I didn't want to say anything перевод на турецкий
243 параллельный перевод
You see, I didn't want to say anything about this.
Bu konu hakkında bir şey demek istemedim.
I was hoping something like this would happen, but I didn't want to say anything until the time come.
Böyle bir şeyin olmasını umuyordum ama zamanı gelene kadar bir şey söylemek istemedim.
I didn't want to say anything until I knew I could make it livable... for us.
Burayı yaşanacak hale getirene kadar bir şey söylemek istememiştim. Bizim için.
I didn't want to say anything in front of your staff, because every time I mention what I do, people go into a panic.
Personelinizin önünde konuyu açmak istemedim,... çünkü yaptığım işi ne zaman söylesem insanlar telaşa kapılıyorlar.
I didn't say anything, I didn't want to sound neurotic
Hiç bir şey söylemezdim. Sinir hastaları gibi davranmak istemezdim ama...
I didn't want to say anything, but that chicken dish we had...
Onun yanında bir şey söylemedim ama yediğimiz şu tavuk yemeği...
- I don't want to pry into your life, but I would rather you didn't say anything then be dishonest.
- Hayatına karışmaya niyetim yok... -... ama masal anlatacaksan hiçbir şey anlatma daha iyi!
I DIDN'T WANT TO SAY ANYTHING.
Bir şey söylemek istemedim.
I didn't want to say anything.
Bir şey söylemek istemiyorum.
I didn't want to... I didn't want to say anything that would frighten her or cause her any confusion.
Bu yüzden onu korkutabilecek ya da aklını karıştırabilecek herhangi bir şey söylemek istemedim.
I didn't want to say anything while George was around. Isn't it time you faced up to certain realities?
George buradayken söylemek istemedim ama artık gerçekle yüzleşmelisin.
I didn ´ t want to say anything until I was sure.
Emin olana kadar bir şey söylemek istemedim.
I didn't want to say anything in front of the men.
Milletin önünde konuşmak istemedim.
He seemed so hopeful, I didn't want to say anything.
Çok ümitli gibiydi, bir şey söylemek istemedim.
I didn't want to say anything.
Ama bir şey söylemek istemedim.
So, anyway, she said she'd be grateful if I didn't say anything to the agency, because she didn't want that them to think she was unreliable, you know.
Neyse, ajansa bu konu hakkında bir şey söylemezsem memnun olacağını söyledi çünkü güvenilir olmadıklarını düşünmelerini istemiyormuş.
I didn't want to say anything...
Bir şey söylemek istemedim...
- I didn't want to say anything...
- Birsey söylemek istemezdim... Ama
I didn't want to say anything, but I think we're being followed.
Bir şey söylemek istemedim, ama galiba takip ediliyoruz.
I realized it when you were cooking, but I didn't want to say anything.
Sen yemek yaparken farkettim, ama birşey söylemek istemedim.
I didn't want to say anything, but I knew it was you two.
Herhangi bir şey demek istemedim, ama siz ikinizin uğursuz olduğunu biliyordum.
- I didn't want to say anything.
- Bir şey söylemek istemedim.
I didn't want to say anything, but that happens to be a very good fork.
Bir şey söylemek istemedim ama bu harika bir çataldır.
You didn't want to hear anything I had to say.
Söylemek zorunda olduğum şeylerin hiçbirini dinlemek istemedin.
Well, you know, I didn't want to say anything, but they threatened to turn off the gas. Just send me the bill.
Bilirsin, sana söylemeyi hiç istemem ama parayı ödemezsek gazımızı keseceklerini söylediler.
I didn't want to say anything in front of others.
Diğerlerinin önünde bir şey söylemek istemedim.
- I didn't want to say anything- -
- Bir şey demek istememiştim...
You know, honey, I didn't want to say anything earlier in front of your dad but you're never gonna guess who I ran into this morning.
Biliyorsun tatlım, babanın önünde bir şey söylemek istemedim ama bu sabah kime rastladım bilemezsin.
I don't know if it's real so I didn't want to say anything.
Gerçek olup olmadığını bilmiyorum o yüzden bir şey söylemedim.
Look, I didn't want to say anything, but this government case if there's a leak, it's in Tony's boat.
Söylemeyecektim ama bu hükümet davasında bir sızıntı varsa, Tony'dendir.
He said I don't have to say anything if I didn't want to.
İstemiyorsan başkalarına anlatma, dedi.
I didn't want to say anything because I wasn't sure until I saw his face, but I think Cronus is the one who sent the Ashrak to kill Jolinar.
Birşey söylemek istemedim çünkü yüzünü görene kadar emin değildim, Jolinar'ı öldürmesi için Ashrak'ı gönderen Cronus'tu.
- Well, I didn't want to say anything in case it didn't happen.
- Olmazsa diye söylememiştim.
Look, I didn't want to say anything in front of the boys but you are behaving like a giant ass!
Bak, çocukların önünde bir şey söylemek istemedim... ama koca bir kıç gibi davranıyorsun! Hal :
I didn't want to say anything because it's your day.
Bugün sizin en özel gününüz diye başka zamana saklıyordum.
I want you to know I didn't mean to say anything stupid.
- Kayıt için söylüyorum, aptalca bir şey söylemeyecektim. - Evet söyleyecektin.
I didn't want to say anything because I want to protect her
Onu korumak için bir şey söylemek istemedim.
I didn't want to say anything in front of Joey.
Joey'nin önünde söyleyemedim.
Why didn't you say something? I didn't want to ruin anything.
- Hiçbir şeyi mahvetmek istemedim.
I didn't want to say anything... but then that thing came through my wall.
Bir şey söylemek istemiyordum. Ama sonra o şey duvarımdan içeri girdi.
Lana, Dean didn't want me to say anything until we were all together but, well, you know me, I can never keep a secret.
Lana, Dean hep beraber olana kadar bir şey söylemememi istedi ama beni tanırsın, asla sır tutamam.
I never wanted to say anything... because I didn't want to make it worse for you, but...
Daha da kötü olma diye söylemek istememiştim, ama...
I didn't want to say anything'cause he's your friend.
Bir şey söylemek istemiyorum, çünkü senin arkadaşın.
I didn't want to say anything, but Mark is the one who was acting inappropriate.
Bir şey demek istemedim. Ama Mark terbiyesiz hareketlerde bulundu.
Break a leg. I didn't want to say anything.
- Şeytanın bacağını kır, tatlım!
I didn't want to say anything until it was all finalized.
Kesinleşene kadar sana bir şey söylemek istemedim.
But, uh, I didn't want to say anything until DNA cleared him.
DNA sonuçları, onu temize çıkarana kadar bir şey söylemek istemedim. Temize çıktı mı?
I didn't want to say anything until we were all together... but Harry and I made up and he asked me to marry him.
Herkes gelene kadar söylemek istemedim ama Harry'yle barıştık. - Bana evlenme teklif etti.
I didn't want to say anything when you said you couldn't remember.
Hatırlamadığını söylediğinde bir şey söylemek istemedim.
I didn't want to say anything, but they cost me, like, four strokes.
Bir şey söylemek istemedim ama onlar yüzünden dört vuruş kaçırdım.
I didn't want to say anything until it was definite.
Kesinleşene kadar kimseye bir şey söylemedim.