I asked her to marry me перевод на турецкий
94 параллельный перевод
Yes, so I asked her to marry me.
Evet, sonra ona evlenme teklif ettim.
I think I asked her to marry me, Mom.
- O domatesle mi? Sanırım evlenme teklif ettim.
I asked her to marry me.
Ona onu sevdiğimi söyledim.
On the way, I asked her to marry me.
Yolda, evlenme teklifi yaptım.
I asked her to marry me once.
Bir keresinde benimle evlenmesini istemiştim.
In seven years I asked her to marry me 8 times, and she always answered "no".
Yedi yıl boyunca ona sekiz kez evlilik teklif ettim, ve onun cevabı hep "hayır" oldu.
Ended up in some little town in Montana, out past Great Falls, and I asked her to marry me ; half joking', half drunk, half crazy.
Küçük bir kasabaya geldik, Büyük Şelale'yi geçince... ona evlenme teklif ettim. Bütün gece arabayla dolaştık. Yarı şaka, yarı sarhoş ve yarı kırık bir halde.
That's why I asked her to marry me.
Bu yüzden ona evlenme teklif ettim.
So I asked her to marry me. - Really?
- Benimle evlenmesini istedim.
I asked her to marry me, but she turned me down... but I still love her more than anything in the world... and every minute I can spend with her is pure heaven.
Evlenme teklif ettim fakat ret cevabı aldım. Lakin onu hâlâ dünyadaki her şeyden çok seviyorum ve onunla geçirdiğim her saniye cennetteymişim gibi hissediyorum.
She told me when I asked her to marry me that the doctors had given her from 3 to 5 years,
Evlenme teklif ettiğimde doktorların ona en fazla üç ila beş yıI ömür biçtiğini anlattı.
I asked her to marry me because I thought that was the best way to conquer her.
Ona benimle evlenmesini sordum, çünkü onu fethetmenin en iyi yolunun bu olduğunu düşündüm.
I asked her to marry me.
Evlenme teklif ettim.
I asked her to marry me... and she said I wasn't a big enough adventurer for her.
Benimle evlenmesini istedim ama onun için yeterince maceraperest olmadığımı söyledi.
I asked her to marry me. - What'd she say?
- O ne dedi?
I asked her to marry me.
Ona evlenme teklif ettim.
Things have gotten kind of funky since I asked her to marry me
Evlenme teklifi ettiğimden beri işler biraz karmaşık.
Rachel thinks I asked her to marry me.
Rachel ona evlenme teklif ettiğimi düşünüyor.
When I asked her to marry me, I wasn't completely sure.
Ona evlenme teklif ettiğimde yüzde yüz emin değildim.
A year after that, I asked her to marry me.
Bir yıl sonra ise evlenme teklif ettim.
I asked her to marry me.
Benimle evlenmesini istedim.
I asked her to marry me instead.
Ona evlenme teklif ettim.
I knew Gladys two and a half years before I asked her to marry me.
Evlenme teklif ettiğimde Gladis'i iki buçuk yıldır tanıyordum.
Eddie? I asked her to marry me.
Eddie, ona evlenme teklif ettim.
I asked her to marry me and she agreed.
Ona evlenme teklif ettim.
So then I asked her to marry me.
Sonra ben, benimle evlenir misin dedim.
I asked her to marry me.
Ona evlenme teklifi ettim.
Because I asked her to marry me.
Çünkü ona evlenme teklif ettim.
I asked her to marry me, next I'm kissing an impossible thing.
Önce evlilik teklif ettim, sonrasında imkansız bir şeyi öptüm.
I asked her to marry me three days ago.
Üç gün önce ona evlenme teklif ettim.
And I asked her to marry me.
Ve ona evlenme teklif ettim.
I asked her to marry me.
Ondan benimle evlenmesini istedim.
I asked her to marry me two days before, and she said yes.
Ölmeden iki gün önce ona evlenme teklifi etmiştim. Kabul etmişti.
I asked her to marry me last week.
Geçen hafta ona evlenme teklif ettim.
That's when I asked her to marry me.
İşte o zaman ona evlenme teklifi ettim.
I - I went to L.A., I asked her to marry me, and she said no.
L.A.'e gittim ve ona evlilik teklif ettim.
I asked her to marry me.
Ona evlenme teklif etmiştim.
I asked her to marry me, she said "yes."
Ona evlenme teklif ettim, "evet" dedi.
I didn't know Gosun well and we'd not talked much but I asked her to marry me and go with me.
Gosun'u iyi tanımıyordum ve pek de konuşmamıştık.
It was good that I asked her to marry me.
Evlenme teklif etmem çok iyi olmuştu.
I don't know how many times I'd asked her to marry me... but there on the subway platform, for the first time, she brought it up.
Ona kaç kere evlenme teklif ettiğimi bilmiyorum ama orada, metro istasyonunda ilk defa bu konuyu açmıştı.
You know how many times I asked her before she agreed to marry me?
Benimle evlenmeyi kabul etmeden önce kaç defa sordum, biliyor musun?
I was ready to marry her if she asked me.
Onunla evlenmeye hazırdım.
He asked me to marry him but I was greedy and stupid.
Hayatta her şeyi olan adam buna demek lazım.
Anyway, it was something of a surprise to me when he asked me to marry him. I mean...
Her neyse, evlenme teklifi almam benim için de bir sürprizdi.
I asked Tina to marry me'cause I wanted to wake up every day... for the rest of my life, and see her face first thing.
Tina'yla evlenmek istedim çünkü ömrümün geri kalanında... uyandığım her sabah, gördüğüm ilk şeyin yüzü olmasını istiyordum.
For your information, she hasn't agreed to marry me. - I haven't even asked her yet. - But you're planning to?
Hatta ona daha sormadım bile.
I've asked her to marry me.
Ondan benimle evlenmesini istedim.
No, not at all. No, not at all. I just asked her to marry me.
Ona sadece evlenme teklif ediyordum.
I thought maybe I was in love with her and followed her to England. And when she came back I thought I was dying and almost asked her to marry me.
Ondan sonra da belki de ona âşık olabileceğimi onun için İngiltere'ye gitmem gerektiğini düşündüm ama o İngiltere'den geri döndü ölüyorum sandım ve neredeyse ona evlenme teklif edecektim. "
Anyway, I asked you to marry me, you keep saying no.
Her neyse, sana evlenme teklif ediyorum, reddedip duruyorsun.