I asked you a question перевод на турецкий
677 параллельный перевод
- I asked you a question!
- Sana bir soru sordum!
- I asked you a question.
- Sana bir soru sordum.
- Come. I asked you a question.
- Hadi, size bir soru sordum.
I asked you a question.
Sana soruyorum.
I asked you a question.
Sana bir şey sordum.
I asked you a question!
Sana bir soru sordum!
- Yes, Phillip, I asked you a question.
- Evet, Phillip, sana bir soru sordum.
I asked you a question!
Size bir soru sordum!
I asked you a question!
Sana bir soru sordum! Nereye gittiniz?
I asked you a question!
Sana bir soru sordum.
Mr. Burns, I asked you a question.
- Bir soru sordum bay Burns.
I asked you a question I was entitled to ask.
Sana hakkım olan bir soru sordum.
I asked you a question, I want an answer.
Sana bir soru sordum ve bir cevap istiyorum.
I asked you a question, mister.
Sana bir soru sordum, bayım.
I asked you a question, Mr Starrett.
Sana bir soru sordum Bay Starrett.
Hunkle, I asked you a question.
Hunkle, sana bir soru sordum.
DOCTOR, I ASKED YOU A QUESTION.
Doktor, size bir soru sordum : Durum ne kadar kötü?
I ASKED YOU A QUESTION.
Sana bir soru sordum, Ethel.
Mr Dickinson I asked you a question.
Bay Dickinson size bir soru sordum.
- I asked you a question, sir!
- Size bir soru sordum!
I asked you a question, Nino.
Sana bir soru sordum, Nino.
I asked you a question.
Bir soru sordum.
I asked you a question, Lund.
Size bir soru sordum, Lund.
I asked you a question.
Sana bir soru sordum!
I asked you a question, Professor.
Sana bir soru sordum, profesör.
I asked you a question, Nazerman.
Bir soru sordum, Nazerman.
I asked you a question, Sam.
Sana bir soru sordum Sam.
Mind if I asked you a question?
Bir soru sormamın sakıncası var mı?
I asked you a question, kid.
Sana bir soru sordum evlat.
I asked you a question.
- Sana bir soru sordum. - Soru mu?
- I asked you a question, mister.
- Sana bir soru sordum, bayım.
I asked you a question, mister.
Sana bir soru sordum bayım.
I asked you a question?
Sana bir soru sordum?
I asked you a simple question!
Basit bir soru sordum!
I just asked you a question.
Sadece soru sordum.
I asked you a question.
Sana bir soru sordum.
- I merely asked you a question, sir.
- Sadece bir soru sordum.
Now, I've asked you a question.
Ama sana bir soru sordum dostum.
When we first met, at Lady Neston, you asked me a question to which I gave a stupid answer.
İlk tanıştığımızda size aptalca cevap verdiğim bir soru sormuştunuz.
I asked you a civil question.
Basit bir soru sordum.
You asked a question, I answered it.
Bir soru sordun, ben de cevapladım.
The question I've asked you to discuss is a military one!
Tartışmanız için sorduğum soru askeri bir soru!
Mr. Swine, would you mind if I asked you a personal question?
Bay Swine, size özel bir soru sorabilir miyim?
Since you've asked a simple-minded question, I will give you an equally simple-minded answer.
Ahmakça bir soru sorduğunuz için,... ben de size aynı ahmaklıkta bir cevap vereceğim.
I asked a question. You got any pictures of Sondra?
Sandra'nın fotoğrafı var mı diye sordum sana.
Mrs. Winston, you asked me a question, and now I want to ask you one.
Bayan Winston siz bana bir soru sordunuz, ben de size sormak istiyorum.
The last time I asked you that question, you said "no" in a loud and clear voice.
Sana son sorduğumda yüksek sesle "hayır" demiştin.
I asked you a simple question.
Sana basit bir soru sordum.
I just asked you a question.
Sana bir soru sordum.
Oma, I just asked you a simple question. Jesus.
Oma sadece basit bir soru sordum.
I asked you a specific question.
Sana özel bir soru sordum.