Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I can't move it

I can't move it перевод на турецкий

213 параллельный перевод
Move over a bit more, I can't find it.
Biraz daha kay, bulamıyorum onu.
And again, I might say "don't move" because this is a moment so full of understanding that I can't bear to see it come to an end.
Ve tekrar "kıpırdamayın" diyebilirim çünkü bu anı bitmesini görmeye katlanamam.
But you were fine earlier. - Yeah, it happened all of the sudden. I can't move and I asked her mother to help me with the work.
Evet hareket edemiyorum, Ebeyi çağırdım, bu da bana yardım edecek.
I can't move it.
Hareket ettiremiyorum.
I can't move it now.
Hareket ettiremiyorum.
I can't make a move without him knowing it.
Haberi olmadan adım atamıyorum.
I can't move it! It won't budge!
Hareket etmiyor!
- I can't move it!
- Kımıldatamıyorum.
I can't move without it.
Onsuz bir yere gidemem.
Of course it'd be different if I can't move my hands
Öyle tabii, kollarımı kullanabildiğim sürece, kimse beni yenemez
I put something down, I know where it is, so she has to come along and move the damn thing so I can't find it.
Birşeyi koyuyorum, yeri belli... illa ki gelip kahrolası şeyi bulamayayım diye başka yere koyacak.
I can't move it, and it hurts like a son of a bitch.
Aşağılık herif beni kötü vurdu.
I'm debating whether to move out. I can't take it.
Dayanamıyorum artık, taşınacağım.
Well, I can't move you. It better be.
Madem seni hareket ettiremiyorum, böylesi daha iyi.
Now, I usually leave the water level at extra-high reset... because you can't move it from one level to another anyway without going to the restart first.
Ben genellikle suyu çok sıcak seviye ayarlıyorum. İlk önce yeniden başlatmazsa programı değiştirmez zaten.
Guys, tell the boss to move it, I can't wait.
Millet... şefinize acele etmesini söyleyin.Daha fazla bekleyemem.
My leg has gone silly, I can't move it.
Bacaklarım bir garip oldu, hareket ettiremiyorum.
And that is why I can move 28 people, have trust accounts in more countries than you have fingers and toes... and why I am able to come into your city when I want to, under the protection of one of your federal agencies, and you can't do a thing about it.
Ve işte bu yüzden 28 kişiyi nakledebiliyorum, senin el ve ayak parmaklarından daha fazla ülkede kredili hesabım var... istediğim zaman senin şehrine elimi kolumu sallaya sallaya gelebiliyorum, hem de sizin federal bürolarınızın birinin koruması altında, ve bu konuda yapabileceğin hiçbir şey de yok.
Get it over. Move left! - I can't!
Sola kay, kontrolü sağla sola kay!
Look at this. I can push on the step and it doesn't move. It just wiggles a little.
Buna bak, basamağı zorlayabilirim ve hareket etmez, sadece azcık kımıldar.
Clive, can't we leave it? Well, we shall have to, but let's move the pianoforte... because I don't think it's going to stand much more.
Şeyy, yapmalıyız, ama yardım et piyanonun yerini değiştirelim çünkü daha fazla dayanamayacak gibi gözüküyor.
The bitch thinks it's funny I can't move my dick.
Kamışımı kaldıramıyorum diye benimle dalga geçiyor kancık.
I can build it and I can sell it, as long as I don't move in next door.
Yandaki eve taşınmadığım sürece inşa edip, satabilirim.
- It's all hollow I can't move
- Her yer boşluk, hareket edemiyorum.
Then some real estate developer... I can't remember the name, but the hell with it... decided just like that to move in! Sure they could...
Sonra bir müteahhit firma geldi... ismini hatirlamiyorum, ama her ne boksa iste firma bir anda oraya yerlesmeye karar verdi.
Because I can't move my fucking rig without it!
Onsuz donanımımı hareket ettiremiyorum.
I can't move my leg. It's not your leg, you've got glass in your ass!
- Bacaktan vurulmamışsın, kıçında cam parçası var.
It's no use! I can't move!
Nasıl kurtulmayı başardı ki.
Damn it. I can't move it.
Of be, hareket etmiyor!
I can't see it, move forward
Onları göremedim, devam et, devam et!
I can't get it unless I move.
Almak için kapıyı bırakmam lazım.
"If it were possible, I'd like to move, but I can't."
"Mümkün olsa taşınırım, ama yapamam."
I don't know how, but it's as if he can read exactly how I'm going to move!
Nasıl yaptı bilmiyorum ama bütün hareketlerimi karşılamayı öğrendi...
- Sorry, it's something I can't move.
- Üzgünüm, olmaz.
I can't move it.
Kımıldatamıyorum.
I can feel the handle and the texture of the metal, but I can't move it.
Yakaladığımı ve metali hissedebiliyorum ama hareket ettiremiyorum.
I can move out if you don't like it.
Eğer sevmiyorsan buradan taşınabilirim.
Gil, I can't move it.
Açamıyorum. Daha güçlü it.
I can't move one of the epidermal implants aside... without it trying to kill the patient.
Derideki eklentileri bile hastayı öldürmeden çıkarmak imkânsız.
Get out and push his head back in, I can't move.
Dışarı çıkıp kafasını içeri it, ben hareket edemiyorum.
I can't move that. It's a done deal.
Bu saatten sonra değişmez.
So, what can you do? I've thinned his blood to help it move past the blockage.
Tıkanan yerden geçebilmesi için kanını incelttim.
- Don't move your leg. - I can't stand it!
- Bacağını kıpırdatma.
- Let's just go. - All I'm saying is, we can move as fast as we want, but if we have no fucking clue where we're moving to, then it really doesn't matter, does it?
Tek söylediğim şu, istediğimiz kadar hızlı yürüyebiliriz ama nereye gittiğimiz hakkında zerre kadar fikrimiz yoksa pek de önemli olmaz, değil mi?
It's my spine... I can't move.
Bel kemiğim... kımıldayamıyorum.
It means I can move things I can't see.
yani görmediğim şeyleri hareket ettirebilirim.
A stiff neck. I can't move it.
Katı bir boyun, onu oynatamıyorum.
I helped him move some crates a couple of weeks ago up to his garage. I can't believe it. You've got nothing to hold me on.
Bir iki hafta evvel ona taşıması için yardım etmiştim inanamıyorum.Beni burada tutacak hiçbir şeyiniz yok... satıyorum... satıyorum... saaaaatttım.
- I can't move it.
- Hareket ettiremiyorum.
I can't fix it if you don't move.
Kenara çekilmezsen, bunu düzeltemem.
She can't move and I'm just... I'm worried that it's too late for me to cancel my meeting.
Kımıldayamıyormuş ama benim toplantımı iptal etmem için çok geç.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]