I can tell you this перевод на турецкий
1,874 параллельный перевод
I cannot stop the others from continuing... but I can tell you this, your mind is what makes you who you are, even when your body is damaged your mind will remain in tact.
Diğerlerinin bunu yapmasını engelleyemem ama sana bunu söyleyebilirim. Seni sen yapan şey, aklın. Vücudunun zarar gördüğü zamanda bile aklın düzgün bir şekilde kalacak.
You know, I can tell you this : that that you're saying, it's going to be very dangerous for the boy because they will know that you're lying.
Söylediklerin çocuk için çok tehlikeli çünkü yalan olduğunu anlarlar.
You know, I'm no one to give advice, but I can tell you this :
Bilirsin, tavsiye veren birisi değilimdir ama şunu söyleyebilirim :
I can tell you this.
Bunu söyleyebilirim.
i mean, look, i may not be a psychic, but as an experienced civil servant, i can tell you this - - the brass will not let you do with six people what you've proven you can do with five.
Yani, bakın, belki psişik olmayabilirim ama gün görmüş bir memur olarak şunu söyleyebilirim : Yukarıdakiler beş kişiyle yaptığınız işi altı kişiyle yapmanıza izin vermezler.
I can tell you this as a father... if that happened to me, I would never ever recover.
Bunu sana bir baba olarak söyleyebilirim eğer annenin yerinde olsaydım bir daha asla düzelemezdim.
I'm not a doctor, but I can tell you this motherfucker's dead.
Doktor değilim, ama bu şerefsizin öldüğünden eminim.
I can tell you this much...
Size şu kadarını söyleyebilirim...
Albert, can I tell you something about this place? You know that I have never been down here, I heard a little about him. It's... it's you.
Albert, burasının tam senin yerin olduğunu düşünüyorum.
Can I tell you how deeply, deeply I regret this situation with this latest Big? Can I tell you how deeply, deeply I regret this situation with this latest Big?
Bu son Büyüğün yarattığı durum için ne kadar üzgün olduğumu anlatamam.
I'll tell you what put your gloves on. ... and pile up as much of this stuff as you can. while we wait for dawn.
Bak ne diyeceğim eldivenlerini tak ve biz şafağı bekleyene kadar bu ottan toplayabildiğin kadar topla.
Well, I can tell you that's a long time to be away from poker at this level, Vin.
Bu seviyedeki bir oyuncu için, bunun uzun bir zaman olduğunu söyleyebilirim, Vin.
I can tell you where he'll be this afternoon.
Öğleden sonra nerede olacağını söyleyebilirim.
Can you call Sid's office, tell him I'm trying to resolve this beard thing?
Sid'in ofisini arayıp şu sakal konusunu halletmeye çalıştığımı söyler misin?
You may think this is a front for something, all I can tell you is this is a textile mill.
Bunun bir şeyin paravanı olduğunu düşünebilirsin. Tek diyebileceğim bunun tekstil fabrikası olduğu.
Mr. Finnegan I can't tell you what a pleasure it is to inform you that under Florida law you and this woman have been divorced for the last 50 or 60 seconds.
Bay Finnegan büyük bir mutlulukla belirtmek isterim ki, Florida yasaları uyarınca siz ve bu kadın 50-60 sn.'dir boşanmış durumdasınız.
Although I have denied any wrong doing so far, I wanna tell you the so-called secrets that have landed my here, then you can decide whether they merit this treatment
Yanlış bir şey yaptığımı her ne kadar kabul etmesem de burada tutulmama sebep olan sözde sırları açıklamak istiyorum.
I can't tell you how good this feels, Walter.
Ne kadar mutluyum, anlatamam Walter.
And since she cannot be here to tell you what she told the press this afternoon, I'll have to fill in as best I can.
Bugün basına söylediklerini burada bizzat tekrarlayamayacağı için onun yerini doldurmaya çalışacağım.
But I can tell you really do want to do this.
Fakat bunu gerçekten yapmak istediğini sana söylüyorum.
He said you'd get us into the coroner's office. So, I can see the bodies. He tell you this?
Senin beni patoloji kliniğine sokabileceğini ve vücutlara bakabileceğimi söyledi.
Did you tell them I can't manage on this chickenfeed?
Kaç kere bu kadar az parayla idare edemem demedim mi sana?
I think I know what you're trying to tell me and I think that we can avoid this sort of...
Sanırım ne söylemeye çalıştığını biliyorum ve sanırım bu tür bir şeyden sakınabiliriz.
And, although I can tell you there are people in this city who can't tolerate a scandal at this particular moment, that dynamic changes after November.
Ayrıca bu şehirde, özellikle şu noktada bir krizi kaldıramayacak kişiler var ama bu dengeler Kasım'dan sonra değişir.
And you know why I can tell you all this?
Sana bunları niye söyleyebiliyorum, biliyor musun?
I'll tell you what, love, I've been thinking about this for absolutely ages.
Sana söyleyeyim, canım, bunu yıllardan beri düşünüyordum.
And none of us are ever making it out of here without his plan, so if you tell me that you can figure out a way how to do this at night, then I- - we- - can figure out a way how to get that tunnel dug in time.
O olmadan da hiçbirimiz çıkamayız. Bu işi bu gece halletmenin bir yolunu bulurum diyorsan biz de tüneli zamanında bitirmenin yolunu buluruz.
He knows we're dating, and.... I was gonna wait to tell you this, but I can't.
bizim çıktığımızı biliyor, ve... bunu sana daha sonra söyleyecektim, ama olmadı.
I can't tell you how much I need this. It has been a long time.
Buna ne kadar ihtiyacım olduğunu anlatamam.
I've been raped and can't confide in anyone... and he says that if I ever tell anyone moving up and down sexually abused there are also beautiful things in life one yearfor him, a lifetime for me and at first I said : you're hurting me I don't want this...
Tecavüze uğradım ve saklamıyorum diyor ki ; eğer birine anlatırsam baştan aşağı hareket ettiriyorum cinsel tacize uğradım hayatta güzel şeyler var ona göre bir yıl, benim için bir ömür boyu ilk söylediğim ; Biri bana yardım edebilir mi? canımı yakıyorsun istemiyorum...
I will tell you where you can send my pay and my bonus, which better be more than I expected because this was a nightmare.
Maaşımı ve ikramiyemi nereye göndereceğini bildiririm. Umarım düşündüğümden fazla olur, çünkü yaşadıklarım kabus gibiydi.
So if you value your life useless tell me what I need to know... and all this can stop.
İşe yaramaz hayatını önemsiyorsan bana bilmem gerekenleri söyle... ve bütün bunlar bitsin.
I wish I could tell you that this was still America but I've come to realize that you can't have a country without people.
Burasının hala Amerika olduğunu söyleyebilseydim keşke. Ama insansız ülke olmayacağını fark ettim.
I can't tell you how much of a relief it'll be to get this night behind us.
Bu geceyi atlattığımızda nasıl bir haz duyacağız, anlatamam.
But I can already tell you this kid's not going to want to file charges.
Sağ ol. Ama çocuğun polise şikayet etmek istemeyeceğini şimdiden söyleyebilirim.
If I can stand here, and tell you that I will nail this guy, are you really going to tell me to walk away?
Burada durup, sana bu adamı mıhlayacağımı söylersem, bana buradan çekip gideceğini söyler misin?
I can tell. A couple of nights out with some chicks like this will straighten you right out.
Bunun gibi kızlarla birkaç geceyi dışarıda geçirmek seni düzeltir.
After all this time away, after all the war I've seen, I can't tell anymore if I saw you yesterday or a thousand years ago.
Geçen bunca zamandan sonra, savaşta gördüğüm bunca şeyden sonra artık seni dün mü yoksa 1000 yıl önce mi gördüğümü bilmiyorum.
I can't tell you how sick I am of Philadelphia Phil and all these cheesesteak bozos goin'on about Brian Westbrook this and how we can't stop their passing game?
Şu Philadelphia'lı Phil ve bütün yarmaların Brian Westbrook şöyledir böyledir demelerinden ve onların pas oyununu geçemeyeceğini söylemelerini duymaktan bıktım usandım artık.
Now, if you just tell me who your supplier is I think this can end very well for you.
Şimdi bana tedarikçinin kim olduğunu söylersen bu durum tatlıya bağlanabilir.
I can't tell you how important I think this is going to be in terms of... well, in terms of what it's going to do.
Bundan sonra olacakların bence ne kadar önemli olduğunu sana anlatamam.
Drew, I'm going to tell you this for your own good... you can't put Gatorade on salmon.
- Drew, bunu senin iyiliğin için söylüyorum. Somona Gatorade koyamazsın.
I can't get this tattoo, and i can't tell angle no what do you want me to say tracy?
Bu dövmeyi yaptıramam ve Angie'ye hayır da diyemem.
I think we should talk about why you still can't tell this to your parents.
Bence oturup hâlâ ailene niçin söyleyemediğini konuşmalıyız.
I WISH I COULD TELL YOU THIS IS THE WORST OF IT, BUT I CAN'T.
En kötüsünün bu olduğunu söylemek isterdim, ama değil.
Tell me, do you think this is a one off, or can I expect more films? Not a one off.
Sizce bu tek seferlik mi yoksa başka filmler de olacak mı?
I can't believe I'm gonna have to tell you this.
Bunu sana anlattığıma inanamıyorum.
I mean, obviously we can't do that. But that's what I would tell you to do if we weren't ordered to stay away from this case.
Yani, bunu yapamayız ama bu davadan uzak durmamız emredilmeseydi kesinlikle böyle derdim.
This is the last time I tell you you can get anything you want.
Son kez söylüyorum, istediğini alabilirsin.
Are you trying to tell me that I can't do this?
Bunu yapamayacağımı mı söylemeye çalışıyorsun?
You know, I really can't tell you how much I appreciate you doing this for me, Susan.
Bunu yaptığın için sana ne kadar minnettar olduğumu anlatamam, Susan.