll be right here holding your hand.
Meraklanmayın patron, tam arkanızda olacağım.
Young fella, if my pal Fancy Pants got me down the way you do your boss, well, I guess I'd want to be rid of him.
Genç adam, ya arkadaşım Fancy Pants, senin Patronuna yaptığın gibi beni bıktırsaydı? Sanırım, ondan kurtulmak isterdim.
I don't want your advice, save it for your boss.
- Bir dakika bekle- - Senin tavsiyene ihtiyacım yok, Şerif,... sen, patronuna sakla bunu.
I'm your boss
Patron benim.
So I'm go tell people you make your speech, boss.
Ben gidip insanlara konuşma yapacağını söyleyeyim, patron.
I'm your boss, not your partner.
Ben senin patronunum, ortağın değil.
Tell your boss I'm waiting for his personal invitation.
Patronuna söyle davetini bekliyorum.
The people here may call you boss and the cattle may wear your brand but I'm not part of the stock.
Buradaki insanlar size patron diyebilirler ve sığırlar sizin markanıza sahip olabilir ama ben mallarınızın bir parçası değilim.
I'm your boss.
Patronunum.
Boss, the truth is, I've taken blows on your account.
Patron, gerçek şu ki ; sizin yüzünüzden ben saldırıya uğradım.
I'm here with your boss, Harvey Skaggs and Jim Bush, and we want to ask you some questions before the tournament starts.
Patronunla beraberim, ve Harvey Skaggs veJim Bush, ve turnuva başlamadan önce sana bir soru sormak istiyoruz.
You sense, but knot in your ears I'm the boss here.
ama kulaklarınızda düğüm ben burada patronum.
I'll bump off your boss if you bump off mine.
Sen benimkini haklarsan, ben da senin patronunu haklarım.
I've had enough with you, who's your boss?
Bıktım senden, patronun kim?
Now, listen, I ´ m old enough to be your... I ´ m still your boss, my girl.
Bak, ben senin büyüğünüm — Senden ben sorumluyum.
I'll bring our latest paper clips to show your boss next week.
Haftaya patronuna en yeni ataşlarımızı göstereceğim.
Try to cross me, and I promise... you've got a date upstairs With your boss... for free.
Beni kandırmaya çalışırsan, yemin ederim seni gökyüzündeki patronunun yanına yollarım. Hem de ücretsiz.
My good man, I think you better announce us... to your boss.
Adamım, sanırım bizi patronuna takdim etsen iyi edersin.
I have come to assist your boss, Dobashi
Patronunuza yardım etmek için geldim.
I'm colonel Milan, the assistant of your boss.
Ben Albay Milan. Servis başkanınızın yardımcısıyım.
tell your boss that I'm her enemy now.
Patronuna söyle Artık onun düşmanıyım
Dad, was I likeable in there with your boss?
Baba, senin patron benden hoşlanmış mıdır?
While I'm away, your new boss will be Hivert.
Ben burda yokken yeni patron Hivert olacak.
I wouldn't want you to get in trouble with your boss.
Patronunla başımın belaya girmesini istemiyorum.
It's also true... that I'm fond of you, that you're my boss, and that I don't want to confuse things, for your sake.
Sizden hoşlandığım, benim patronum olmanız ve işleri iyiliğiniz için karıştırmamak istediğim de ayrıca doğru.
I'm Mr. Brooks, your boss.
Ben Bay Brooks'um Senin patronun.
And I'm also going to write to your son's boss. He should me made to do his duty!
Oğlunun patronuna da yazacağım.
I'm your boss and don't you forget it.
Ben senin patronunum, sakın bunu unutma.
I don't want to have to go to your boss, okay?
Üstlerinize baş vurmak istemiyorum, tamam mı?
Now, I need those books to make a case against your boss.
Bak, patronuna karşı bir delil olarak kullanabilmem için o defterlere ihtiyacım var.
- Deke, and I ain't your friend. I'm your boss, boy.
Deke ve ben senin dostun değilim.
For what it's worth, I hope you find whoever stole your boss'car.
Ne olursa olsun umarım patronun aracını çalanları bulursun.
I'd be on top of things... if I'd kept your boss locked up.
Soruşturmamı ne ilerletecekti onu biliyorum. Yetkim olduğu için..... patronunuzu gözaltında tutmalıydım.
I'm Lieutenant Castillo, your new boss.
Ben Teğmen Castillo, yeni patronunuz.
I haven't much time for your boss and his fat wife.
Benim de senin patronun ve şişko karısı için zamanım yok.
I'm your boss now, not Osborne.
Artık patronun benim, Osborne değil.
I'm gonna go to the bar, give your boss back his keys.
Bara gideceğim, patronuna anahtarlarını geri vereceğim.
- I'll see your boss this afternoon.
- Patronla öğlenleyin bir görüşme yapacağım.
I'm your boss.
Senin patronunum.
Look, stupid, your boss is dead and I'm alive because I'm smarter than he was.
Bak, salak, patronun öldü ama ben hayattayım. Çünkü ondan daha zekiyim.
I mistook you for your boss.
Patronun sandım seni.
Look, look, look, I wouldn't have butted in, but I know that tonight is your last chance to tell the boss you got a case of the screaming thigh sweats for him.
- Aslında karışmazdım patron ama bu akşamın patronuna nasıl yanık olduğunu açıklamak için son fırsatın olduğunu biliyorum.
I'm your boss.
Ben senin patronunum.
Now, on the slim chance you weren't gonna do squat today which you didn't, I called your former boss on my lunch, six minutes, and he agreed to see you.
Bugün iş arama bahanesi ile sen sağda solda sürterken 6 dakikalık öğle tatilimde... eski patronunu aradım. Seninle konuşmayı kabul etti.
I want to do something outdoors, where I'm my own boss. You're your own boss now.
Açık havada kendi kendimin patronu olacağım bir şey yapmam lazım.
- I can't believe I'm touching a dead body. - He was your boss.
Ölü bir bedene dokunduğuma inanamıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]