Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I can't go home

I can't go home перевод на турецкий

578 параллельный перевод
I can't go home.
Eve gidemem.
If you can't go, sugar, I'lljust stay at home and suffer.
Eğer sen gidemeyeceksen şekerim, ben de sadece evde oturup acı çekmeye razıyım.
I can change Well, if you don't go home...
- İşte, eve gitmeyince... Her yerde elbisen olmalı.
- Oh, but I can't go home.
- Ama eve gidemem.
- I can't go home after what happened.
- Olanlardan sonra eve gidemem.
I can't go back home.
Eve dönemem.
But I can't go home.
Ama eve gidemem.
Can't you fix it so I should go home?
Şu işi halletseniz de eve gitsem?
- I can't go home
- 225.
The troops are gone and I can't go home!
Bizim askerler gitti ve memlekete dönemiyorum.
I can't go home
Eve gidemem.
I just can't go home and face them if this is true.
Eğer bu doğruysa, onların yüzüne bakamam.
No. I can't ever go back home.
Hayır, asla eve geri dönemem.
- I can't go home now.
- Şimdi eve dönemem.
I'd like to help you, but you can't go home yet.
Yardım etmek isterim, ama henüz eve dönemezsin.
But I can't go home broke.
Ama eve parasız dönemem.
Go home, I can't see you now.
Eve git, seni şu an göremem.
Now maybe you know why I hate to go home... why I live in the library... why I can't dance or kiss girls, or look anybody in the eye.
Belki şimdi, neden eve gitmek istemediğimi neden kütüphanede yaşadığımı neden dans edemediğimi veya kimsenin gözüne bakamadığımı anlamışsındır.
I can't ever go home unless I get that money back.
Parayı geri almadan evime geri de dönemem.
I can't go home tonight, Julian.
Bu gece eve dönemem, Julian.
Now I really can't go home.
Artık gerçekten eve adım atamam.
I can't wait to go home.
Eve dönmek için sabırsızlanıyorum.
We'll take you home. - I can't go home.
Seni eve götürelim, tatlım.
I can't stand sitting at home once the lights go on.
Işıklar yandı mı evde durmaya dayanamıyorum.
I just can't go back to seeing her again. We'd go out every night and I'd hold her and I'd kiss her and I'd just go home. Not like the way we were doing.
Onunla tekrar birlikte olsam her akşam görüşeceğiz.
- I can't go home like this.
- Eve bu şekilde gidemem.
- No, please, I can't go home.
- Hayır, lütfen, eve gidemem.
I can't go home!
Eve gidemem!
I can't leave them behind even if I have to die You... Forget me, and go home
ama... unut beni, evine git
I can't get her to go home.
Eve gitmesini sağlayamıyorum.
Oh, no, no, I can't go home yet.
Hayır hayır, henüz eve gelemem.
- Can I go with you? - Sure, but I'll... Be home much quicker if you don't.
- Elbette, ama sen... olmazsan daha çabuk evde olurum.
Maybe I can't go home but neither can you.
Belki ben evime geri dönemiyorum ama siz de dönemiyorsunuz.
I can't very well go home empty-handed.
Eve boş elle gidemem.
I can`t go home without it.
Saatim olmadan eve giremem.
I can`t go home.
Eve gidemem.
I can't go home and ask my wife for the keys.
Eve gidip, nerede olduklarını eşime soramam.
Ling Tze, I can't take care of you go home
Ling Tze, Tehlikeli bir hayatım var! Evine git!
No, I can't, I've got to go home.
Gelemem. Eve gitmem lazım.
Why can't I go home?
Niye eve gidemiyorum?
I ain't got a damn thing to fight for, go up there, get half my ass blowed off... and come back home, and can't even draw unemployment...
Uğruna saνaşacağιm hiçbir şey yοk, οraya giderim, kιçιmι haνaya uçururlar... sοnra eνe gelince bιrak bir iş bulmayι...
In any case, I can't go home.
Her hâlükârda eve dönemeyiz.
I'm like that at home, except I can't go on the first floor.
Ben birinci katta gitmek edemez dışında Ben, evde böyle değilim.
I can't go home.
Ama eve geri dönemem.
Even Sarah and I were born on Lunar Seven and can't go home, although I haven't sheltered my child from Terra as she has with her children.
Sarah ve ben Lunar Yedi'de doğmamıza rağmen eve gidemeyiz. Çocuğumu onunkiler gibi Terra'dan uzak tutmamama rağmen.
- I can't think. I have to go home now.
Şu anda düşünemiyorum, hemen eve gitmem lazım.
I can't go home like this. I need something to wear.
Böyle bir yere gidemem, giyecek bir şeyler lazım.
Stacy, I can't let you go unless you have a ride home.
Stacy, araçla gitmedikçe seni bırakamam.
I can't even go home.
Eve bile gidemiyorum.
I can't go home and I can't avenge my country.
Evime dönemem ve ülkemin intikamını alamam.
I can't go back to my home town.
Bir daha asla memleketime gidemem.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]