I've heard of that перевод на турецкий
986 параллельный перевод
The rumors of the relationship between you two were all over the place and everyone was talking about you two. So, I'll just relay the stories that I've heard from others.
İnsanların orada burada konuştuğunu görüp duyduğum dedikoduları sana anlatacağım.
I heard only today that they've passed a new law in France that the lives of all aristocrats who return to France are forfeit to the revolution.
Daha bugün duydum ki Fransa'da yeni geçirilen yasaya göre Fransa'ya geri dönen tüm aristokratlar devrim adına idamla cezalandırılacaklar.
I've never had that pleasure, but of course I've heard of him.
O zevke nail olmadım ama elbette onu duymuştum.
That's the first lucid talk I've heard out of Hindley for weeks.
Hindley'den haftalardır ilk kez duyduğum mantıklı bir konuşma.
I've heard Mr. de Winter say that this is his favorite of all the paintings.
Bay de Winter'ı, bütün tablolar içinde en çok bunu sevdiğini söylerken duymuştum.
I don't suppose you've heard of the U-boat that was sunk in Hudson Bay and the six Germans who escaped.
Hudson Körfezi'nde batırılan Alman deniz altısını ve altı Alman'ın kaçtığını duymadın sanırım.
And yet knowing that I'd heard it you planned this way of escape.
Ve duyduğum anda anladım ki kaçış yolu olarak burayı planlamıştın.
By the way, I believe her husband is that great Polish actor... Joseph Tura. Of course, you've heard of him?
Bu arada onu kocası, şu meşhur Polonyalı aktör Joseph Tura galiba.
Well, that's about as good a definition of America as any I've ever heard.
İşte bu duyduklarım arasında Amerika'yı en iyi tanımlayan ifadelerden birisi.
Of course. I don't mean actually but I've been saying that ever since I saw you and heard you sing.
Gerçek anlamda demiyorum, seni ilk gördüğümden ve dinlediğimden beri söylüyorum.
- I've never heard of a job like that.
- Hiç böyle bir iş duymadım.
I've heard of you being in Quebec and I'm turning to you, a stranger, and asking your help in the frantic hope that you'll not fail me.
Senin Quebec'te olduğunu işittim ve senin için bir yabancıya dönüşüyorum, ve beni kırmayacağına dair çılgınca bir umutla senin yardımını istiyorum.
I've heard that argument from a number of amorous psychiatrists who all wanted to make a better doctor of me.
Bu savı, beni daha iyi bir doktor yapmaya çalışan... -... birçok psikiyatristten duydum.
That's something I've never heard of.
Böyle bir şeyi asla duymadım.
I've heard several versions of that.
Bununla ilgili birkaç çeşit görüş duymuştum?
I've heard of people that don't like certain kinds of cops.
Ben de bazı polislerden hoşlanmayan insanlar olduğunu duymuştum.
When I think of all the wonderful things that you know about... - that I've never even heard of...
Adını bile duymadığım bildiğiniz tüm harika şeyleri düşünüyorum da!
I've never heard of any man enduring the shame of publicly admitting that his wife was cheating on him.
Bir erkeğin açıkça karısının onu aldattığını kabullendiğini ve utancına dayandığını görmedim.
I heard a song that impressed me very much, and it's the kind of a song we snap our fingers and clap our hands, and I want you to come along with me. We'll have a little fun.
Parmaklarınızı şıklatıp, ellerinizi çırpın ve bana katılın ki biraz eğlenelim.
Rocky, you've given me a lot of reasons why not but I still haven't heard the one thing that would convince me.
Rocky, bunu yapmamam için bir sürü neden saydın ama beni ikna edecek olanı hâlâ söylemedin.
That's one of the nicest things I've heard.
Bu duyduğum en güzel şeylerden biri.
That's the biggest pack of lies I've ever heard.
Bu duyduğum en kuyruklu yalan.
I saw her run out on the foredeck, and I heard her call my name, then that half of the ship just turned over and went down.
Onun ön güverteye doğru bana bağırarak koştuğunu gördüm. Ama sonra o kısım ters döndü ve batıp gitti.
I've heard enough of that!
Yeterince dinledim!
Why, that's the craziest thing I've ever heard of.
Ne, duyduğum en çılgınca şey.
As I was telling the sergeant, we have heard that some of your most important generals and newspapermen are on the way up here.
Biz çavuşa söylüyordum, Duyduk ki bazı en önemli generaller, ve gazeteciler buraya gelmek üzere yoldalarmış.
The reason you've never heard of me is that I succeeded.
Benimle ilgili hiçbir şey duymamış olmanızın nedeni başarmış olmam.
I will not pretend I'm in love with my mother-in-law, but if you are suggesting that I have her done away with, that is the most fiendish thing I've ever heard of.
Kaynanamı sevdiğimi söyleyemem, fakat benim ondan kurtulmamı öneriyorsanız, bu işittiğim en şeytani şey.
But I've heard of a young rabbi who says that forgiveness is greater and love more powerful than hatred.
Ama genç bir haham, affetmenin büyüklük, sevgininse nefretten güçlü olduğunu söylüyormuş.
I've heard that you are of noble birth yourself.
Sizin de soylu bir aileden olduğunuzu duydum.
But, on the other hand... I've heard it also said... confidentially... that he is a former Lord of the British Admiralty.
Ama öte yandan yine aramızda kalacak İngiliz Donanması'nın eski bir amirali olduğunu da duydum.
I've heard of another man of that name.
Bu adda başka birini duydum.
That's the first I've heard of it.
Bunu ilk defa duyuyorum.
Oh, I'm- - I'm sure you've heard the rest of that before.
Bu hikayeyi daha önce de duymuşsundur.
Well... Just recently I heard from some of the boys that they've seen him and her going around together.
Şey... bazı çocuklardan duyduğuma göre Yoh'u, yanında o kadınla gezerken görmüşler.
That's the stupidest thing I've ever heard through a set of earphones.
Bu bugüne kadar bu kulaklıklardan duyduğum en aptalca şey.
Most certainly God protects the ship by inspiring the captain but I've never heard that he determines the wages of the crew, nor instructs the pay master in his duties.
Kuşkusuz Tanrı, kaptana verdiği ilhamlarla gemiyi korur. Ama tanrının, gemi mürettebatının maaşlarını düzenlediğini ya da mutemete görevini öğrettiğini hiç duymadım.
I've never heard of that.
Bir yaşıma daha girdim.
I've heard that before, "Bad Wolf." I've heard that lots of times.
Bunu daha önce duymuştum, "Kötü Kurt." Defalarca duymuştum.
That's the cruellest thing I've ever heard of.
Bu kadar acımasızını ne duydum, ne de gördüm!
Look, I've heard of organization, but you mean to say that the bus line is on our side?
Örgütten haberim var. Ama bu otobüs hattı bizim tarafımızda mı?
I've heard of a man by that name.
Aynı adı taşıyan birini duymuştum.
In that loneliness marooned in a stone sea I heard lips whispering continually and felt all the time in the palms of my hands and in my skin the need of contact.
Bir taş denizinin ortasındaki o yalnızlıkta durmadan fısıldaşan dudaklar duydum ve hep onu hissettim avuçlarımda ve tenimde o temas ihtiyacını.
I've never heard of a dance by that name!
Böyle bir dans hiç duymadım daha önce.
I've never heard of anybody of that name.
O isimde herhangi birini duymadım.
I've heard that 8th Master of Yans at San Yang county also had his head chopped off and hung on the temple's flag pole
8.ci Yan efendinin de San Yang şehrinde... bir direğin üstünde kafası... kesilmiş bulmuşlar
I'm wracking my brain here. I'm trying to think of something I've heard that has made me happier, but I just can't come up with a thing. It's just so wonderful.
Beni böyle uçuran başka haber hatırlamaya uğraşıyorum, ama aklıma bu güzellikte bir şey gelmiyor.
I think that is one of the most mature things I've ever heard of a man doing.
Biliyor musunuz, daha önce böyle olgun bir davranışı seçen hiçbir erkek duymamıştım.
Yes, I've heard it said that I was paid a lot of money.
Evet, bana yüklü para ödendiğini duydum.
Therefore, I say bluntly that already, you have heard sufficient to point to the responsibility and guilt of another party.
Bu yüzden de açık açık önceden de hakkında yeterince duyduğunuz başka bir ortağın sorumluluğuna ve suçuna dikkatinizi çekmek istiyorum.
I understand your depth of feeling, sir, and I'm going back to that station and try my best to find somebody who can clear her name. You haven't heard me. Her name doesn't need clearing.
Ve dediğim gibi, fark ettim ki, Bay Jennings'in itirafı, kız kardeşinizin kullandığını söylediği bütün o korkunç sözler, bunlar hiç de onun tarzına benzemiyordu.
i've heard of him 57
i've heard 148
i've heard of it 63
i've heard it before 24
i've heard about it 20
i've heard a lot about you 167
i've heard that before 100
i've heard about you 63
i've heard of them 22
i've heard that one before 39
i've heard 148
i've heard of it 63
i've heard it before 24
i've heard about it 20
i've heard a lot about you 167
i've heard that before 100
i've heard about you 63
i've heard of them 22
i've heard that one before 39
i've heard that 58
i've heard so much about you 123
i've heard of you 53
i've heard it both ways 18
i've heard enough 133
i've heard the name 17
i've heard all about you 18
i've heard it 36
i've heard it all before 22
i've heard stories 20
i've heard so much about you 123
i've heard of you 53
i've heard it both ways 18
i've heard enough 133
i've heard the name 17
i've heard all about you 18
i've heard it 36
i've heard it all before 22
i've heard stories 20
of that i have no doubt 18
of that 53
i've never been there 72
i've got this 271
i've never done that 24
i've got your back 60
i've got you 463
i've got you covered 19
i've got 661
i've got an appointment 28
of that 53
i've never been there 72
i've got this 271
i've never done that 24
i've got your back 60
i've got you 463
i've got you covered 19
i've got 661
i've got an appointment 28
i've got it 1049
i've been there 404
i've been watching you 106
i've got to 132
i've got a headache 42
i've been thinking 800
i've got an idea 313
i've got to go 756
i've got your number 23
i've been busy 216
i've been there 404
i've been watching you 106
i've got to 132
i've got a headache 42
i've been thinking 800
i've got an idea 313
i've got to go 756
i've got your number 23
i've been busy 216