I am here for you перевод на турецкий
472 параллельный перевод
And so now I am here for you.
Böylece şimdi senin için buradayım.
You wanna know what I am here for?
Burada ne işim olduğunu öğrenmek mi istiyorsun?
- It's hardly the best time... for you to have come out here, but I can't tell you how pleased I am to see you.
- Gelmeniz için iyi bir zaman değilmiş... Ama sizi gördüğüme çok sevindiğimi söylemeliyim.
What do you think I am out here for?
Sence neden buradayım?
And here I am cooking for you.
Şimdi sana yemek pişiriyorum.
Am I a fool to leave you here and roam the world seeking for treasure?
Seni burada bırakacak ve hazine aramak için dünyayı dolaşacak kadar akılsız mıyım?
Do you think I am here for pleasure?
Ya ben, zevk için mi buradayım?
Here, see for yourself. Why don't you finish getting dressed? For your information I am a man of... regular habits and getting dressed at 6 : 15 in the morning doesn't happen to be one of them.
- Sabah saat 6 : 00'da giyinmek... adetim değildir.
Here I am with a load of profit for you.
İşte size kar getirecek bir yükle karşınızdayım.
Am I just supposed to sit here for the rest of my life waiting for you?
Hayatımın geri kalanında burada oturup, seni mi beklemeliyim? - Çünkü bekleyeceğim!
What am I supposed to do when you're sitting in your big fat bank in Laredo and I'm waiting for you here in Black Creek?
Sen Laredo'da kocaman bankanda otururken ve ben seni burada Black Creek'te beklerken benim ne yapmam gerekiyor?
Don't you forget, I am here for a business deal. Exactly, my dear.
Ortağız biz, neden arkadaş ta olmayalım?
I am the one you were waiting for,... and I am here with you.
Evet, beklediğin bendim. Ve buradayım. Seninle birlikte.
Yan Tian Long, I Jade Raksha am here for you
Yan Tian Long, Ben Yeşim hayaletim!
All peace-Ioving Christians getting ready to go to church this morning, and here I am, yours truly, yeah, Super Soul, bantering the stream of unconsciousness and peddling his labels for the sake of good music to all you listeners out there.
Huzur peşindeki tüm Hristiyanlar bu sabah kiliseye gitmeye hazırlanıyor. Ve burada bendeniz, Super Soul, siz tüm dinleyenlere iyi müzik sunmak adına bilinçsizliğin akışıyla şakalaşıyor ve basit yaftaları pazarlıyorum.
Lord Retsudo of the Ura-Yagyu in Edo has an order for you. I am here to deliver his message.
Edo'daki Gölge Yagyu Klanının lideri Efendi Retsudo'nun emirleri ile geldim.
You're here for the same reason as I am.
Senin neden burada olduğunu biliyorum. Ben de aynı durumdayım.
Here I am just starting to work for you two "beauties". And I make my first contact.
Siz, iki orospu için çalışmaya başladığımdan bu yana ilk bağlantımı kurdum.
I looked for an opportunity to see you again, so I got into a fight... and here I am.
Seni tekrar görmek için fırsat kolluyordum ben de bir kavgaya karıştım işte buradayım.
Jack, Lois. Lucky for you, I am here.
Jack, Louis, benimle karşılaştığınız için çok şanslısınız.
Lois, lucky for you, I am here.
Louise, iyi ki ben buradayım.
You told me on phone to join you for lunch. So here I am.
bana öğlen beraber yemek yiyelim dediniz bende burdayım.
I am here to suggest that you make restitution for those vehicles.
O araçların zararını karşılamanızı söylemeye geldim.
You bring five totally different girls here on a bogus casting session for a part that was mine in the first place, and you ask me what I am up to?
Buraya saçma sapan bir rol dağıtımı bahanesiyle beş farklı kız getirdin. Ki bu rol daha başından beri benimdi. Ve bana ne karıştırdığımı soruyorsun?
- Here I am! - You shall pay for your treachery!
Hainliğinin bedelini ödeyeceksin.
When you used to sit here in this corner, I thought, "If she's thinking about me from so far away, I am alive for her." And this thought supported me and comforted me.
O köşede oturduğunda, kendime derdim ki : "Eğer o uzak diyardayken de beni düşünebiliyorsa, onun için yaşayacağım." ve içim rahatlardı.
I am not some kind of freak that is here on display... for the amusement of those hooligans you call children.
Çocuk dediğiniz serserilerin eğlencesi için teşhir edilen tuhaf bir yaratık değilim.
I am going to do for you a postmodern fantasy in here.
Burada senin için postmodern bir fantazi yaratacağım.
Here I am, and here's a kind of present for you.
İşte geldim. Sana güzel bir hediye getirdim.
'Cause if you were here... I'd have to have you arrested. I am a stickler for the rules.
Çünkü eğer buradaysan seni tutuklattırmam lazım.
Molly, as grateful as I am for what you've done for me, I'm sure as hell not gonna stand here and listen to you lecture me on what a husband and wife should and shouldn't do.
Molly, en az benim için yaptıklarından ötürü müteşekkir olduğum kadar eminim ki, burada dikilip bana bir karı kocanın ne yapıp yapmaması gerektiği konusunda ders vermeni dinlemeyeceğim.
I still won't be sitting here with you, because I have something at home that doesn't care what I look like, accepts me for what I am, and is always there when I need it... my couch.
Çünkü evde dış görünüşüme aldırmayan bir şey var. Beni olduğum gibi kabul eden ve her ihtiyacım olduğunda orada olan bir şey var. Kanepem.
I know what trouble it's been for you to get here, and I am curious why.
Buraya gelmenin senin için nasıl bir dert olduğunu biliyorum, ve nedenini merak ediyorum.
Well, I was just wondering, ma'am, all those fans of Mr. Brady, those people who read his books on film and all, when they call for him here, do you keep a list of those phone calls?
Şey, sadece merak ediyordum, madam, acaba bütün o Bay Brady'nin hayranları, film üzerine yazdıklarını okuyan şu insanlar, onu aradıklarında, telefonların listesini tutar mısınız?
You know, I thought about it for a while, but I didn't want to so here I am.
Ben bir ara düsündüm, ama istemedim o yüzden buradayim.
I was afraid I'd miss you too much. Since I'm not meeting my aunt for another half hour, here I am.
Görmeyince, seni özlüyorum, yarım saat boş vaktim var ve buradayım.
- Yeah, am I gonna be sittin'here some night and some... checkout girl - comes here looking for you?
- Bir kaç gece burada oturup bir kaç kızın seni aramasını mı bekleyeceğim?
You step in the room, and you say... "I know I haven't been here for you before... but I am your father, and I'm here for you now."
Odaya gir ve şöyle de, "daha önce yanında olmadığımın farkındayım, ama babanım ve artık yanındayım."
I know I haven't been here for you before... but I am your father, and I'm here for you now.
Daha önce yanında olmadığımın farkındayım ama babanım ve artık yanındayım.
You ask... am I up here for personal glory?
Kişisel başarı için mi buradayım?
A little scuffle ensued... and here I am, after admitting him to a hospital. Who taught you to fight for others?
Biraz kavga ettik ve ben bundan sonra onu bir hastaneye getirdim baskalari ile sana kim dövüsmeyi ögretti?
General Golida, I am ordered to take you here for the sunken ship.
General Golida sizi Buraya batık gemiyi için getirdik!
I am waiting for you right here Alright!
- Burada bekliyorum seni.
I mean, if you said, "I am here to fight for truth or justice"...
Demek istediğim, eğer şöyle dersen, "Hak veya adalet için savaşmak için buradayım"...
You're not here for your environmental virtue any more than I am.
Benden daha fazla çevre avantajınızdan dolayı burada değilsiniz.
I am so happy to introduce to you our new character in Wonder World, named after a man who's most responsible for my being here today.
Wonder World'deki yeni karakterimizi tanıtmaktan mutluluk duyuyorum. Adını, bugün burada olmamı sağlayan adamdan alıyor.
Look, frankly, I for one am shocked to see you back here.
Bak, aslında seni tekrar burada gördüğüme çok şaşırdım.
'Listen, Mr Ross, I've worked here'for six years and I've never missed a day,'but you've constantly promoted people less qualified than I am.
Dinleyin Bay Ross. 6 yıldır bu şirkette çalışıyorum. Ve bir tek gün bile işe gelmediğim olmadı.
Scott, am I here looking for you?
Scott, seni mi arıyorum?
I am standing here- - in the middle of- - and it is- - for those of you with sons and daughters up here,
Şu anda durduğum yer * * * tam ortası * * * ve burası * * *.
- Yes, I am. But how many of you can say you've been here for two, or three, or even four generations? !
Evet ama hanginiz burada bir ya da iki ya da üç, hatta dört nesildir yaşadığını söyleyebilir?