Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I didn't want to worry you

I didn't want to worry you перевод на турецкий

207 параллельный перевод
See, Myra, I didn't want to worry you.
Myra, seni üzmek istememiştim.
Well, I didn't want to worry you about her.
Şey, onun hakkında kaygılanmanı istemedim.
I should have told you it was going to happen, but I didn't want to worry you.
Sana hamile olduğumu söylemeliydim ama endişelendirmek istemedim.
I didn't want to worry you
Seni endişelendirmek istemedim.
I didn't want to worry you or anything, Miss Watson.
Sizi endişelendirmek istememiştim Bayan Watson.
I just didn't want to worry you till I got another one.
Sadece bir başka iş buluncaya kadar seni üzmek istemedim.
Well, I just called because I didn't want you to worry.
Endişelenme diye aradım tatlım.
I didn't want to worry you.
Yakında bundan kurtulurum diye düşündüm. Seni kaygılandırmak istemedim.
I just didn't want you to worry about her, that's all.
Ben sadece onun hakkında endişelenmemenizi istedim, hepsi bu.
Look, I didn't want to worry you.
Bak, endişelenmeni istemiyorum.
I said nothing, as I didn't want you to worry
Seni üzmemek için anlatmamıştım.
- I didn't want to worry you.
Endişe etmenizi istemedim.
I didn't want you to worry, so I...
Endişelenmeni istemedim, bu yüzden ben...
I didn't want you to worry.
- Endişelenmeni istemedim.
I didn't want you to worry.
Endişelenmeni istemedim.
I'M SURE HE JUST DIDN'T WANT TO WORRY YOU.
Eminim seni endişelendirmek istememiştir.
I'm sure your mother didn't want to worry you needlessly.
Eminim anneniz sizi gereksiz yere endişelendirmek istemedi.
I came home because I didn't want to worry you.
Eve geldim, çünkü seni meraklandırmak istemedim.
I didn't want you to worry about it.
Bu konu hakkında seni endişelendirmek istemedim.
I didn't want to worry Granny... but how can you meet Ellen if you have to go to Washington today?
Büyükanneyi telaşlandırmak istemedim, ama bu akşam Washington'a gideceksen... nasıl Ellen'la buluşup buraya getireceksin onu?
Well, he didn't want to worry you.
Iıı, seni endişelendirmek istemedi.
I thought, if there's no danger, I didn't want to worry you.
Düşündüm ki eğer tehlikesi de yoksa seni üzmeyeyim.
- I didn't want you to worry.
Endişelenmeni istemedim.
Well, I finally understand why you didn't want me to worry about your shooter.
Neden tetikçi için endişelenme dediğini şimdi anlıyorum.
- I didn't want to worry you.
- Endişelendirmek istemedim.
I didn't want to worry you with it.
Seni üzmek istememiştim.
I didn't want you to worry Mm
Ama üzülmeni istemedim.
I didn't want to worry you.
Sizi endişelendirmek istemedim.
But your letters... I didn't want to worry you.
Ama mektupların... Seni endişelendirmek istemedim.
I didn't want to worry you.
Seni endişelendirmek istemedim.
I didn't want you to worry about a date that didn't fit in.
İşime fazla odaklandım.
Yeah, I didn't want you to worry about it.
Evet, Senin endişelenmeni istemiyorum.
I didn't want you to worry about a date that didn't fit in.
Uymadığım bir davet için seni üzmek istemedim.
I made up the stuff about the wedding because I didn't want you to worry.
O düğün bahanesini sizi endişelendirmemek için uydurdum.
I made up the wedding, because I didn't want you to worry.
O düğün bahanesini sizi endişelendirmemek için uydurdum.
- I didn't want you to worry.
- Endişelenmeni istemedim.
I didn't want you to worry or try to stop me.
Endişelenmemen ve beni durdurmaya çalışmaman için sana söylemedim.
I wanted you to stay, but I didn't want you to worry about me... about us.
Kalmanı istemiştim, fakat benim için endişelenmeni istemedim bizim için.
I DIDN'T WANT TO TELL YOU BECAUSE I JUST DIDN'T WANT YOU TO WORRY.
Endişelenmeni istemediğim için, sana söylemek istemedim.
You said she had the flu! I didn't want you to worry.
- Seni endişelendirmek istemedim.
I just didn't want to worry you.
Sadece seni üzmek istemedim.
I just didn't want you to worry about my dad.
Babam için endişelenmene gerek yok.
- I guess she didn't want to worry you.
- Sanırım endişelenmeni istemedi.
I should've told you I was fired, I admit it. But I didn't want you to worry.
Bana ateş edildiğini söylemedim çünkü endişelenmeni istemedim.
But that's because I didn't want to worry you needlessly.
Ah, bunun için endişelenmeni istemedim çünkü.
I didn't want you to worry.
Üzülmeni istemedim.
Well, I didn't want to worry you. And he's okay, Piper.
L, endişelenmenize istemiyordu ve o, Piper tamam.
I didn't want you and Mom to worry.
Seni ve annemi endişelendirmek istemedim.
I didn't want to worry you over a rumor.
Bir dedikodudan ötürü seni endişelendirmek istemedim.
I didn't want to worry you. With the flu?
Seni korkutmak istemedim.
You're busy. I didn't want you to worry.
Endişelenmeni istemedim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]