Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I've got to go

I've got to go перевод на турецкий

4,065 параллельный перевод
I've got to go talk to Jen first.
Önce gidip Jen'le konuşmalıyım.
I've got to go back into therapy.
Terapiye geri dönmem gerekiyor.
OK, that was my agent. I've got to go to this fucking funeral.
Menajerim aradı ve lanet cenazeye gitmek zorunda olduğumu söyledi.
And I got to go.
Ve ben de gitmeliyim.
I've got to go.
Gitmem lazım.
I was able to go in there with a tactic, execute it, and I got the result, and then she said I made her day.
Göremeyen biri olarak, bu taktiği geliştirdim, işimi yaptım ve sonuçta aynen onun gibi olduğumu söyledi.
I've got to go, Tony.
Kapatmalıyım Tony.
Yeah. I've got to go talk to this woman named Megan Stevens.
Megan Stevens denen kadınla konuşmalıyım.
I've got to go.
Gitmem gerek.
I've got to go round to her now.
Yanına gitmem gerek.
Gary, I've got to go back to the office.
Gary, benim ofise dönmem lazım.
But I've got Breena to talk to when I go home at night.
Ama benim gece eve gittiğimde konuşabildiğim Breena'm var.
Um... sorry, I've got to go.
Um... Afedersin, gitmek zorundayım.
- I've got to go, man.
- Adamım kapatmam lazım.
On Monday, I've got to go to work. And they heard about me doing this show, and they said,
Bu şova katıldığımı biliyorlardı ve dediler ki...
I got us a house that has a yard and a jacuzzi tub, just like that hotel we used to go to. Hmm?
Bahçeli ve jakuzili bir ev aldım, aynı gittiğimiz o otel gibi.
We've got to go. But I'm in my robe, and you're in your mother's pyjamas.
Ama bende sabahlık var ve sen de annenin pijamalarını giyiyorsun.
Um, I've got to go.
Ben de gitmek zorundayım.
I've got to go.
Whitney beni öldürecek.
I'll go over and see if they got a room and stick around until things calm down for you and you're ready to talk.
Gidip bir odaları var mı bakacağım ve olaylar sakinleşinceye ve siz konuşmaya hazır olana kadar etrafta takılacağım.
"So, honey, I know you've only got one year left in high school but I would love it if you'd drop everything leave all your friends behind, and go to boarding school in Arizona."
"Tatlım, lisede sadece bir yılının kaldığını biliyorum..." ama her şeyi bırakıp, arkadaşlarından ayrılıp... "...
Well, I've got to go.
Pekâlâ, gitmem gerek.
Bonus. Harvey, I'm sorry. I've got to go see my grandmother.
Harvey, özür dilerim, büyükannemi görmem gerek.
I've got to go.
Kapatmam gerek.
I've got to go,
- Gidiyorum. Beni eve bırakacaklar.
Look, I've got to go see a man about a dog, but I can call for someone to clean up this dirt
Bakin bir köpekle ilgili görmem gereken biri var ama bu pisligi temizlemesi için birilerine haber verebilirim.
I've got to go.
Gitmeliyim.
Um, I've got to go meet my friend soon.
Birazdan arkadaşımla buluşmaya gitmem gerek.
- Look, Mam, I've got to go.
- Bak Anne, gitmem gerek.
I've got it all planned we'll just go back to the woods this weekend and get an even better picture!
Herşeyi planladım. - Bu haftasonu araziye tekrar gideceğiz... ve daha iyi bir fotoğraf yakalayacağız.
I've got to call an ambulance for him, just go.
Ve Matt... Onun için ambulans çağırmam lazım, siz gidin.
I-I've got to go.
İşe dönmem gerek.
Truly you saved that girl's life, but I've got to go by the book to see this through.
Açık ki o kızın hayatını kurtardın ama bu işi kitabına göre yapmam gerekiyor.
You go off to Vegas on a business trip, then you come back, hand me a penn and teller coffee mug and say, "by the way I just got married"? !
Sen Vegaslar'a iş için git ve geri gelirken bana bir kalem ve kahve kupasıyla getirip "bu arada ben evlendim" de öyle mi?
I've got nowhere to go.
Gidecek başka yerim yok.
I can make the crying go away, but you've got to talk to me.
Ağlama sesini gönderebilirim, ama, sen bana anlatmalısın.
I've got to go on my Casey Anthony Facebook page " and see if my Casey Anthony Facebook friends just saw Casey Anthony
Casey Anthony facebook sayfama girip Casey Anthony facebook arkadaşlarımın...
I've got to go to my Association meeting.
İşbirliği ile olan toplantıma gitmeliyim.
I've got to go to my meeting now.
Şimdi toplantıma gitmeliyim.
I've got to get back to work. Here you go.
İşe dönmem lazım benim, al bakalım.
Go ahead Well, I got to the light and he appeared.
Işığa doğru gittim ve ortaya o çıktı.
I've got to go visit my dadi.
Büyükannemi ziyarete gitmem lazım.
I've got to go.
Gideceğim.
I've got to go to my business conference.
Daha konferansa gitmem gerekiyor.
I've got an I.D. card and a NASA golf shirt. No, no, you got to go.
Kimlik kartım ve NASA golf gömleğim var.
I - I-I've got to go to work.
İşe gitmem gerekiyor.
And when forensics have got all their samples, I want you to go through everything.
Ve Adli Tıp bulguları topladığında hepsini bir arada incelemeni istiyorum.
I've got to go.
- Gitmem gerek.
I'm very sorry, but that's the secret signal that we've got a very, very serious emergency to go to.
cok özür dilerim ama bu cok acil bir durumun isaretiydi ve hemen gitmemiz gerekiyor.
I've got to go see what latitude we're at.
Gidip hangi enlemdeyiz bakmam lazim.
I've got to go.
Benim gitmem lazım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]