If it's there перевод на турецкий
8,808 параллельный перевод
What if when it's all over, there are no troubles, no famine...
Ya her şey sona erdiğinde hiç sorun, kıtlık yoksa?
It's nowhere, but it's there, but only if you know exactly where to look, like a...
Hiç bir yerde ama orada, sadece nereye bakacağını bilirsen. Sanki...
'Cause I casually mentioned to Darrin that there's this sweater I like with the word "believe" written across it, and back then, I said I wanted the blue one, but now I really want the red one, so if he happens to ask again, that's the one I definitely want.
Çünkü Darrin'e öylesine üzerinde'believe'yazan kazağı beğendiğimi ve sonra da mavisini istediğimi söylemiştim ama artık kırmızısını istiyorum bu yüzden size tekrar sorarsa kesinlikle bunu istediğimi söyleyin.
Don't give it to anyone, not ever, even if there's some girl, and there will be a girl, one day, some awful girl, and... even if she's breaking your heart, don't you dare give it away.
Kimseye verme. Asla. Hayatında kızın biri bile olsa, ki olacaktır...
Well, if there's one place I can try trusting you, it's on a backwards world.
Eğer sana güvenebileceğim tek yer varsa arka taraftaki dünyadır.
If there's something bad to be done, Xenstar's been doing it.
Yapılacak kötü bir şey varsa Xenstar yapıyormuş.
There's just the field between us and them. If they decide to cross it, we'll pour fire from these woods and cut them to shreds. ( Hockley ) :
Onlar onu geçmeye karar verirseniz, bu ormanda ateş dökmek edeceğiz ve parçalara onları kesti.
It seems there has been a little incident between Julius and Fitzgerald Miller, and, um, we were wondering if you could come in right away...
Görünüşe göre Julius'la Fitzgerald Miller arasında ufak bir sürtüşme yaşanmış,... acaba hemen buraya gelebilir misin diye...
But if there's anyone who ever wanted to take over the entire world, it's those crazy motherfuckers.
Haklısın. Ama tüm dünyayı ele geçirmek isteyen biri vardıysa o da bu manyak orospu çocuklarıdır.
If- - if there's a problem, we're gonna know about it.
Bir sorun varsa öğreniriz zaten.
I have to see it. Even if he's not there.
O orada değilse bile görmem gerek.
If there's any residue, it might be able to help you with the explosives they used.
Eğer bir kalıntı varsa kullandıkları patlayıcıyla alakalı yardım edebilir size.
Well, your mom's always been there for me, and if us being a couple helps her, then I want to do it.
Annen her zaman benim yanımda oldu ve bir çift gibi görünmek ona yardım edecekse o zaman ben bunu yapmak istiyorum.
No, because what if you get in there and then you decide that it's not for you?
Hayır, ya oraya girersen ve istemediğine karar verirsen?
When you call Sue a loser and tell her she has a face like a butt and if they wrote a book about her, it'd be called "are you there God? It's me, Dorkaret,"
Sue'ya ezik ve göt surat dediğinde ve onun için "Tanrı Aptalus" kitabını yazdığında şaka yapıyordun, değil mi?
And also, there's some leftover chili in the fridge if you get hungry, and, please, make sure to put a plate over it before you put it in the microwave.
Eğer acıkırsan dolapta biraz yemek var, ve lütfen, mikrodalgaya atmadan önce altına bir tabak koy.
And if he got a little too eager out there, it's only'cause he was trying to prove himself to you.
Ve orada gayret göstermesinin tek sebebi kendisini size kanıtlamaktı.
If he was in a meeting and somebody said, "Here's a great idea," and put the idea out there and he didn't like it, he'd just chop the person into mincemeat.
Toplantılarda biri "harika bir fikrim var" deyip o fikri dile getirdiğinde Steve'in hoşuna gitmezse o kişiyi kıymaya çevirirdi.
About it, about my job, about whether we're ready, if there's ever a right time.
Evet, onu, işimi, buna hazır olduğumuz zamanı bunun için doğru zamanın olup olmadığını düşünüyorum.
I get it. If there's nothing I can do, I guess I'll pack up - after I get back from the funeral.
Yapabileceğim bir şey yoksa cenazeden sonra eşyalarımı toplarım.
Full James May spec - brown, brown interior, brown carpet, brown dashboard - so that if there's a trouser accident with the patient you don't see it, and the whole point is, we were told to get a fast ambulance,
İçi kahverengi, kahverengi halı, kahverengi gösterge paneli. Yani eğer hasta ile ilgili bir "tuvalet sorunu" çıkarsa, fark etmezsin. Asıl nokta, hızlı bir ambulans gerektiğini söylemiştik.
And if only there'd been a motoring show that would've told us when we got there that that's what it means.
Eğer bir motor-show olsaydı bu bize söylenirdi. Orada olduğumuzda işte o anlama geliyor.
~ If you insist there's something wrong with it...
─ Dikkat edersen sorunu fark edersin...
If it's not there, I put it in the- -... on weekdays, sir.
Orada da yoksa, şeye koymuşumdur... Hafta içlerinde efendim.
If it weren't for Cardiff Electric, there would've never been a Mutiny, and... you know, if it weren't for Gordon Clark,
Cardiff Elektrik olmasaydı İsyan da olmazdı. Ve Gordon Clark olmasaydı seninle hiç tanışmamış olacaktım.
There's two departments filming at the same time, so it's imperative that things like wigs, continuity photos all travel together and that every member of the team is aware of what the look is, because if we do have to take over someone's artist,
Aynı anda çekim yapan iki farklı ekip var o yüzden peruklar, devamlılık fotoğrafları gibi şeyler de birlikte geliyor ve takımdaki herkes de görünüşün nasıl olacağını anlıyor.
Because if there's a man alive to tell the real story, it's you.
Çünkü gerçek hikayeyi anlatacak birisi varsa, o da sensin
- So if, say, there's a malfunction with the shrink ray and the ship, and everything in it
Peki, ya bu küçültme ışınında bir arıza çıkarsa ve gemiyle birlikte içindeki her şey buharlaşırsa?
We were trying to protect her if there was anything embarrassing in it.
İçinde utandırıcı bir şey varsa diye onu korumaya çalışıyorduk.
See, the Romans copied Greek mythology and they changed all the names, so there's two sets of artifacts. And if they come into contact, it is like matter and anti-matter.
Bak, Roma Yunan mitolojisiyle yüz yüze burada iki set eser var eğer temas ederlerse madde ve antimadde gibi davranırlar.
Just go see if it's over out there and if...
Dışarıdaki olaylar bitmişti mi diye bakın ve eğer...
Well, if there was, it would be a turn up for us. Conspiracies are fraught.
Eğer örtbas girişimi varsa bizim de sıramız gelmiş olmalı.
If there's a conspiracy here, it didn't come from Kamal or Abdul.
Burada bir komplo varsa,.. ... bunu yapan Kamal ya da Abdul değil.
Well, I don't know where you expect me to think you got that crystal over there, but the only way your dumbass assin'ass asses could ever have one is if it was stolen.
O kristali nereden aldığınızı düşünmemi bekliyorsunuz bilmiyorum ama sizin götoş götlek götleriniz onu ancak çalmış olabilir.
Uh, is there vodka in here? If there is, it's not doing anybody any good until I get it in there.
- Varsa bile, ben şuraya sokmadığım sürece kimseye bir faydası olmaz.
There's water underneath the seat there if you want it.
Koltuğun altında su var istersen.
So before we call it in and we get separated and interrogated, can we just take five minutes and talk about if there's any way that we can find Rosenthal on our own?
Yani bunu rapor edip birbirimizden ayrılmadan ve sorgulanmadan önce, beş dakikalığına durup kendi başımıza... Rosenthal'ı yakalamanın bir yolu var mı diye konuşabilir miyiz?
If a dead dude's shed explodes in the woods, and there's no one around to hear it, did it make a sound?
Ölü bir adamın ormandaki kulübesi patlarsa ve etrafta patlamayı duyacak kimse yoksa yine de ses çıkarır mı?
What if it's all blocked up there?
Ya oraya giden yol kapalıysa?
I can make it out to the gold, see if it's there, bring you some back.
Altının orada olup olmadığını öğrenip, oradaysa sizi almak için geri dönerim.
If there's a shell casing or a stray bullet, I want it found.
Eğer mermi kovanı veya serseri kurşun varsa bulunmasını istiyorum.
I have been listening to Elizabeth Keen describe the work of your task force, and I have many questions, but it's safe to say there's only one I need to put to you, and that question is, as her boss, can you tell me if Agent Keen was on that boat, the Phoenix, in her official capacity as an FBI agent, or was she there, as appears far more likely to me, for personal reasons that had nothing to do with the work of your task force and the FBI?
Görev gücünüzün yaptığı işi açıklarken Elizabeth Keen'i dinliyordum ve çok sorum var ve bu soruları sadece size sormam gerektiğin söylemek güvenli olur ve bu soru da, patronu olarak Ajan Keen'in o gemide, Phoenix'de resmi hüviyetli FBI ajanı olarak mı yoksa, bana öyle geldiği gibi, görev gücünüzün ve FBI'ın hiçbir ilgisi olmayan kişisel nedenler ötürü mü orada olduğunu söyleyebilir misiniz?
What if it's waiting for us there?
Ya bizi orada bekliyorsa?
There's a farthing in it for you if I can find him.
Bulursam onu, çeyreklik veririm.
It's a delicate homeostasis, and it doesn't function properly if there are two Holmeses and no Watsons.
Bu çok hassas bir sınır ve iki Holmes olup Watson olmadığı zaman pek de fonksiyonel olmuyor.
Well, if there's anything that has true wisdom, it's crowds.
Gerçek bilgeliğe sahip bir şey varsa o da kalabalıklardır.
"If there's something so terrible that you " don't want to say it or you think could be construed the wrong way, then just leave it out. "
Söylemek istemediğin kötü bir şey varsa veya bunun... yanlış yorumlanacağını düşünüyorsan, o zaman anlatma.
If you are on it, there will be no unpleasantness.
Binmiş olursanız hiç sıkıntı yaşanmaz.
But if there's more of a chance... If it's going to improve his chances of getting out, then of course he's going to have to stay here.
Ama bir şanstan fazlası varsa dışarı çıkma ihtimalini arttırmak için elbette burada kalması gerekecek.
If there's a cure, we'll do it and deal with the consequences later.
Eğer bir çare varsa bunu uygularız ve bedeli ile sonra baş ederiz.
If there's a cure, we'll do it and deal with the consequences later.
- Eğer bir tedavi varsa bunu yapar sonuçlarına sonra katlanırız.
if it's meant to be 16
if it's not too much trouble 48
if it's a girl 43
if it's any consolation 226
if it's the last thing i do 21
if it's okay with you 83
if it's all right 48
if it's a boy 49
if it's me 22
if it's ok 18
if it's not too much trouble 48
if it's a girl 43
if it's any consolation 226
if it's the last thing i do 21
if it's okay with you 83
if it's all right 48
if it's a boy 49
if it's me 22
if it's ok 18