I left a message перевод на турецкий
617 параллельный перевод
I left a message in case.
Her ihtimale karşı mesaj bıraktım.
I left a message.
Mesaj bıraktım.
Darling, I just got back from Nassau yesterday and I've been trying to reach you. I left a message.
Sevgilim, Nassau'dan daha dün döndüm bir türlü sana ulaşmayı başaramadım.
I left a message for Mom.
Anneme haber bıraktım.
Oh, yes, Inspector, I made a phone call I didn't find anyone and I left a message on a machine...
Ah, evet, dün bir telefon konuşması yapmıştım cevap veren olmayınca mesaj bırakmıştım.
I left a message for him at the Avis office, but there seems to have been some misunderstanding.
Onun için Avis ofisine mesaj bıraktım ama bir yanlış anlama oldu galiba.
I left a message earlier for Jackie.
Jackie için bir mesaj bırakmıştım.
Last night. I left a message with your answering service.
Evet dün gece sekreterinize mesaj bıraktım.
Yeah, I left a message for you this morning.
Evet. Bu sabah size bir mesaj bıraktım, aldınız mı?
I couldn't reach the doctor, so I left a message.
Doktora ulaşamadım, bir mesaj bıraktım.
I left a message for you.
Sana bir mesaj bırakmıştım.
I left a message at your office. I thought I might catch you here....
Bu Mesajı Ofisine Bıraktım, Beni Bulabilirsin Diye..
I left a message with Mecha.
Mecha'yla mesaj bıraktım.
I left a message for him.
Ona bir mesaj bıraktım.
I left a message at your hotel today.
Ben bugün otele bir mesaj bıraktım.
I left a message on your machine.
Telefonuna mesaj bırakmıştım.
I left a message on your machine.
Sana mesaj bıraktım.
Hey, pal, I left a message on your machine, all right?
Hey, dostum, tele sekreterine not bıraktım ben, tamam mı?
I thought you'd call me yesterday. I left a message at your flat.
Beni dün ararsın sanmıştım, evine mesaj bıraktım.
Then I left a message.
Sonra bir mesaj bıraktım.
I left a message on your machine.
Telesekreterinize mesaj bıraktım.
But I left a message on their answering machine.
Ama telesekretere mesaj bıraktım.
I left a message on your beeper.
Çağrı cihazına mesaj bıraktım.
I left a message.
Sana bir mesaj bıraktım.
Yes. I got his machine and I left a message.
Evet, telesekreter çıktı karşıma ve ben de mesaj bıraktım.
I left a message on his machine.
Mesaj bıraktım.
And I left a message that I couldn't make it.
Ben de gelemeyeceğime dair mesaj bıraktım.
I left a message at his dorm.
Yurda not bıraktım.
You see, I left a message on her machine saying how upset you were and it might be fun if she could join us on the cruise.
Telesekreterine bir mesaj bıraktım. Senin çok üzüldüğünü söyledim. Ve burada bize katılmasını istedim.
- I left a message.
- Bir mesaj aldım.
I left a message for Kerry Weaver.
Kerry Weaver'a bir mesaj bıraktım.
I promised to give you a message when I saw him on the night before he left England... a year ago.
Bir yıl önce, kendisi İngiltere'den ayrılmadan, sana bir mesaj ileteceğime... Harry'e söz vermiştim. Bir yıl önce mi?
I told you, she just left a message.
Söyledim ya, sadece bir mesaj bırakmış.
When I receive a message, from right I transmit it to left.
- Sağdan mesaj aldığımda soldakine iletiyorum onu
She called me. She left a message with my service about a month ago that I should watch Grand Illusion on television and I never returned her call.
Bir ay önce tele sekreterime mesaj bırakıp televizyonda..... "Grand Illusion" filmini göstereceklerini haber vermişti.
If he did, I'm sure he left a message.
Eğer gittiyse, Eminim mesaj bırakmıştır.
I left a message on her answering machine that I wanted to talk to her.
Onunla konuşmak istediğimi söyledim.
A woman left a message. I thought it was a wrong number.
Bir kadın mesaj bırakmış, yalnış numara sandım.
Well, I mean, if one of your close friends had a baby and I left you a message about it, I would use an exclamation point.
Senin bir arkadaşının bebeği olsaydı ve mesajı ben alsaydım, ünlem kullanırdım.
Last time I left a spontaneous message I ended up using the phrase, "Yes, indeed-io."
Son bıraktığım spontan mesajımda şöyle bir ifadeyle bitirdim, "Dermişim"
I left you a message!
Mesaj bıraktım!
Look, I left you a message.
Bak, sana bir mesaj bıraktım.
I have left an additional message for Captain Janeway and Lieutenant Tuvok noting your heroism in case I am... irretrievabIe.
Geri getirilemem diye yaptığınız kahramanlığı Kaptan Janeway'e ve Teğmen Tuvok'a anlatan bir mesaj daha bıraktım.
So I left you a message on the machine at home.
Ben de evdeki telesekretere not bırakmıştım.
I could have nothing to say for a year, then have an urgent message, and you might have just left.
Anneni görmek isterim, ona öğütte bulunabilirim. Bunun olanaklı olduğunu sanmıyorum.
I left you a message about the Sports Medicine dinner.
Spor Tıbbı yemeği için sana mesaj bırakmıştım.
We left a message, but I figured you'd probably see him first.
Mesaj bıraktık, ama herhalde onu ilk sen görürsün.
I left a message.
Bir mesaj bıraktım.
I left you a message.
Sana mesaj bıraktım.
He left a message on my machine when I got home.
Eve gittiğim zaman mesaj bıraktığını gördüm.
Hey, I just left Hagerty a little message to show him what I feel about his uniformity code
Haggerty'e " Düzen Kuralları'yla ilgili ne hissettiğime dair küçük bir mesaj bıraktım.