I didn't want to upset you перевод на турецкий
103 параллельный перевод
Well, I didn't want to upset you.
Üzülmeni istemedim.
I didn't tell you before because I didn't want to upset you...
Sana daha önce anlatmadım zira seni üzmek istemedim...
- But I didn't want to upset you.
- Fakat seni üzmek istemedim.
It's him. I didn't want to upset you.
Bununla canını sıkmak istemedim.
I didn't want you to be upset.
Üzülmenizi istemedim.
I didn't dare say no because I didn't want to upset you.
Bunları söylemeye cesaretim yoktu çünkü seni üzmek istemiyordum.
Well, I just didn't want you to be upset when you found out I wasn't a nun.
Rahibe olmadığımızı anladığınızda tuhaf hissetmemenizi istemiştim.
I didn't want to upset you last time. Forgive me.
Geçen sefer öyle demek istememiştim, bağışla bizi!
I didn't want to tell you because I knew you'd get upset, but I traded your socks and the family cow for these magic beans.
Sen de var mıydın, yoksa iyi vakit mi geçiriyordum? Çocuklar, bunu pek sık söylemem, ama sizi gördüğüme sevindim. Size söylemem gereken bir şey var.
I didn't want you to see me get upset.
Üzüldüğümü görmeni istememiştim.
I didn't want to upset you.
- Sizi üzmek istemiyorum.
I didn't tell you at the time'cause I didn't want to upset you too much.
Sana söyleyemedim çünkü seni daha fazla üzmek istemedim.
I didn't- - I didn't want to upset you.
- Seni üzmek istemedim.
I didn't want you to get all upset about it
Bunları öğrenip üzülmeni istemedim.
Look, Piper, I didn't tell you, because I didn't want you to get upset.
Bak Piper, sana söylemedim çünkü üzülmeni istemiyordum.
I didn't want to upset you. Nope.
- Seni üzmek istemedim.
Because i didn't want you to get upset.
- Çünkü keyfini kaçırmak istemedim.
- I didn't want to upset you.
- Seni üzmek istememiştim.
- Because you were upset... you were bringing Rory, I didn't want her to feel weird or uncomfortable.
- Çünkü çok üzgündün. Rory'yi buraya getiriyordun. Onun kendisini rahatsız hissetmesini istemedim.
- I didn't wanna upset you and I certainly don't want you to make an important decision off of...
- Seni üzmek istememiştim benim yüzümden böyle önemli bir karar vermeni istemiyorum.
I didn't want to upset you.
Seni üzmek istemedim.
Mom, I know it was wrong, but I'm sure Dad just didn't want to get you upset.
Anne, yanlış olduğunu biliyorum ama babamın seni üzmek istemediğinden eminim.
I didn't want to upset you
Seni üzmek istemedim.
I can't believe this! We didn't want to upset you.
- Seni üzmek istemedik.
I didn't want to upset you.
Seni de üzmek istemedim.
I didn't want to say anything, I thought you'd be upset.
Bir şey söylemek istemedim, üzüleceğini düşündüm.
I didn't want to upset you by telling you over the phone.
Sizi telefonda söyleyerek üzmek istemedim.
"I didn't want you to know,'cause I knew you'd be upset or you'd be angry."
"öğrenmeni istememiştim, çünkü çok kızıp sinirleneceğini biliyordum." dedi.
I didn't want to upset you.
Seni üzmek istememiştim.
I didn't want you to get upset.
- Yıllar mı? Durumumu öğrenerek üzülmeni istemedim.
- I didn, t Want to upset you.
- Üzülmeni istemedim.
I didn't tell you'cause I know you like your soup, and I didn't want to make you upset.
Sana söylemedim, çünkü çorbayı sevdiğini biliyorum, seni üzmek istemedim.
Again, I didn't want to upset you.
Yine seni üzmek istemediğim için söylemedim.
I didn't want you to get upset.
Sen üzülme diye.
It's just that I know you've been mad'cause I've been working so much, and I didn't want to upset you.
Çok çalıştığım için kızdığını biliyorum. Seni üzmek istemedim.
I lost a client, and they put me on probation. Now I wanted to tell you, but I didn't want you to get upset.
Bir müşteri kaybettim ve işten çıkarılmak üzereyim.
Well, you know what, you were really upset, and I just didn't want to add to it by telling you there was an angry ghost- -
Zaten yeterince bunalmıştın bir de bunu söyleyip canın iyice sıkmak istemedim.
And I wanted naomi to know the same thing, But you didn't want to upset her.
Ben de Naomi için aynı şeyi istiyorum ama sen de onu üzmek istemiyorsun.
Because he's crazy, Kate, and I didn't want to upset you.
Çünkü o deli, Kate. Üzülmeni istemedim.
And, uh, I didn't want to upset you.
Ve, şey seni üzmek istemedim.
And when I talked to justin about it, he made me feel like I was crazy, and I didn't want to bring it up to you right away because I honestly just didn't want to upset you,
Sonra Justin'le konuştum ve bana delirmişim gibi davrandı, bunu direk gelip sana anlatmak istemedim çünkü açıkçası senin üzülmeni istemedim,
Now, i didn't tell you about this earlier because i didn't want to upset you, but the police are hunting for you as we speak.
Bunu sana söylemememin nedeni seni üzmek istememem ama biz konuşurken polis seni arıyor.
I didn't but I didn't want to upset you.
Hoşlanmıyordum, sen üzülme diye seviyormuş gibi yapıyordum.
I... I didn't want to upset you anymore.
Seni artık üzmek istemedim.
Because I didn't want you to get upset, which you obviously are.
Çünkü seni üzmek istemedim ve açıkça belli ki üzülüyorsun.
I didn't want to upset you.
Ama seni üzmek istememiştim.
Cause I didn't want you to be upset with me.
Seni üzmeyi istemedim.
I didn't want to upset you.
- Sizi kırmak istemedim.
The only reason I lied is because I didn't want to upset you, because of your mom and stuff.
Yalan söylememin tek sebebi seni üzmemekti. Annenle ilgili olanlar yüzünden.
I just didn't want you to get upset.
Canını sıkmak istemedim.
- Honey, I didn't want you to be upset.
Tatlım, üzülmeni istemedim.