I've got to go back перевод на турецкий
225 параллельный перевод
I'm sorry, dear, but we've got to go right back to New York.
Kusura bakma hayatım ama hemen New York'a dönmemiz gerek.
Sorry, boys, but I've got to go back tonight.
Üzgünüm çocuklar, ama bu gece dönmem gerek.
- I've got to go back tomorrow.
- Elbette ki. - Yarın geri dönmem gerekiyor.
I've got to go, I'm supposed to be back...
Gitmem gerekiyor, bu saatte eve dönmüş olmam...
I've got to go back, keep Janoth from finding him.
Dönüp Janoth'un o adamı bulmasını engellemeliyim.
I've got to go back.
- Geri dönmeliyim. - Ama niye?
I've got to go away now... and I won't be back.
Şimdi gitmek zorundayım... Ve geri dönmeyeceğim.
I've got to go back.
Geri dönmeliyim.
- Then don't go back, Will - I've got to.
- Öyleyse geri dönme, Will
We got back to my apartment and I wanted to go out and have a little fun or something and, well, we had sort of a little lover's quarrel.
Eve geri döndük. Sonra da ben biraz eğlenmek için dışarı çıkmak istedim ve aramızda küçük bir münakaşa oldu.
I've got to go back and tell him.
Geri dönüp ona söylemek zorundayım.
I've got to go back now.
Hemen şimdi.
- I've got to go back.
- Geri dönmem gerek.
I told you before, we've got to go back before we can go forward.
Söylediğim gibi ileri gitmeden önce geriye gitmeliyiz.
I've got to go back to the clinic.
Kliniğe geri gitmem gerek.
I can't help it if we've got to go back.
Geri dönmememiz elde değil.
I've got something to go back to.
Yanına dönebileceğim bir şey var.
I couldn't go back to sleep, so I got up and went for a drive.
Tekrar uyuyamadım, bu yüzden kalktım ve arabayla biraz dolaştım.
- I've got to go back there.
- Oraya geri dönmeliyim.
I know that all of this is a bit of a nightmare, but we've just got to get Ian back and then we can go back to the ship.
Cesur ol canım! Bunların hepsinin bir kabus olduğunu biliyorum, ama bizim Ian'ı kurtarıp gemiye dönmemiz gerek.
- Darling, I've got to go back there.
- Sevgilim, geri dönmem lazım.
So I've got to get to Dr. Koska at the clinic, but you've got to go back into that room.
Klinikteki Dr. Koska'ya ulaşmalıyım ama sen de o odaya dönmelisin.
I want this building to stretch back just as far as it'll go, because I want to be able to fit in that 30 foot bar that we've got.
Bu binayı olabildiğince, arkaya doğru uzatmak istiyorum. Çünkü 15 metrelik barı oraya uydurmalıyız.
I just got back from Jackson and have to go to my father's ranch.
Jackson'dan henüz geldim ve babamın çiftliğine gitmeme gerekiyor.
I suggest we go along with them to the restaurant... and there you say you've got to phone while I go out the back door.
Bakın teklifim ne. Onlarla lokantaya gidiyormuş gibi yapacağız. Oraya varınca telefon etmek isteyip ayrılacaksınız.
I've got to go back.
Artık gitmeliyim.
I know, but I've got to go back to California.
Biliyorum ama Kaliforniya'ya dönmem gerek.
I've got to go back to that place .
O müzeye tekrar dönmeliyim.
Now I've got to go back to the gynecologist, and say, in my sweet little voice :
Şimdi jinekoloğuma gidip tatlı bir sesle :
I've got to go out but I'll be back soon.
Dışarı çıkmam lazım ama birazdan döneceğim.
I've got to go out shopping, you can have your shield back later, meanwhile... you tidy the place up a bit, it's like a wild boars sty!
Alışverişe gitmem lazım, kalkanını sonra alırsın, bu arada... etrafı biraz düzelt, ev domuz ahırı gibi.
Okay? I wish you could've told me before I left'cause I've got to go back and write the story, one way or another, that's all.
Keşke ben çıkmadan anlatsaydınız çünkü geri dönmek zorundayım ve öyle ya da böyle bu hikayeyi yazacağım.
I got up one day, got dressed and told the bastard to go back to his wife.
Bir gün uyandım, üzerimi giyindim ve o piçe karısına geri dönmesini söyledim.
We've got to get somebody to go out and find Anthony and bring him back.
Gidip, Anthony'i bulup, geri getirecek birini bulmamiz lazim.
Look, I've got to go back to the base.
Birliğime dönmek zorundayım.
I've got to go back for it.
Gidip almam gerek.
But we've got 2 days before we go back to Rhode Island, so I thought I'd make them the best 2 days.
Ama Rhode Adası'na dönmeden önce iki günümüz var, ve hayatımızın en iyi iki gününü yaşatabileceğimi düşündüm.
I think it means that it's locked up in your past, and you've got to try to go back.
Bence tüm bunlar senin geçmişinde hapsolmuş durumda, ve senin geri dönüp onlara ulaşmaya çalışman gerek.
- Go! Lillian, I have tried to keep those people off your back, but you've got...
Lillian, seni rahat bıraksınlar diye çok uğraştım ama senin...
It'll all come back soon. I've got to go run an errand for Julie.
Dışarı çıkıp Julie'nin işlerini halletmeliyim.
It means I've got to go back to the barracks for roll call.
Yani yoklama için kışlaya dönmek zorundayım.
Then I had to go to the country to visit Aunt Augusta and when I got back, I had poison ivy and you had Tom.
Sonra ben Augusta Teyze'yi ziyaret etmeye şehir dışına çıktım ve geri döndüğüm zaman benim zehirli sarmaşıklarım seninse Tom'un vardı.
Now I've got to go back.
Şimdi dönmeliyim.
i've got to go reload the back-ups.
Benim gidip yardımcı dosyaları yüklemem lazım.
I've got to go back.
Geri dönmem lazım.
I've got to go back up to town tomorrow.
Yarın şehir merkezine gitmeliyim.
Now I've got to go back to an ugly place, and if I don't, I'll be running for the rest of my life, and you and your mommy will be running with me.
Kötü şeylerin olduğu yere dönüp hayatımın geri kalanında da dövüşmek zorundayım. Annene lütfen iyi bak, olur mu?
- I've got to go back a little now.
- Bu biraz eskiye dayanıyor.
"I've got to go back to the future?"
"Geleceğe geri dönmeliyim" mi diyeceksin?
Eddie where are you going? I've got to go back to Derry!
- Nereye gidiyorsun?
Go back to my place and make sure I've got everything.
Benim yere git ve herşeyi aldığımdan emin ol.