Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I knew it was him

I knew it was him перевод на турецкий

262 параллельный перевод
I knew it was him the minute I heard his voice.
Sesini duyduğum an o olduğunu biliyordum.
I knew it was him I opened the window and let him in
O olduğuna emindim! içeri gelsin diye pencereyi açtım
And I knew it was him.
Ve o an, katilin o olduğunu anladım.
Suddenly I knew it was him speaking to me.
Sonra anladım ki.. benimle konuşan O'dur.
I knew it was him!
Oydu, biliyordum.
His face that night, I knew it was him.
O gece onun olduğunu biliyordum.
And when I saw him up close, I knew it was him.
Ve onu yakından gördüğümde, o olduğunu biliyordum. Biliyordum.
When he arrived, I knew it was him.
O geldiğinde, onun olduğunu biliyordum.
I was in love with him, and I knew it for the first time that night but now he's dead, and I'm not sorry. He wasn't worth it.
Ona aşık olduğumu o gece anlamıştım ama şimdi ölü ve ben üzgün değilim.
And it was always said of him... " that he knew how to keep Christmas well...
Ve hakkında her zaman Noel'i iyi kutlamayı bildiği söylendi.
As soon as the boy told me somebody tried to kill him, I knew it was you.
Jeb, birisinin kendisini öldürmeye çalıştığını söyler söylemez senin olduğunu anladım.
I think he planned it. He knew I was about to leave him.
Ondan boşanacağımı bildiğinden plânladığını düşünüyorum.
I knew Norm was under pressure for a long time, but I thought it was the business made him do it.
Norm'un uzun süredir baskı altında olduğunu biliyordum, fakat bunu işi gereği yaptığını düşündüm.
He never told me what it was, but I knew from the moment I saw him, that something was wrong.
Ne olduğunu bana hiç anlatmadı, fakat onu gördüğüm anda bir şeylerin yanlış gittiğini fark ettim.
I knew he was having a bad time with his heart and that it frightened him.
Kalbinden çok sıkıntı çektiğini ve onu korkutanın bu olduğunu biliyordum.
But... even as I stabbed him, I knew that it was the only way I could survive.
Ama onu bıçaklarken bile hayatta kalmam için tek yolun bu olduğunu biliyordum.
He was a legitimate samurai when I knew him, but it seems he might be without a master now.
Onu tanıdığımda yasal bir samuraydı, ama şimdi efendisiz olmalı.
But once I discovered where he was, I could not leave him there... when I knew it was in my power to help him.
Nerede olduğunu öğrendiğim anda, ona yardım etme gücünün bende olduğunu bildiğim için onu bırakıp gidemedim.
Yes, but he was here before, and it aroused my suspicions then, so when I knew he was in Moscow again, I had him picked up.
Evet, fakat önceden buradaydı ve o zaman şüphe uyandırmıştı bende tekrar Moskova'da olduğunu öğrenince yakaladım.
I knew it was the real thing, because I loved everything about him.
Hislerimin gerçek olduğunu biliyordum çünkü onun her şeyini seviyordum.
I knew he'd come running to you, you'd tell him it was all true, and then you'd go to bed with him.
O zaman senin yanına gelir ona hepsinin doğru olduğunu söyler ve sonra onu yatağına alırsın.
It was good. I just wanted to let him know I knew he'd make it.
Onun bu işi başaracağını biliyordum, söylemek istediğim buydu.
And also as a man, how I knew him... it was all much more a joke.
"Hele bir de benim tanıdığım adam için... bunlar sadece bir şakadan ibaretti"
Leary got suspicious but I didn't tell him where the money was because I knew he'd go straight to it, heat or no heat.
Leary şüpheleniyordu, ama ona paranın yerini söylemedim, çünkü er yada geç, doğruca almaya gideceğini biliyordum.
I knew I wouldn't find him among the stately mansions of the privileged. But it was totally unprepared for the neighborhood where my search would end.
Seçkinlerin arasında bulamayacağımı biliyordum ama... ama geldiğim bölge için de çok hazırlıksızdım
It was like opening my eyes and suddenly discovering that I knew very little about him.
Sanki bir anda gözlerim açılmış ve onu hiç tanımadığımı anlamıştım.
You knew about him all this time and you've been acting like it was something I made up?
Bunca zamandır bunu biliyordun... ve onu benim uydurduğum bir şeymiş gibi mi davranıyordun bana?
then maybe it's time you knew something about him.
I DON'T KNOW WHERE? ? THEY TOLD ME THEY WOULD TELL ME WHERE THAT WAS?
I knew it was important to him.
Onun için çok önemli olduğunu biliyordum.
When I phoned Mehrdad to fix an appointment with him at Hosseinabad Square, I knew it was a trap.
Hüseyinabad Meydanı'nda buluşmak için Mehrdad'la konuştuğumda bana tuzak kuracaklarını biliyordum.
Well, as far as I knew, he didn't have any of it yet. Because I thought the deal was we were supposed to give it to him today.
Çünkü anlaşmaya göre bugün verecektik.
It was almost like I knew him.
Sanki tanıyormuş gibiydim.
I thought about it, but the more I looked at him and the other guy, the less I knew who was the bad guy and who was the good guy.
Ben de düşündüm bir ona bir de öteki herife baktıkça hangisi kötü, hangisi iyiydi bilemedim. Anladın mı? - Ne yaptın sonra?
It was always said of him that he knew how to keep Christmas well, if any man alive possessed the knowledge.
Ve her zaman Noel'i iyi kutlamayı bildiği söylenirdi. Keşke şu an yaşayan birileri bunu görmüş olsaydı.
I knew his career was taking him away from me. But I didn't want to believe it was over.
Kariyerinin onu benden alıp götürdüğünü biliyordum ama bittiğine inanmak istemedim.
I don't think he ever really knew exactly how it was working through him or that he ever knew that he was... responsible for his own actions.
Sanıyorum ki, o şeyin kendisi üzerinden nasıl işlediğini kesinlikle bilmiyordu. Ya da, biliyorsa bile,... hareketlerinden o mu sorumludur bilemiyorum.
Guy was no good. I knew it the first time I saw him. You can always tell.
Adamın iyi biri olmadığı o kadar belliydi ki ilk görüşte anlamamak imkansız.
So, say it was somebody you knew. Then I wouldn't have to introduce him to you.
Yani, diyelim ki zaten tanıdığın biri o zaman tanıştırmak zorunda kalmazdım.
It was as if I knew him or more like he knew me.
Onu tanıyor gibiydim. Ya da, daha çok, o beni tanıyordu.
- [Sighs] - I knew it was a bad idea to watch him open the mail.
- Mektubu açmasını izlemenin kötü olacağını biliyordum.
You understand, I knew Harry was lying, saying this wasn't any good but holding on to it like, man, you'd have to break his fingers to get it away from him.
Harry'nin yalan söylediğini biliyordum. Bunun iyi olmadığını söylemişti ama bunu elinden almak için parmaklarını kırmam gerekecek. - Çok komik.
If I knew it was for you, I never would have given it to him! I would have taken a hatchet and smashed it to pieces.
Elime bir balta alır parçalara ayırırdım.
-'Cause he didn't say he was sorry... and I knew it would piss him off.
- Çünkü o özür dilerim, demedi. Ve ben onun icabına bakmayı bilirim.
I always knew it was him.
O olduğunu hep anlardım.
But to me, and I know I knew him such a short time there was a kindness about him that was sweeter because it was so thoughtless.
Ama bana göre... Biliyorum, size göre onu çok daha kısa süre tanıdım. Ama bana karşı çok tatlı ve kibardı.
The other night, when you got up to go to the bathroom... I knew it was you... but what I saw was him standing there... naked... ready to come to my bed. We need to separate, Joseph.
Geçen gece, tuvalete gitmeye kalktığında sen olduğunu biliyordum ama onun orada durduğunu gördüm çıplaktı yatağıma gelmeye hazırdı.
Well, I never knew anything about it firsthand, but the rumour was, they caught him doing it.
İlk elden bir şey duymadım, ama söylentilere göre yaparken yakalanmış.
When I saw him I knew why it was written :
İşte o anda neden şöyle yazıldığını anladım :
I was so mad at him, before he knew it, I enlisted him into the army.
O kadar kızmıştım ki haberi olmadan onu orduya yazdırmıştım.
Before I knew it, I was working for him.
Çok geçmeden, onun için çalışmaya başlamıştım.
It's just I haven't seen him in 24 hours, and I would feel better if I knew where he was, you see.
Sadece onu son 24 saattir hiç bir yerde görmedim. Nerede olduğunu bilsem daha mutlu olacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]