Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I've got an appointment

I've got an appointment перевод на турецкий

127 параллельный перевод
I've got an appointment to insult Ambassador Trentino.
Büyükelçi Trentino'yu aşağılamalıyım.
Oh, but I've got an important appointment in the morning, John.
Ama sabah çok önemli bir randevum var John.
I've got an appointment to keep with a certain gentleman named Richard Cobb.
Richard Cobb adında bir beyefendiyle daha randevum var.
- I've got an appointment.
- Randevum var da.
I've got an appointment.
Bir randevum var.
- I've got an appointment.
- Bir randevum var da.
No, but they need a hat-check girl at the Silver Slipper... and I've got an appointment with the manager.
Hayır, ama Siver Slipper da bir hat-check kızı arıyorlar... ve yetkiliyle bir randevu ayarladım.
I've got an appointment, shortly, with the Home Office.
İçişleri Bakanlığından bir randevu aldım.
I have to go out, I've got an appointment.
Dışarı çıkmam lazım, randevum var.
I forgot to mention it. At Ventimiglia, we'll get off. I've got an appointment.
Söylemeyi unuttum, sınıra varınca ben ineceğim.
I've got an appointment with a ship that's sailing for Europe.
Avrupa'ya yelken açan bir gemi için rezervasyonum var.
I've got an appointment.
... bir randevum var.
Lieutenant, look, I've got an appointment in about an hour.
Lütfen, bize katılın.
I've got an appointment with Yale for lunch later on.
Birkaç saat sonra Yale ile birlikte kahvaltı yapacağız.
Hi. I've got an appointment with Mr. Ullman.
Merhaba. Bay Ullman'la randevum var.
Well, sorry to quit and run but I've got an important appointment with a client.
Evet böyle kaçar gibi oldu ama çok önemli bir randevum var.
I mean, of course I'm very keen to go on the trip, it's just... unfortunately, I've got an appointment to have my nostrils plucked next year.
Yani, elbette ki, yolculuğa çıkmaya çok hevesliyim, bu sadece... maalesef, bir randevum vardı önümüzdeki yıl, burun deliklerimdeki kılları yoldurtacağım.
Any day now, I've got an appointment with my doctor.
Bu günlerde, doktorumla bir randevum vardı.
I've got an 8 : 00 appointment.
08 : 00'de randevum var.
Yeah, I've got an early appointment first thing in the morning.
- Evet, sabah erken saatlerde bir randevum var.
We're gonna find out, tommorow morning I've got an appointment with chief medical examiner of sing sing, Doctor Gruber.
- Bunu yarın sabah öğreneceğiz. New York Hapishâne'si başhekimi Doktor Gruber'la randevumuz var.
I've got an appointment in Beverly Hills.
Beverly Hills'de bir randevum var.
I'VE GOT AN APPOINTMENT AT POLICE HEADQUARTERS AT 6 : 00.
Saat 6'da polis karakolunda randevum var.
I make up my mind never to care about anybody again and here I am, stuck with a man who thinks he's a character in a story who's got an appointment with death.
Aklımı bir daha kimse için kaygılanmayacağım konusunda yapılandırmıştım. Ve işte yine buradayım. Kendisini bir hikayedeki, ölümle randevusu olan Karakter sanan bir adamla tıkıldım kaldım.
- I've got an appointment...
- Bir randevum var...
I've got an appointment at the Smithsonian with an ethno-biologist.
Bir etno-biyologla, Smithsonian'da bir randevum var.
i've got an appointment anyway.
Zaten bir randevum var.
Besides, Doc and I got an appointment.
Ayrıca, Doktor ve benim bir randevumuz var.
Hilton and I got an appointment with the governor this evening.
Hilton ve benim bu akşam valiyle bir randevumuz var.
I finally got us an appointment, and I was the only one there.
Sonunda bizim için bir randevu aldım, ve oradaki tek kişi bendim.
- No, I've got an appointment.
Hayır. bir randevumuz vardı.
I've got an appointment this afternoon with Noge.
- Naj mı?
I've got an appointment with Death!
Ölüm'le bir randevum var!
The bald guy has to deliver the diamond in three days. I've got the diamond. I make an appointment with him and of course he'll show up.
Kel herif elması 3 gün içinde teslim etmeli ama elmas ben de onunla bir anlaşma yaptım, yani bana gelecek orada, onu ve çetesini tutuklayabilirsin!
I've got you an appointment with ours. - No. - What?
Bir de size bizimkilerden bir randevu aldım.
I got an irrevocable appointment with a painful, horrible, violent death, and no one can fix me, Rommie.
Acı dolu, korkunç bir ölümle değiştirilemez bir randevum var ve beni kimse iyileştiremez Rommie.
But I've got an appointment with Vertes this afternoon.
Fakat bu öğleden sonra Vertes'le bir görüşmem var.
I got an appointment with ajudge, and then we're offto Rome.
Bir yargıç bizi evlendirecek ve sonra Roma'ya gidiyoruz.
I've got an appointment with Arthur.
Arthur'la bir görüşmem var.
Well, I suggest that you make an appointment with an allergist as soon as you've got some time, which should be remarkably soon considering you are fired, effective immediately, after the luncheon.
O halde boş vakit bulur bulmaz doktordan randevu almanı tavsiye ederim, ki bu çok yakın bir gelecekte olacak çünkü kovuldun. Yemekten sonra ayrılacaksın.
I've got an appointment at the student store.
Öğrenci dükkanında randevum var.
I've got an appointment with my couch.
Koltuğumla randevum var.
I've got an appointment with that school.
O okula görüşmeye gideceğim.
I've got another appointment in half an hour.
Yarım saat sonra başka bir toplantım var.
- I've got an appointment with doctor...
- Bir randevum vardı, doktor...
- Yeah, I've got an appointment.
- Evet, randevum var.
I've got an appointment, I'll come in two days time.
Randevum var, 48 saat içinde gelirim.
I've got you an appointment with the top psychopharmacologist in the state.
Sana eyaletteki en iyi psikofarmakolojist ile bir randevu ayarladım.
I've got an appointment.
- Kimle?
No, but they need a hat-check girl at the Silver Slipper... and I've got an appointment with the manager.
Hayır, ama Siver Slipper da bir hat-check kızı arıyorlar... ve yetkiliyle bir randevu ayarladım
I'm sorry, Rod, I've got an appointment.
Üzgünüm, Rod, Bir randevum var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]